Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
ANRUFEN : German Turkish

l. seslenmek, bağırmak, cağırmak
telefon etm.
(Gott) istimdat etm.; Allaha yalvarmak
(zum Zeugen) sahit göstermek
(Gericht) müracaat etm.
(höhere Instanz) istinaf etm

ANRUFGLOCKE : German Turkish

f çağırma zili

ANRÖSTEN : German Turkish

iraz kizartmak

ANRÜCHIG : German Turkish

!. fPJ adi cikmis; bednam, mahut, snisöhreUi
(S.) süpheli, iTidhzurli], kuskulu

ANRÜCKEN : German Turkish

tr. ileri itmek; yaklastirmak; intr. l. yaklasmak, yanasmak
(P.) F gelmek

ANRÜHREN : German Turkish

l. (anfassen) el sürmek; ellemek, ilismek, dokunmak
(Eier) calkamak
(Speise) kanstirarak hazirlamak
(Farben) karmak; suda halletmek; eritmek
(Speisen nicht ~) agzina koymamak; Daß mir niemand die Papiere hier anrührt! Su kägitlara kimse ilismesin! j et. Verlockendes nicht ~ tadma tuzuna bakmamak

ANSAGE : German Turkish

ilan, teblig, anons 2n l. iiän, teblig etm.
(evvel-
cc) bildirmek, haber vermek
Ka. deklare etm.
(im Rundfunk) anonse etm., spikerlik etm.; sich ^ ziyaretini bildirmek

ANSAGER : German Turkish

(in/) m l. (im Rundfunk) spiker
(Conferencier) prezantatör, konferansci
(humoristischer) cümbüst

ANSAMMELN : German Turkish

l. toplamak, yigmak, biriktirmek
mil.a. tahsit etm. sich ~ l. toplanmak, yigilmak, birikmek, teraküm etm. mil.a. tahassüt etm.
(Wasser) irkilmek ^lung/
(große Menge) yigm(-ti), küme
mit. tecemmü, tahsidat, tahassüt
(von Menschen) kalabalik, izdiham

ANSATZ : German Turkish

m l. ek parcasi; eklenti, ilave, ulanti
(Mund- stück) agizlik
(Gußnaht) techn. capak
(Tiscl^) uzatma tahtasi
math. tertip
(Beginn) baslangic; ilk adim
(Bauch9) cikinti, göbek
(bei Pflanzen) sürgün, filiz
(Schätzung) tahmin
(HaarQ) dip
(zu e-m Unternehmen) hamle
(Neigung, Anlage) meyil, istidat; in ~ bringen hesaba katmak
röhr n ek borusu
stelle /ek yeri
stück n ek parcasi, ralonj

ANSAUFEN : German Turkish

: sich e-n ~ V sarhos olm

ANSAUGEN : German Turkish

l. emmek
ßg. cekmek, icmek, cezp etmek; sich ~ emerek yapismak 2rohr n techn. emis borusu

ANSCHAFFEN : German Turkish

l. satin almak; tedarik etm.
(sich et. zulegen) kazanmak, edinmek; sich Kinder ~ cocuk yapmak; sich ein zweites Auto ~ otomobilini ikilemek °ung / l. satin alma; tedarik
(gekaufter Gegenstand) satin alinan nesne;
en machen masraf görmek Qungs.kosten pl. tedarik masraflan ~ungs.preis m maliyet fiyati

ANSCHALTEN : German Turkish

l. (Pflanzen) asilayarak islah etm.
(Stiefel) konclamak
(Beil u.a.) sap takmak

ANSCHAUEN : German Turkish

l. (dikkatle) bakmak; seyretmek, seyrütemasa etm.
(prüfen) muayene etm.
(genau überdenken) mülähaza ve tefekkür etm.
Hch l. (deutlich) acik, vazih, vuzuhlu, asikär, bedihi
(konkret) müsahhas, konkre, somut
(lebendig) canli bir sekilde
(bildhaft) tasvirkär; ~ schildern canlandirmak 2Hchkeit/vuzuh, sarahat, bedahet

ANSCHAUUNG : German Turkish

l. seyrütemaşa
(Meinung) mütalaa, telakki, görüs, fikir, rey; noktai nazar
(geistiger Entwurf) konsepsiyon; et. aus eigener ~ kennen kendi göziyle görmüs olm.; et. aus unmittelbarer ~ kennen yakindan bilmek; Die –en haben sich geändert. Görüşler degisti

ANSCHAUUNGSMITTEL : German Turkish

pl. ögretim vasitaları

ANSCHAUUNGSSACHE : German Turkish

f: ~ sein telakkiye bağlı olm

ANSCHAUUNGSUNTERRICHT : German Turkish

m müsahede usuliyle ögretim

ANSCHEIN : German Turkish

m görünüş, zevatur; sich den ~ geben
k-ne
.. süsü vermek
yapar gibi yapmak; Es hat ganz den ~, als ob
.. öyle görünüyor ki; allem ~ nach galiba, zahiren, zahirde; zevahire bakilirsa; görünüse göre; görünürde

ANSCHEINEN : German Turkish

selt. aydınlatmak

ANSCHEINEND : German Turkish

l. zähir, görünen
Adv. görünüşe göre. Ich habe mich ~ geirrt. Ben yanilmisim zähir

ANSCHEIßEN : German Turkish

V l. sicarak pisletmek
aldatmak
cikismak, tekdir etm. angeschissen kommen V yersiz, vakitsiz gel-mek

ANSCHICKEN : German Turkish

: sich ~ (zu Inf.) bsi yapmaga koyulmak

ANSCHIEBEN : German Turkish

l. (Fahrzeug) itmek, sürmek, yürütmek
(z.B. Tisch) yaklastirmak, yanastirmak
angeschoben kommen F läkayt ve uyusuk gelmek