Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
WEGWERFEN : German Turkish

l. (als unbrauchbar) ise yaramaz diye atmak
(verschleudern) israf etm.; sich ~ k-ni alcaltmak, k-ni alcaklamak
end istihfafkärane; — sprechen (von) bsi, b-ni alcaklamak

WEGWISCHEN : German Turkish

silmek

WEGZAUBERN : German Turkish

sihirle ortadan kaldirmak

WEGZEHRUNG : German Turkish

yol azigi; kumanya, nevale

WEGZIEHEN : German Turkish

(tr.) cekip götürmek; (intr.} l. (aus e-m Haus) tasmmak. göcmek; naklimekän etm.
(aus der Heimat) hicret etm.
mil. cekilmek; Es war mir, als oh mir der Boden unter den Füßen weggezogen werde. Ayaklanmin yerden kesildigini duydum. Er ist für immer weggezogen. Temelli t^itti

WEGÄTZEN : German Turkish

med. koterize etm

WEH : German Turkish

l. aciyan; istirap vercn
(Ausruf; a.
e) vay! eyvah! heyhat! hayfa(-ki)! veyll Qe mir! Vay halime! °e den Besiegten! Veyl magluplara!
^ tun l. sizlamak, acimak, agnmak
(j-m) a) b-ne istirap vermek; canmi acitmak b) (kränken) incitmek. rencide etm
Ich habe mir sehr — getan. Acisi tepemden cikti. Sie hohen mir am Arm — getan. Kolumu acittimz. ach und ~ schreien ahüvah etm., feryadüfigan etm.; j-m sehr ~ ums Herz sein b-nin yüre^i yanmak (od. sizlamak) Dos tut mir in der Seele ~. (yOk müteessifim. Hier tut es mir ~. Buram agnyor. 2 n l. aci, agn
(seelisches) keder, elem, gussa, gaile

WEHE : German Turkish

kar yigmtisi; kürtün

WEHEN : German Turkish

(intr.) l. (Wind) esmek, üfürmek
(Fahne) dal-galanmak
(Duft usw.) rüzgäria götürülmek (bzw. ge-tirilmek); (tr.) (weg-) eserek götürmek (bzw. getirmek); wissen, woher der Wind weht tarn malumat sahibi olm.; F: daniskasini bilmek

WEHGESCHREI : German Turkish

n dadüferyat, figan, vaveylä, ciglik; ein all-gemeines ~ erheben haykmsmak; Da hilft alles ~ nichts. Aman derim zaman derim care yok.
klage / l. naie, inilti, nevha, ahüvah
(Beschwerde) istikä, sizilti 9klagen l. feryat (od. figan) etm.; yamp yakilmak
(Klageweib) nevhager olm.
(sich beschweren) sikäyet (od. istikä) etm.; sizlanmak ^leidjg ifrat derecede hassas ve cabuk a^layan; nazil alismis; citkirildim; her seyden müsteki; yaygaraci
mut/ l. melankoli, hüzün. elem, aci
(Sehnsucht) daüssila, hasret; mit ~ an frühere Zeiten zurückdenken eski günlerin hasretini cekmek; eski gün-leri tahassürle yäd etm. 9mütig l. melankolik, mahzun, kederli
mütehassir, istiyakli, hasretli

WEHR : German Turkish

(II) n l. savak
(Staudamm) su bendi; su seddi. baraj

WEHRBEDAR : German Turkish

T m yurdun müdafaa ihtiyaclan
bezirk m askerlik subesi (od. dairesi)
bezirks.kommando n askcr-lik subesi baskanligi
dienst in askerlik hizmeti; bayrak alti
dienst.alter n askerlik ca^i
dienst.beschädigung / askerlik hizmetinde sakatlanma; malu.iyet Sdienst.pflich-tig asken mükellifivete tabi Sen l. durdurmak. bse mani olm.; osin önünü niinnk
(ablehnen) reddetmek
(j-m et.) b-nin bsi yapmasina engel olm.; b-ni bsdrn menet-mek; sich ^ l. mukavemet etm., k-ni savunmak {öd. müdafaa etm.); karsi koymak; k-ni korumak
(Verwahrung einlegen) bse karsi itiraz etm.; sich mit Händen und Füßen ^ l.vargüciyle karsi ko\\n)ak
ßg. yapmaya-cagim Liiye dayatmak STähig askerli^e elverisli
gang rn bist. gezinti; se&iidim yolu
gehänge n aski kayisi ^los l. müdafaasiz, silahsiz. zehun
(allg.j boynuzsuz koyun; caresiz; ^ sein (gegen) bse karsi elinden bir sey gelme-mek; ~ machen l. müdafaa edemez hale getirmek
(entwaffnen) silähtan tecrit etm.; sich an e-m Wehrlosen vergreifen zebunküslük (od. düskünezenlik) etm.
losigkeit / müdafaasizlik. ^aresizlik
macht fhist. vermaht
machts.-angehörlge w//asker
machts.bericht m askeri teblig
paß w askerlik cüzdani
pTlicht / mecburi askerlik (hizmeti); askeri mükellefiyeti; seiner ^ genügen askerligini ifa etm. SpfHchtig s. ^dienstpflichtig. ^ werden kuraya girmek
sold m gündelik, ücret
stamm.rolle / künye defteri
Steuer/ l. askerlik vergisi
milli müdafaa vergisi
Wirtschaft/askeri iktisadiyat

WEHWEHCHEN : German Turkish

n spött. yalmz kuruntuda mevcut olan veya gözünde büyütülen aci(keder)

WEIB : German Turkish

n l. kadm, kan, avrat
(Gattin) kan; evii kadm; zevce
(altes Weib) kocakan
(haßliches, altes —) cadi, cadaloz, acuze
chen n l. kücük kadin; kadincik, kadin-cagiz
(von Tieren) disi
er.art/kadm tar/i
er.feind m kadin düsmani
er.held m kadin avcisi (od. düskünü); kadincil, donjüan
er.herrschaft / kadinlar saltanati
er.volk n kadin milleti °isch kadm tavnli; kadinsi; efemine;
er Schwätzer kadin a^izli; sich ~ benehmen kanlasmak-lein n ufak kocakan; Männlein und ^ (hum.) erkekli kadrnli ^Hch l. kadin. kiz
gr. müennes. disil
bot., zo. disi, kancik
(typisch ~) kadinlara has olan;
e Abgeordnete pl. kadin milletvekilleri;
er Stolz kadinlik gururu;
e Hormone pl. kadinlik hormonlan;
e Kraft (P.) bayan eleman
lichkeit / kadinlik; die holde ~ cinsi latif
s.bild n;
s.person /;
s.stück n pej. kan, sirfinti, sürtük, süprüntü; yosmanin biri; V: pacoz

WEICH : German Turkish

l. yumusak (a. fig.)
(zart) narin, ince
(schwach) zayif
(Fleisch, Stoff) gevsek
(Ton, Stimme) tatli, hos. latif
(bauschig) kabank; pufla gibi
(knetbar) macun gibi; mum gibi
(gar) pismi§
ßg. hassas, duy-gun, rikkatli, merhametli; yufka yürekli
(Ei) rafadan
(nicht gestärkt) kolasiz
(Teppich) etli, havil; ^ werden l. yumusamak (a. fig.)
(nachgeben) alttan al-mak
(gerührt werden) rikkatc gelmek

WEICHBILD : German Turkish

n sehir cevresi

WEICHE : German Turkish

(II) demiryolu makasi;
n stellen demiryolu makas-lanni cevirmek

WEICHEN : German Turkish

(I) (intr.) l. geri cekilmek
(nachgeben) razi olm., ba§ egmek, inklyat etm.
(Preise) inmek, düsmek
(von et.) bsden aynimak
(von j-m) b-den uzaklasmak; yanindan aynimak; birakip gitmek; (II) fintr.jtr.) yu-musa(t)mak, gevse(t)mek;J-m nicht von der Seite ~ b-nin yanindan aynimamak; laden gibi sakagina yapisik kal-mak; sirtindan aynimamak; pesinde dolasmak; Jeder Blutstropfen wich ihm aus dem Gesicht. Beti benzi a^ardi

WEICHENSTELLER : German Turkish

m makasci

WEICHGEKOCHT : German Turkish

(Ei) rafadan ^heit / yumusaklik, incelik. zayiflik, rikkat
herzig yufka yürekli
kneten ßg. mum etm.; muma cevirmek; b-ne bsi kabul ettirmek; b-ne pes dedir(t)mek Skupfer /? yumusak bakir
lieh l. yumu-sakca, nazik, ince. müläyim
(schwächlich) gevsek, enerjisiz, zayif, ruhsuz
(lässig) tembel, ihmnikar, üsen-gec
(verzärtelt) nazil alismis; efemine, kadmimsi °ling m citkirildim; dandini bebek; mahallebi cocugu; safa-perest
machen l. yumusatmak
fig. rikkate getirmek
s. weichkneten

WEICHSEL : German Turkish

(-kirsche) / bot. visne, mahiep; kokulu kiraz
kirschbaum m idris agaci
röhr n idris agacindan yapil-mis pipo borusu

WEICHTEILE : German Turkish

pl. an. yumusak kisimlar
tiere pl. zo. yumusak-calar, naime

WEIDE : German Turkish

(II) l. agr. mera(-hk), otlak, salmalik, yayiak, yay-lim, cayirhk
fig. (Oenuß, Schmaus) ziyafet haz, sefa, zevk; auf die ~ führen otlaga cikarmak
gebühr / (bei Gemeindewiesen) otlaklye, otlakhk, cayirlik
land n s. Weide (II, l) ^n (tr.) (Vieh) hayvanlan otlaga götürmek; otlatmak; (intr.) otlamak, cayirlamak; sich ~ (an) bsden zevkienmek; haz duymak; ~ lassen hayvanlan cayira salmak; otlatmak; sürüyü yaymak; seine Augen (od. sich} an et. ^ göz sefasi yapmak; hazia seyretmek

WEIDENBAUM : German Turkish

m s. Weide (I)
bohrer m zo. kirmuzi agac kurdu
gebüsch n sögütlük
kätzchen n (mst. pl.) sögüt tirtilsisi
röschen n bot. yakiotu; mukaddes defne; (rauh-haariges) esek cicegi
Sperling m zo, batakhk sercesi

WEIDEPLATZ : German Turkish

m s. Weide (II, l)