Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
VORSCHLUßRUNDE : German Turkish

(Sport) dömifinal, yanmson

VORSCHMACK : German Turkish

m z. va. s. Vorgeschmack

VORSCHMECKEN : German Turkish

sin tadi häkim bulunmak

VORSCHMUSEN : German Turkish

(j-m et.) F dil dökmek; tezgähtarhk etm

VORSCHNEIDEN : German Turkish

kizartma v.s.yi kesip parcalamak

VORSCHNELL : German Turkish

s. voreilig

VORSCHNELLEN : German Turkish

ok gibt firlamak; oklamak

VORSCHREIBEN : German Turkish

l. numune teskil etmek üzere bsi yazmak
(befehlen) emretmek
med. tavsiye etm.; ausführen, was das Gesetz vorschreibt kanunun dedigini yapmak; Er wollte sich von seinem Onkel nichts ~ lassen. Amcasından emir almak istemiyordu. vorgeschrieben (kirchlich) mefruz;
e Bedingungen pl. matlup şerait(şartlar);
e Gebühr nizami ücret;
e Fahrtrichtung mecburi istikamet

VORSCHREITEN : German Turkish

ilerlemek, terakki etm., inkisaf etm., gelismek; s.a. vorgeschritten

VORSCHRIFT : German Turkish

l. hüküm, kaide, emir, talimat
(Bestimmungen) mevzuat, talim(at)name, yönetmelik, nizamname, tüzük
med. tavsiye
(rituelle) vücup, sart; die
en beachten nizama riayet etm.; j-m dauernd
en machen b-nin basma kähya kesilmek; Hast du mir vielleicht
en zu machen? Kähyam misin? 2s.gemäß; Qs.mäßig yönet-meli^e uygun; nizami; usulü dairesinde; yönetmelik gere^ince 2s.widrig usulsüz; yönetmelige aykin; nizama muhalif

VORSCHUB : German Turkish

m: ^ leisten l. jur. hasmane himaye ve yardim etm.
(e-r S.) bir isi desteklemek

VORSCHULE : German Turkish

ihzarl okul 2isch:
e Erziehung okulöncesi e^itim

VORSCHUß : German Turkish

(-zahlung/) m avans, akont. öndelik

VORSCHWATZEN : German Turkish

(j-m et.) F diller dökmek

VORSCHWEBEN : German Turkish

gözünün önünde bulunmak; bsi tasavvuretm

VORSCHWINDELN : German Turkish

(j-m et.) b-ne yalan yutturmak

VORSCHWÄRMEN : German Turkish

F (j-m et. bzw. j-m von et.) bsi heyecania anlatmak

VORSCHÜTZEN : German Turkish

mazeret (od. bahane) olarak bsi ileri sürmek; alles mögliche ^ olmadik bahaneler ileri sürmek

VORSEHEN : German Turkish

derpi§ (od. mülähaza) etm.; pereseye almak; göz önünde tutmak; düsünmek. tasarlamak, öngörmek; sich ~ l. dikkat etm.; önünc bakmak
(vor et.; mit j-m) bsden, b-den sakinmak; vorgesehen öngörülen; ~ sein kuvvede olm., haritada olm.; Dieser Fall ist im Gesetz nicht ~. Buna dair kanunda hüküm yoktur. ^ung / kaza ve kader; kismet; kudret ve inayeti rabbaniye; Tann kayrasi; Die ~ hat es eben so gewollt. (== Er mußte sterben.) Eceli gelmis öldü

VORSETZEN : German Turkish

l. öne (od. ileri) koymak; ileri sürmck
(e-r S. et.) bsin önüne baska bir sey koymak
(auftischen) takdim (od. ikram) etm.; yemek cikarmak
gr. (Silbe) önek koymak
(j-m) b-nin üstüne amir yapmak; s(c/i et. ~ va. aklina koymak; kasit ve niyct etm

VORSICHT : German Turkish

l. dikkat, ihtimam, itina, özen, ihtiyat, tedbir-lilik
(Besonnenheit) temkin, agirbashhk
(Umsicht) feraset, basiret
(Zurückhaltung) cekingenlik, intiraz
(Ausruf) Dikkat! Vardal Destur! ~ üben ihtiyatli dav-ranmak; ^ /s/ die Mutter der Weisheit (F: der Porzellankiste). Spr. Ayiyi görmektense, caliyi dolasmak iyidir. Spr.;es an der nötigen ~ mangeln lassen ihtiyatsizlik etm.; mit aller gebotenen ~ l. dort yana bakarak
(e-e Nachricht aufnehmen) kaydi ihtiyatia telakki etm. °lg l. dikkatli, ihtimamli, itinali, özenli. ihtiyatli, tedbirli
temkinli, agirbasli, düsünceli
ferasetli, basiretli
cekingen, sakman, ihtirazh
(behutsam) usul usul; usulcacik, yavas
(Ausruf) Agir oll Yava§ yavas! ^ sein dikkat etm.; dikkatli davranmak; sagini solunu kolla-mak Er hat sich diesmal
er ausgedrückt. Bu sefer daha kayitli bir lisan kullanmistir. 2s.halber ihtiyaten; ihti-yata riayeten; her ihtimale karsi
s.maßregel / ihtiyati tedbir; emniyet tedbiri;
n treffen tedbir almak; alle
n treffen sa^lam kaziga ba^lamak

VORSILBE : German Turkish

f gr. önek. prefiks; pis edat; lähikai mütekaddime

VORSINGEN : German Turkish

l. b-nin huzurunda taganni etm.
(Lehrer) ögrencilerine mesk olarak okumak

VORSINTFLUTLICH : German Turkish

l. Tufan öncesi; kablettufan
(altmodisch) Nuhu nebiden kalma, kalubelädan beri kalmi? denecek kadar eski; antedilüviyen

VORSITZ : German Turkish

m reislik, riyaset, baskanlik; den. ~ haben (od. führen) (bei) bse reislik (riyaset, baskanlik) etm.; unter dem
^ (von) b-nin baskanhginda
ende mlf reis, baskan; j-n zum
n wählen b-ni baskanh^a secmek