Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
VORTEIL : German Turkish

m l. fayda, menfaat, istifade, kär, kazanc
(Sport spez. Tennis) avantaj; ^ bringen fayda vermek; seinen ~ erkennen (oa. wahren) menfaatini bilmek; ^ziehen (aus) bsden k-ne cikar sa^lamak; bsden istifade etm.; bse pupa yelken acilmak; e-n
^ erfahren menfaat görmek; keinen praktischen ~ bei et. haben kesesine hicbir sey girmemek; Er hatte keinen ^ davon. Onun bundan hicbir cikan yoktu. sich mühelos e-n ^ sichern wollen (nahm sökmek icin) ölmüs esek aramak; immer nur an den eigenen ^ denken daimä kendi känm düsünmek; yorgam k-ne cek-mek; im ~ sein üstün gelmek; sich zu seinem ~ verändern güzellesmek; zu j-s ~ sein b-nin hesabina (od. isine) gelmek; zum eigenen ^ ausbeuten naiinci keseri gibi k-ne yontmak 2haft-l. faydali, karli, kazanch, elverisli, men-faatli, yararh, avantajii
(günstig) uygun, müsait; ^ aussehen (hinsichtlich Kleidung) kilikli klyafetli olm.;
e Preise ehven fiyatlar;
e Bedingungen ehven sartlar; ~ sein fayda etm., faydasi dokunmak

VORTRAB : German Turkish

m süvari öncüsü

VORTRAG : German Turkish

m l. (öffentlicher) konferans, konusma
a. mit. fortrak
(Deklamation) insat, deklamasyon
(Bericht) rapor
rhet. hitabet, belägat
(Vorlesung) takrir
(-s.technik) diksiyon
mus. edim, icra, re.sital
(auf neue Rechnung) H yeni hesaba nakil; e-n ~ halten bir konferans vermek; bir konusma yapmak ^en l. ileriye nakletmek; ileri sürmek
(berichten) rapor vermek; fortrak yapmak
(hersagen) insat etm., deklame etm.
s. e-n Vortrag halten
mus. edimlemek. icra etm., calmak
(darlegen) anlatmak; izah, arz etm., serd etmek
(Unterrichtsstoff) takrir etm.
(auf neue Rechnung) H bakiyeyi yeni hesaba nakletmek (od. gecirmek)
(e-e Bitte) ricada bulunmak
ende m/f l. konferansci
(Künstler) icraci, edimci, artist
s.folge/program
s.kunst /deklamasyon sanati
s.künstler m l. insatci, belägatci
(auf der Bühne) sahne artisti
s.saal m konferans salonu; oditoryum
s.reise / konferans turnesi

VORTREFFLICH : German Turkish

fevkaläde, mükemmel, seckin, nefis; P. a. kiy-metli, yetkin, kämil °keit / mükemmeliyet, kemal, sec-kinlik, liyakat, yararlik, de§im, meziyet, güzidelik

VORTRETEN : German Turkish

l. (siradan) ileri cikmak
(vorragen) cikinti tes-kil etm. 2tritt m takaddüm, öncelik, üstünlük; j-m den ^ lassen öncelik vermek; rüchan hakki bahsetmek; takaddüm hakkini baskasina terk etm

VORTRUPP : German Turkish

m mil. öncü öncüsü; ileri kita

VORTURNEN : German Turkish

numune olarak jimnastik hareketi yapmak 2er m a. monitör

VORTÄUSCHEN : German Turkish

l. yalandan yapmak; yapar gibi görünmek
(Krankheit) hastalik taslamak; temaruz etm.
(Erregung) sahte heyecan göstermek; vorgetäuscht sahte, yapmacik;
e Liebe yapma sevgi

VORUNTERSUCHUNG : German Turkish

l. ihzarl mahiyette ilk yoklama
jur. ilk tahkikat

VORURTEIL : German Turkish

n pesin kanaat (yargi, hüküm), prekonsepsiyon, prejüje; önyargi Qs.frei; 9s.los l. pesin kanaat sahibi olmayan; Bektas? gibi; acik fikirli
(neutral) bitaraf, tarafsiz
(objektiv) afakt
s.losigkeit / acik fikirlilik; bitaraflik, afakilik

VORVERFAHREN : German Turkish

n jur. hazirlik tahkikati

VORVERGANGENHEIT : German Turkish

gr. s. Plusquamperfekt

VORVERHANDLUNGEN : German Turkish

pl. mukaddemat; hazirlik görüsmeleri

VORVERKAUF : German Turkish

m: im ^ zu haben (Karten) Th. önceden satin almabilir

VORVERLEGEN : German Turkish

l. daha evveiki bir güne (od. saate) koymak; öne almak; takdim etm.
mil. (Feuer, Front usw.) ileri kaydirmak

VORVERTRAG : German Turkish

m akit yapma vaadi; ön mukavele

VORVORGESTERN : German Turkish

üc gün evvel; daha evveiki gün

VORVORIG : German Turkish

- daha evveiki

VORVORLETZT : German Turkish

- sondan ücüncü

VORVÄTER : German Turkish

pl. dedeler, atalar, ecdat

VORWAGEN : German Turkish

: sich ~ Herlemege cesaret etm

VORWAHL : German Turkish

l. hazirlayici secim
s. Vorwählnummer

VORWALTEND : German Turkish

üstün (od. galip) gelen

VORWAND : German Turkish

m bahane, vesile; kacamak yolu; e-n ^ suchen sebep aramak; e-n ^ erfinden özür bulmak; e-n ^ liefern tutamak vermek; als ^ dienen bahane olm.; et. zum ^ nehmen bsi bahane etm.; Vorwände pl. gitgel (F)

VORWEG : German Turkish

önceden; vaktinden evvel Qnahme / l. vaktinden evvel yapilma
ling. antisipasyon
nehmen vaktinden evvel yapmak; antisipasyon yapmak