Germany To Turkish
STÖHNEN : German Turkish
inlemek; icini (ah, eyvah) cekmek; oflamak. po-furdamak; uf puf demek; sinlemek, iklamak, ikinmak, viklamak; gögüs gecirmek; (über et.) bsden sikäyet etm.
d (Adv.) ikina sikina
STÖPSEL : German Turkish
m l. tikac, tapa, mantar
el. fis
F fig. bacaksiz, beberuhi Qn l. mantaria kapamak
el. fis sokmak
STÖR : German Turkish
m
kolan (od. bey) bali^i; alaca mersin
STÖRANGRIFF : German Turkish
m mil. taciz taarruzu
STÖREN : German Turkish
l. rahatsiz (taciz, tasdi) etm.
(Ruhe, Frieden) bozmak, ihlal etm.; bse halel getirmek
(in Unordnung bringen) tertibini, nizammi bozmak, kanstirmak
(in der Arbeit) calismasma mani olm.
(Bewohner e-s Obergeschoßes) tepesinde havan dövmek (od. degirmen cevirmek)
(lästig sein) satasmak, musallat (od. tebel-les) olm., gölge etm.; (gröber): iskeleyi kokutmak
(hinderlich sein; z.B. Gepäck) kalabalik etm.
(mißfallen) göze batmak; sich nicht ^ lassen rahatim (od. istifini) bozmamak; Lassen Sie sich nicht ~/ Keyfinizi bozmayin! Rahatsiz olmayini Entschuldigen Sie, wenn ich (Sie) gestört habe. Affedersiniz, sizi rahatsiz ettim. Die beiden Sender ^- einander. Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. Stör mich nicht bei der Arbeit, sonst komme ich durcheinander, ^alisirken bana ilisme sasinnm.
d l. (unangenehm) nahos
(lästig) müzi(y 2fried m karacali; munafik, karistiran, meclisbozan, oyunbozan; als ^ auftreten oyunbozanlik etm
STÖRRIG : German Turkish
;
isch l. inatci, serkes, dikbas(-h); söz anlamaz; karsi duran
(Pferd, Maultier) härm. sertbasli, calik
STÖRSENDER : German Turkish
m baska radyolann nesriyatini bozan radyo istasyonu
stange / (zum Aufjagen der Fische) puntel sin^i
ung / l. taciz, tasdi, rahatsiz etme; sikinti, izac, zähmet
techn. anza, aksaklik, sakatlik, pan, bozukluk
(im Radio) parazit
(Unterbrechung) arasini kesme; inkita
(Verdauungs^) hazimsizlik
(Perturbation) astr. irticaf, tedirginlik
(geistige) tesevvüsü zihni; zihin bulamkligi; suur ihtiläli
(Beeinträchtigung) halel, ihläl
ungs.aktion / mil. hirpalama (od. izac) hareketi
ungs.feuer n mil. izac atesi 2ungs.frel (Rundfunkempfang) parazitsiz
STÖßEL : German Turkish
m havan eli; tokmak
STÖßER : German Turkish
m l. havan eli
s. Sperber
STÜCK : German Turkish
n l. parca, kisim
(als Zählmaß) adet, bas, kalcm, kita, tane
(Geld2) sikke; madem para
(Bruche) fragman
Tb. piyes, oyun
mus. eser, kompozisyon
(Tat) flil, hareket
z.va. mil. top
(mst. in Zss.) a) (Gegenstand) nesne b) pej. F herif, kadin
(länglich schmal) dilim; das^e-r Fensterscheibe cam kingi; zwanzig (^) Schafe yirmi baş koyun; ein ^ auf den Weg begleiten göndermek, u^urlamak, yolcu etm.; ein schönes ^ Geld iyi para; große
e auf j-n halten b-ni cok itibar etm.; b-den cok seyler beklemek; aus e-m ~ yekpare, tekparca; aus freien
en kendi istegiyle; ~ für ^ parca parca; kisim kisim; azar azar; in vielen
en fig. bircok hususlarda; in ganzen
en top top; in
en dogram do^ram; in
e gehen parcalanmak; parca parca olm., yirtilmak; dort bölük olm.; in
e schlagen parcalamak; parca parca etm.; in
e schneiden dogramak; in tausend
e gehen (schlagen) tuz buz olm. (bzw. etm.); paramparca olm. (bzw. etm.); in
e reißen paralamak, parcalamak
STÜCKARBEIT : German Turkish
f
parca başina ödenen is; parca götürü isi
pej. s.
werk
STÜCKARBEITER : German Turkish
(in f) m \\ parca basma para alan işci; taseron
STÜCKCHEN : German Turkish
n küciik parca; parcacik; das Fleisch in kleine ~ schneiden eti kusbasi dogramak
STÜCKELN : German Turkish
l. s. zerstückeln.
(flicken) yama(la)mak
(in Stücken zusammensetzen) parca parca koymak;
STÜCKEN : German Turkish
seit. s. Stückeln
STÜCKENZUCKER : German Turkish
m l. kesme seker
(Hutzucker) küläh seker
STÜCKFAß : German Turkish
n l. büyük sarap ficisi
10 ilä 12 hektolitre (sarap)
STÜCKGIEßEREI : German Turkish
f tophane
STÜCKGÜTER : German Turkish
pl. parca esya (od. mal)
STÜCKLOHN : German Turkish
m parca basına ücret; akort (parasi)
STÜCKPFORTE : German Turkish
f naut. fr. top lombarı; (am Bug) vardapruva
STÜCKWEISE : German Turkish
parca parca
STÜCKWERK : German Turkish
n pej. uydurma (od. yarım yamalak) iş
STÜCKZAHL : German Turkish
f parca adedi; nach ~ parcasına göre
STÜLPEN : German Turkish
l. kivirmak, devirmek, sivamak; yukan kaldirmak
(aufeinander) üstüste koymak
(e-e Glasglocke über et.) üzerine fanus koymak; (sich) den Hut auf den Kopf ^ sapkayi kafasma gecirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani