Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
ANSTECHEN : German Turkish

l. delniek, bati;;nan
iFaQ) a(nak

ANSTECKEN : German Turkish

l. (m. e-r Nadel befrstigir) igni!cr..fk, i!;;l;r- mek
(in Brnnd stecken) tutusturmak
lirg. Odi;ii; takmak
(Zigarette. Lampe usw.) ya;ni.;ik
(Lii.it. Ofen) uyandirmak 6, ined. (j-n m. ct.) b-r-n" bs bilici^lir- nink; sirayet ettirmuk
fig. (z. B. idtolotisci;. \\

ANSTEHEN : German Turkish

l. (Schlange stehen) kuyruk tutmak; sira beklemck
(dauern) sürmek, devam etm.
(j-m) (sich schicken) yakisrnak, uymak
(noch nicht beglichen sein) henüz ödenmemis olin.; nicht ~ et. zu tun bsi yapmakta tereddüt etmemek; bsi yapniaktan geri kalmamak; ~ lassen muallakta birakmak; tehir etm., geciktirmek
d:
es Gestein geol. yerli kaya

ANSTEIGEN : German Turkish

l. (Boden usw.) yükselmek
(sich vermehren) cogalmak, siklasmak
(anschwellen) artmak, kabarmak

ANSTEIGEND : German Turkish

l. yokuşlu
(sanft) tatlı;
es Gelände yokuş (çıkış) arazisi

ANSTELLE : German Turkish

( Präp.m.Gen.) yerine, yerinde; bedel olarak; vekaleten; ~ davon buna mukabil, buna bedel (olarak)

ANSTELLEN : German Turkish

l.(Dienerusw.) ise koymak; istihdam etm.
(anlehnen) dayamak
(Motor) harekete getirmek
(Radio) acmak
(Versuche) yapmak
(veranstalten) tertip etm.
(Bi trachtungen) mütalaa yürütmek
(et.) suc islemek, F; nane yemek; sich ~ l. (sich verhalten) davranmak, hareket etm.; (geschickt) bsde becerikli olm.
(sich einreihen, sich anreihen) kuyruk tutmak; kuyruga girrnek; nöbet (od. sirasini) beklemek
(als ob) muvazaa hali takinmak; Weiß der Teufel, wie er es anstellt! Karda gezer de izini belli etmez! Du weißt wohl gar nicht, was du da anstellst! Ne calip ne oynuyorsun! Dümmer konnte er es kaum ~. Yedigi naneye bak! nur Übles ~ yapmadigını birakmamak; herausfinder,, wie man es ~ muß bsin anahtarını bulmak; işini bilmek; Stell dich nicht so an! Nazlanma! angestellt: ~ sein (bei) bir firmada calışmak

ANSTELLIG : German Turkish

ecerikli, hünerli, tirendaz (trandaz), mahir, kabiliyetli; eli uz (od. yatkın)

ANSTELLUNG : German Turkish

f l. (Einstellung in den Dienst) vazifeye konma; istihdam
(Amt, Stelle) iş, memuriyet, vazife, makam, hizmet, kapi; e-e
finden is bulmak; yerleşmek; bir baltaya sap olm.; j-in e-e ~ verschaffen kayirmak; himmet etm.; kapılandırmak

ANSTEMMEN : German Turkish

dayamak; sic/i ~ (gegen) l. bse omuz vermek
dayaninak

ANSTEUERN : German Turkish

(Schiff) bir hedefe dogru gitmek, rota cizmek

ANSTICH : German Turkish

in l. (e-s Fasses) ficinm dclinmesi
(m. dem Spaten) ilk belleme
(Bier) ilk acilan bira

ANSTIEG : German Turkish

111 l. (des Oeländes) yokus, bayir
(Aufwärtssteigen) cikis
(Weg) cikis yolu; ynkan giden yol
(Zunahme) cogalma, siklasma
(Preis-) yükselis; der starke ~ der Ehescheidungen bosanmalann siklasmasi

ANSTIEREN : German Turkish

ön bön (uik dik, öküz gibi; V: aval aval) bak- mak

ANSTIFTEN : German Turkish

l. (Veranlassung sein) sebep olm., bir iste par- magi olm.
(entstehen lassen) häsil etm., vücuda getirmek; islemek, yapmak
(j-n aufhetzen) kiskirtmak, fitlemek, fitillemek
(j-n verlocken) igva etm., ayartmak; Da hast du ja was Schönes angestiftet! iron. Ettigin halti begeniyor musun? ^er(in /) m tahrikci, müfsit, fitleyici, tesvikci; manevi fail; dürtücii, müsebbip, önayak Sung / kiskirtma, tahrik, sebep olma, igva

ANSTIMMEN : German Turkish

l. sarki söylemege baslamak; sarki tutturmak
(Wehgeschrei) vaveyläyi basmak; vaveylä koparmak
(Gelächter) kahkaha atmak
(Loblied) sitayisle bahsetmek; (stärker): ayyuka (ikarmak

ANSTINKEN : German Turkish

V l. (anwidern) igrendirmek
nicht ~ können (gegen) / b-le omuz öpüsememek, boy ölcüsememek

ANSTOß : German Turkish

m l, (Aufprall) sadme, carpma
(Ärgernis) darginlik, kizgmilk, alinganlik, rezalet, mahzur
Fb. ilk vurus
(Anlaß) sebep, saik, tahrik, tesvik
z.va. (Hindernis) müskülät, tereddüt; ~ erregen l. darginliga sebep olm.; rezalet (ikarmak
(bei j-m) zülfüyäre dokunmak; bei niemand(em) ~ erregen walten suya sabuna dokunmamak; ~ nehmen (an) bsi mahzurlu buimak, hos görmemek; alinmak, kinlniak, bsden kocunmak; den •- geben sebep olm., sebebiyet vermek; ohne ~ l. bir yere carpmaksizin
flg. rezalet cikarmaksizin
(mühelos, glatt) müskülätsiz; (beim Lesen a.) su gibi; Stein m des
es kirgmhga sebep olma

ANSTOßEN : German Turkish

intr. l. carpmak
s. Anstoß erregen
(m. den Gläsern) kadehleri tokusturmak
(m. der Zunge) pelteklemek
(angrenzen) bitismek, ittisal etm.; tr. l. (j-n) itmek, kakmak, dürtmek
(beschädigen) zedelemek, berelemek, örselemek, cürütmek
fig. tahrik etm., can- landirmak, heveslendirmek, cesaretlendirmek; bei niemand ~ wollen suya sabuna dokunmamak; Er hat sich den Arm an der Wand angestoßen. Kolunu duvara carptl.
d (angrenzend) bitisik, hemhudut, muttasil, yanasik

ANSTRAHLEN : German Turkish

l. (Gebäude) projektörlerle aydinlatmak; isiga gark etm.
(P.) gözlerinde sevinc parlamak; angestrahlter Springbrunnen fonten lüminöz

ANSTREBEN : German Turkish

elde etmek arzusunda olm.; istihdaf etm., emel edinmek, cabalasmak, ugrasmak

ANSTREICHEN : German Turkish

l. (m. Farbe) boyamak
(tünchen) badanala- mak
allg. sürmek, vurmak
(kennzeichnen) isaretlemek, not etm.
(j-m et.) F burnundan fitil fitil getirmek
(et. rot) (unutmamak icin) bsin altini kirmizi kalemle cizmek °er m boyaci, badanaci, nakkas

ANSTREIFEN : German Turkish

(an) l. hafifce dokunmak (carpmak)
(Ring an den Finger) yiizük takmak

ANSTRENGEN : German Turkish

tr. l. (Kräfte) sarf etm.
(ermüden) yormak; b-nin pestilini cikarmak
techn. zorlamak
(Prozeß) ikame etm., acmak; sich ~ säy ve gayret etm., ugrasmak, savasmak, cabalamak; zähmet cekmek; ceht etmek; zorlanmak, sikınmak, carpinmak, segirdismek; angestrengt arbeiten siki (od. gayretle) calismak

ANSTRENGEND : German Turkish

yorucu, beläli, mesakkatli, külfetli, zahmetli