Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
TATHANDLUNG : German Turkish

f jur. fiili irade izhan

TATKRAFT : German Turkish

enerji, azim Qkräftig l. (P.) enerjik, faal, azim-kär
(S.) tesirli, müessir

TATORT : German Turkish

m mahalli vaka: vaka (cinayet, hadise) yeri; am ^ mahallinde

TATSACHE : German Turkish

olgu, vakia, hakikat, realite, keyfiyet, gerceklik; gegebene ^ muta, donne; vollendete ^ emrivaki, olupbitti, fetakompli; j-n vor vollendete
n stellen b-ni emrivaki karsisinda birakmak;
werden fiile gecmek; Das ist e-e unbestreitbare ~. Bu bir vakiadir, inkära mahal yok. Das heißt wohl ziemlich den Boden der
n verlassen. Bu, isin beiki biraz fantezist tarafidir. Dies beruht auf
n. Ash var.
n.bericht m hadiseler raporu
n.irrtum m jur. maddi hata
n.mensch m realist adam; müspet kafali
n.roman m lit. olgu romani

TATSÄCHLICH : German Turkish

l. (Frage) Saht mi? öyle mi? AIlahim seversen!
gercek, vaki, efektif, edimsel, hakiki, fiili, asil
(^ aber) meger... imis; (Adv.) hakikaten, sahiden, fiilen, maddeten, gercekten, filvaki; hakikati halde; die
en Verluste mit. hakikt kayiplar;
e Vermutung jur. maddi karine

TATTERICH : German Turkish

m F \\. ellerin titremesi
s. Tapergreis. den — haben elleri titremc-k

TATTERSALL : German Turkish

m binicilik salonu; kapall manej

TATZE : German Turkish

pence
n.hieb m pence darbesi; penceleme

TAU : German Turkish

(I) n halat, kablo, paiamar, cima. urgan; das ^ ergreifen halata yapismak(II) m ciy, jale, sebnem; Es ist ^ gefallen. (yiy yagdi

TAUB : German Turkish

l. sagir
(Nuß) kof; ici bös
(gefühllos) uyusuk
(Gestein) filizsiz Er ist ~. l. Kulag« isitmez.
(auf e-m Ohr) Bir kulagi sagirdir. ^ sein (gegen) fig. söz dinleme-mek; bse kulaklan tikali olm.; sich ^ stellen bir kula^l sagirmis gibi yapmak; isitmemeziikten gelmek; sagirliga vurmak; sagirlik taslamak

TAUBE : German Turkish

zo. güvercin, kumru; Wo
n sind, da fliegen
n zu. Spr. Para parayi ceker. Spr. Mal mall kazanir. Spr. Aza dermaler: ,,Nereye gidiyorsun?"
(yOgun yanina demis. Spr. Die gebratenen
n fließen e-m nicht in den Mund. Kis-met gökten zembille inmez. Spr.; warten, daß e-m die gebratenen
n in den Mund fliegen Bö? gitti dolu gelsin eiek Dimyata varsin. °n.blau; 2n.grauguvercinboynu-n.post / güvercin postasi
n.schießen n (Jagdsport) suting
n.schlag m güvercinlik; In diesem Laden geht es zu wie in e-m ~. Bu dükkän cayir cayir isliyor.
n.stößer m s. Sperber,
n.vögcl pl. zo. güvercinler, hammamiye

TAUBER : German Turkish

; Täuber(-ich) m erkek güvercin

TAUBHEIT : German Turkish

l. sagirlik
flg. bosluk
nessel / bot. ballibaba 9stumm sa^irdilsiz
stummen.alphabet n sagir dilsizler alfabesi
stumm.heit / sagir-dilsizlik

TAUCHEN : German Turkish

(tr.) daldirmak, batirmak, banmak; (intr.) dal-mak, batmak; die Feder ins Tintenfaß ^ kalemi hokkaya batirmak; getaucht: — fahren (U-Boot) batik olarak (od. deniz altindan) yol almak 9er m l. dalgic
zo. dalgic kusu °er.anzug m dalgic takimi °er.glocke/(Senkkasten) keson 9er.helm m dalgic basligi 2kolben m techn. dalma piston "sieder m termoplonjör

TAUEN : German Turkish

: Es taut. l. (Schnee) Kar eriyor.
(Eis) Donlar cözü-lüyor.
(Tau) ^iy yaglyor

TAUENDE : German Turkish

n halat ucu

TAUFAKT : German Turkish

m vaftiz merasimi
buch n vaftiz sicili
e/vaftiz; aus der ~ heben vaftiz anasi (babasi) olm. 2en l. vaftiz etm.
F (Wein) saraba su katmak; Der Junge wurde auf den Namen Hans getauft, ^"ocii^a vaftizde Hans ismi verilmistir. Wir sind heute ordentlich getauft worden, hum. Biz bugiin temiz bir yagmura tutulduk. getauft:
er Jude hiristiyanhga dönen yahudi

TAUFNAME : German Turkish

m vaftiz adi
pate m vaftiz babasi; sagdic
patin / vaftiz anasi

TAUFRISCH : German Turkish

(Mädchen) kizo||lan kiz; taptaze, gencecik

TAUFSCHEIN : German Turkish

m vaftiz vesikasi

TAUGEN : German Turkish

yaramak; elverisli olm.; (zu) nichts ^ hie bir ise yaramamak; tavsan boku gibi ne kokar ne bulasir; bir pul etmemek; bse benzememek; havaya gitmek; Der e-e taugt so wenig wie der andere, (yingene calar, Kürt oynar. Spr. Edi ile büdü, §akire dudu. Himhimia burunsuz bir-birinden u^ursuz. Spr. AI birini carp öbürünü! °enichts m yaramaz, hayiaz, fettan, civeiek; sapi silik; ipi kink; cigeri bes para etmez
lieh l. yararli, elverisli, kullamla-bilen, salih
(fähig) kabiliyetli, muktedir
mil. asker-lige elverisli; vücudu saglam 2Hchkelt / yararlik, kabili-yet, elverislilik, liyakat

TAUIG : German Turkish

ciy kaplamis

TAUKLETTERN : German Turkish

n halata tirmanma
kränz m nauf. roda

TAUMEL : German Turkish

m l. (Schwindel) ba§ dönmesi
(Rausch) sarhos-luk, mestlik, coskunluk, vecit
(Benommenheit) sersem-lik °\\g sallanan, sendeleyen; basi dönen
käfer m zo. dönerböcek; firildakböcegi
lolch m bot. delice otu; kara-muk ^n l. sallanmak, sendelemek; sersem sersem adim atmak; sersem sepet bir yere gitmek
(schwindlig sein) basi dönmek

TAURUS : German Turkish

m n.pr. Toros(-lar); der Taurus-Expreß Toros (ekspresi)