Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
WEITGEHEND : German Turkish

genis, väsi, cok büyük, samil, sümullü; (Adv.) genis ölcüde {od. miktarda)

WEITGESCHNITTEN : German Turkish

:
e Hose bol paca

WEITGESTECKT : German Turkish

(Ziel); weitgreifend (Pläne) sümullü

WEITHER : German Turkish

: von ~ uzaktan
geholt l. (Ausdruck) sunt, tekel-lüflü, gayri tabit, manyere
(Argument) pek isabetji (vuruslu, kandinci, mukni) olmayan

WEITHERZIG : German Turkish

genis mezhepli; Bektasi gibi; müsamahaci; karm genis; hazimli

WEITHIN : German Turkish

l. uzaklara kadar
(weitgehend) genig ölcüde; ^ sichtbar cok uzak mesafeden görülen

WEITLÄUFIG : German Turkish

l. (Gebäude) väsi, genis sümullü; han gibi; salli, ihatali
(Siedlung) dagmik
(verwandt) uzaktan akraba; suyunun suyunun suyu
(ausführlich) mufas-sal, tafsiläth, aynntili, teferrüati:; (Adv.) mufassalan, tafsilätiyle, aynntilaria, etraflica; inceden inceye; boy-dan boya
(kompliziert) kansik, muglak, komplike, müsküläth, püsküllü; dalli budaki«

WEITMASCHIG : German Turkish

l. genis ilmikli (od. gözlü)
Fb. deplasmanli

WEITREICHEND : German Turkish

l. (räumlich) uzaklara kadar imtidat eden
fig. genis, väsi
(Plan) sümullü; (Adv.) genis ölcüde
s. weittragend

WEITSCHAUEND : German Turkish

s. weitblickend

WEITSCHICHTIG : German Turkish

s. weitläufig

WEITSCHUß : German Turkish

m Fb. (auf das Tor) asirma vurusu

WEITSCHWEIFIG : German Turkish

pej. uzun, itnap!i, tnsiri; fazia tafsiläth; (Adv.) uzun uzadiya; — erzählen sözü uzatmak 9kelt / uzunluk, itnap, tatvil, tasinlik, bossözcülük; cekip uzatma; (iksan keläm)

WEITSICHT : German Turkish

l. manzara, nezaret, görü, panorama. perspek-tif
fig. basiret, uzgörürlük; Von hier aii^ hat man e-e gute ~/ Buranm görüsü genis. °ig l. hipermetrop. medid-ülbasar; yakin görmez
(infolge Alters) preshit
fig. uzgörür, basiretli, durendis
ig.keit / l. hipermetropi
presbitlik
fig. basiret, uzgörürlük, durendislik

WEITSPRUNG : German Turkish

m La. uzun atlama

WEITTRAGEND : German Turkish

l. (Geschütz) uzun menzilli
fig. (wirksam) cok tesirli
(Bedeutung) cok büyük

WEITUNG : German Turkish

gcnislet(il)me, genisle(n)me

WEITVERBREITET : German Turkish

cok yayilmis; yaygin; sik sik tesadüf edilen

WEITVERZWEIGT : German Turkish

dal budak salmi^

WEITWINKELOBJEKTIV : German Turkish

n phot. genis zaviyeli objektif; balikgözü objektif

WEITÄRMELIG : German Turkish

genis yenli {od. kollu)

WEIZEN : German Turkish

m bot. bu^day; Szin
^ blüht, fig. tsleri tikinnda.
graupen pl. bugday kirmasi
grütze / yarma bugday; bulgur; (kleinkörnige) dügü
mehl n bugday unu
schrot m, n kirilmis hu^day

WEIß : German Turkish

eyaz, ak; (als Pferdefarbe a.) süt kin; Er wurde ^ wie die Wand. Beti benzi duvar kesildi. Sein Haar ist ~ geworden. Saclanna ak düstü.
e Stellen bekommen abrasla-mak;
e Fahne mil. mütareke {od. teslim) bayragi;
e Bohnen pl. kuru fasulye;
e Maus F trafik (polis) memuru;
e Mäuse sehen l. asin derecede vesveselenmek, telasta bulunmak
hezeyana ba^lamak; die °e Frau. (Spukge-stalt in Schlössern) hayalet, ein, peri; der Qe Sonntag Pak yortusundan sonraki pazar günü; der Qe Tod soguktan ölme; das Qe Haus (Washington) Beyaz Saray

WEIßBÄRTIG : German Turkish

aksakal(-li) °birke / bot. akagac; °blech n teneke
blond beyaza calan sansin 2bluten n: bis zum
^ asin j derecede 2brot n beyaz ekmek; francala 2buch n pol. beyaz kitap 9buche / bot. gürgen agaci 2dorn m bot. ak-diken; sican ahci

WEIßE : German Turkish

l. mlf beyaz adam (erkek, kadin)
n (des Auges) gözün aki
/ a) beyazhk b) (Berliner ^) bir bira cesidi 2n l. öeyaziatmak, agartmak
(tünchen) badanalamak