Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
TAPFER : German Turkish

cesur, cesaretli, yürekli. yi^it, secaatli, seci, gözüpek, tabanli, erkekce 9keit / cesaret, yüreklilik, yigitlik, secaat, celJdet, kahramanhk, mertlik

TAPIOKA : German Turkish

tapyoka

TAPIR : German Turkish

m zo. tapir

TAPP : German Turkish

! Int. pat! tap! ^e / s. Tapfe,
en l. (sich tasten) el yordamiyle yürümek
(m. schweren Schritten) agir a^ir (od. beceriksizce) yürümek; im Dunkeln ^ fig. emin olmamak 9ig s. täppisch: tapsig

TAPS : German Turkish

m F mese büken; dag ayisi; (als Schi. a.) ayiei 2en s. l tappen (2). °\\g s. täppisch,
igkeit / hoyrathk, sakarlik, savrukluk; e-e ^ begehen baltayi tasa vunnak; cam devirmek

TARA : German Turkish

H dara

TARANTEL : German Turkish

büyük, zehirli Taranto örümce^i; böy, rutela; wie von der ^ gestochen apansizin, birdenbire
la/(Tanz) tarantela dansi

TARBUTT : German Turkish

m zo. civisiz kalkan baligi

TARENT : German Turkish

n.pr. (Süditalien) Taranto sehr!

TARIEREN : German Turkish

l. (ausgleichen) denklestirmek
(die Tara bestimmen) darasini cikarmak °waage / tartmadan önce ayar edilecek hassas terazi

TARIF : German Turkish

m tarife; fiyat listesi; cetvel; ücret cetveli 2Hch; 9rnäßig tarifeye uygun olan (bzw. olarak)
lohn m tarife ücreti vertrag m umuml mukavele; ücret anlasmasi

TARLATAN : German Turkish

m (Baumwollgewebe) tarlatan; ince tül; bürün-cek

TARO : German Turkish

m bot. kulkas kökü

TAROCK : German Turkish

m Ka. bir iskambil oyunu

TARSUS : German Turkish

m s. Fußwurzel

TARTAN : German Turkish

m ekose battaniye; diz örtüsü
e/Akdenizde kul-lanilan bir direkli balikci kayigi; tartana

TASCHE : German Turkish

l. (in der Kleidung) cep
(Hand2, Reise^) el (yol) cantasi 3, (Beutel) kese, torba; sich die
n füllen fig. yagmur yagarken küpünü doldurmak; j-m auf der — liegen b-nin sirtmdan gecinmek; b-nin tufeylisi, asalagi olm.; b-ne yük olm.; j m das Geld aus der ^ ziehen fig. b-ni yontmak; V: kafeslemek; aus eigener ^ bezahlen (müssen) bedenden masraf etm.; masrafi cckmek; was man fest in der ^ hat (fig.) cantada keklik; in die ^stecken l. (et.) bsi cebine indirmek (od. koymak)
(j-n) F b-ni cebinden cikarmak; b-den üstün olm.; tief in die ^ greifen müssen cok para ödemek zorunda olm

TASCHENAPOTHEKE : German Turkish

portatif ecza cantasi
ausgäbe / cep kitabi
buch n \\. cep kitabi
cep defteri; muhtira, ajanda
dieb m yankesici; kapkacci; V: panduflaci, tirnakci, tirtikci; Vor
en wird gewarnt! Yankesiciden sakminiz!
diebstahl m yankesicilik, kapkaccilik; V: pan-dufla, arak, kaparoz
Teuerzeug n cep cakmagi
format n cebe sigacak hacim
geld n (für Kinder) gündelik
kalen-der m cep takvimi
krebs m zo. yengec, pavurya, zaga-nos
lampe / elektrikli cep feneri-macher m cantaci
messer n caki
Spiegel m cep aynasi
Spieler m hokkabaz, gözbagci
Spielerei / hokkabazhk, gözba^i, gözbagcihk
tuch n mendil; mit dem ^ winken mendil sallamak
uhr/ cep (od. koyun) saati
Wörterbuch n cep lugati (od. söz-lügü)

TASMANIEN : German Turkish

n.pr. Tasmanya
ier(In/) m; 2isch Tasmanyali

TASSE : German Turkish

fincan; Du hast wohl nicht alle
n im Schrank? F fig. ^ildirdm mi acaba?

TASTATUR : German Turkish

(bei Klavier» Schreibmaschine usw.) klavye
e/ tus, dokunak, piyano disi 2en l. parmakla dokunmak
(nach et.; a. sich ^) el yordamiyle aramak; Im Dunkeln tastete er sich zur Tür. Karanlikta kapiyi kararlamadan (yoklayarak, el yordamiyle) buldu.
er m l. zo. palp
(Morsetaste) Mors maniplesi
(P.) Mors manipülatörü
(Greifzirkel) kompas; cap pergeli
sinn m lämise, dokunum

TAT : German Turkish

l. fiil, hareket, edim, amel(-iye), is
(Straf9) suc, cürüm
(Helden2) kahramanlik
(Ausführung) icra; Er hat e-e gute — vollbracht. Sevabi var. ein Mann der — enerjik bir adam; tesebbüs sahibi; Nicht Worte, sondern
en sind erforderlich. Laf degil, fiiliyat lazim. in der ^ hakikaten; hakikati halde; filhakika, filvaki, gercekten, sahiden; in die ^ umsetzen tahakkuk ettirmek; gercek-lestirmek; kuvvedcn fiile cikarmak; zur ^ schreiten bir harekete tevessül etm.; fiiliyata gecmek

TATAR : German Turkish

(in /) m Tatar
beefsteak n icine tuz, biber, sirke, zcytinyaßi ve sogan katilan ci^ klyma si^ir eti
en.nach-richt /l. an? karahaber
sözde mezalim hakkmdaki haber
en.zelt n alacik
ien n.pr. (UdSSR) Tataristan
isch(-e) n (Sprache) Tatarca 2isch Tatar;
es Wildpferd zo. tarpan; Avrupa yaban atl

TATAUIEREN : German Turkish

s. tätowieren

TATBEREIT : German Turkish

eli beide 9bestand m vakia, hadise; hadisenin un-surlan; keyfiyet, realite, gerceklik, hakikat; den ~ aufnehmen mazbata(zabit varakasi, tutanak) tanzim etm. 2bestands.aufnahme / hadisenin tespiti 2einheit / jur. fikrt ictima 9en.drang m tesebbüs hevesi; mütesebbislik, sabirsizlik, cüret
en.los l. (faul) tembel, atll
(ohne einzugreifen) seyirci kalarak, donuk
(stumpf) ruhsuz, cansiz, miskin