Germany To Turkish
WELTSCHMERZ : German Turkish
m yasamaktan usanc getirme; pesimizm, bedbinlik, meläl; lit. zamane hastaligi
WELTSCHÖPFER : German Turkish
m Halik, Yaradan, epitken, demiurgos: sänii käinat
WELTSICHERHEITSRAT : German Turkish
m (der UN) Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi
WELTSPRACHE : German Turkish
f cihansümnl dil
WELTSTADT : German Turkish
f metropol
WELTTEIL : German Turkish
m kita
WELTUMFASSEND : German Turkish
dünyayi kaplayan; alem-sümul, cihansümul, evrensel;
WELTUMSPANNEND : German Turkish
dünyayi kaplayan; alem-sümul, cihansümul, evrensel
WELTUNTERGANG : German Turkish
m dünyanin sonu; kıyamet; mahser günü; hasir
WELTWEISE : German Turkish
filozof
WELTWEISHEIT : German Turkish
f felsefe, hikmet
WELTWEIT : German Turkish
dünya capinda; cihansümül, evrensel
WELTWIRTSCHAFT : German Turkish
f milletler ekonomisi
WELTWUNDER : German Turkish
n: die sieben acaibisebaialem; dünyanin yedi tansigi
WEM : German Turkish
kime; von —? kimden; mit ^? kiminle? ^ gehört das Kind? Bu çocuk kimin nesi?
WEN : German Turkish
kimi; für ^? kimin icin? ^ geht das schon etwas an? Kirne ne?
WENDE : German Turkish
l. döndürme (od. cevirme) hareketi
(-punkt) dönürn noktasi
(e-s Jahrhunderts) son
(Veränderung) degisiklik, tahavvül
(nant.) tirarnola
(Son-nen9) solstis
hals m
boyunburan, gerdankiran
kreis m medar, dönence
l.treppe / helezonlu {od. yilankavi) merdiven
WENDEN : German Turkish
(tr.) döndürmek, cevirmek
(richten) yönelt-mek, tevcih etm.
(ütld an et.) b^e para ciöknick, h;ir-carnak; sarf etm.
(die Kichtunc; ändern) istikametini degistirrnek; naut. a) boca etm.; orsa alabanda etm. b) (um 180 Grad) tiramola etm., tornistan etm.
(Anzui:) fers yüz etm.; (intr.) (Fahrzeug) l. donmek
vird] almak; sich ~ l. donmek
(sich ändern) (.iegismek
(;fn j-n) a) (anspreclien) b-ne hitap etm. b) (um Auskunft usw. bitten) b-ne müracaat etm., ba§ vurmak, yii
vur-mak
(gegen) aleyhine cephe almak; ses cikarmak; h^e itiraz e^n.
(nach) (saga, sola usw.)sapmak; bir yere dogrulmak, yünelinck
(zum Guten) iyiye dönmJk; Bitte ~/ Lütfin ceviriniz! Zahnna! viel Mühe an et.
^ göz nuru dökmek; Ich kann den Blick nicht von ihm ~. poet. Gözümü ondan alanilyorum. Das Blatt hat sich gewendet. is, yeni bir kaliba döküldü. ^ lassen (Anzug) tcrsini cevirtmek
WENDEPUNKT : German Turkish
m l. dönüm nokta3i
math. phys. büküm (od. initaf) noktasi
///. pdipesi
WENDIG : German Turkish
l. (Fahr/eug) kull.inisli; manevraya elverisli
(P.) a) (flink) cevik, atik b) (geschickt) beccrikli, rnaharetli, supl c) pej. (wie c-e Windfahne) eyyam efendisi; Er ist ein sehr
er Bursche. Tastan ckinek cikarir
WENDUNG : German Turkish
l. döndürnu (od. crvirine) hareketi; dönüm
mil. dönü§ bzw. cark
(entsdieideiKle) buhran, kriz
s. Redensart.
(Umschwung) inkilap. tahavvül
(Veränderung) de^isme
(Kichtung) istikamet, veche
math., phys. büküm, initaf
///. prripesi; dem Gesprach \\ e-e andere — geben lakirdiyi cevirrnek; c-e ~ zum Besseren nehmen (Krankheit) hastaligi iyilige yüz tutmak; e-e üble ^~ nehmen tcrsinc dönniek; i$ fenayn bininek wenig az; die
en Augenblicke bu nadir anlnr; Er ist e-r der
en Optimisten in der Welt. C). dünyanin sayili nikbin- lerindendir. recht ~ azca; nur ~ tek tük; azicik; gar nicht \\ so
- az buz scy degil; ~ aber treffend az amma öz; ~ [ sympathisch alunsiz; — gefragt (VV.m-) surülnsüz; ~ geben (auf) b^ie pek eheinmiyet vermrnuk; Das sind fünf Mark zu ~. Be§ mark eksiktir. Lieber nur wenig Besitz als viel Besitz mit Kummer und Sorgen. Azicik asim agnsiz basim. Spr.; mit
en Worten birkaQ kelime ile; kisaca; noch ein ~ biraz daha;
er werden azalmak;
er sein (als es sollte) (spez. Gewicht) eksik cikinak;
er math. nakis, eksi; in
er als e-r Stunde bir saate kalmaz; Heute habe ich nicht
er als fünfhundert Mark ausgegeben. Bu-günkü masrafim besyü/- marka vardi. 9keit / l. azilk, nedret
(Bedeutungslosigkeit) ehemmiyetsizlik; meine ^ hurn. bendeniz, kemterleri, kullari, acizleri; sahsi äcizanem
stens hie olmazsa; bari; en az (-dan); en asagi; ^ einmal bir kere olsun!
WENN : German Turkish
l. (temporal) vaktaki; oldugu (olacagi) zaman; iken
(konditional) eger, sayet
ise; oldugu takdirde
(iterativ) ne vnkit
.. ise; ^- etwa sayet; ~ nicht degilse, oimnzsJ; olmadigi takdirde; aksi halde; yoksa; ~ nicht gerade
meger ki
(olsun); ^ es nur niciit regnet! Allah vere de yagmur yagmasa! •^ es nur das wäre! Is onunia kalsa. ~ auch her ne kadar
.. ise de; (olmasina) ragmen; gerci; Wie wäre e^, ^ wir jetzt heimgingen? ßve gitsek nasil olur? ^ ich das wüptc würde ich es Ihnen sagen. Bunu bilseydim size sövlLrdim. ~ ich du uäre senin yerinde olsaydim; Es ist nicht gut, ~ man zuviel schläft. Fazia uyiimdk iyi degildir. 0 er doch nur käme! Keske geleydi! das 2 und (das) Aber süphcler, iskiller. vesveseler, itiraziar; s.a. das Stw. Häckerling
WENNGLEICH : German Turkish
s. wenn auch
WENNSCHON : German Turkish
l. s. wenn auch.
(in Rn. wie): Na, ^! Varsm olsun! Sür gitsin! Siz s;ig olun! Ehemmiyeti (od. zaran) yok! ^ dennschon! Vurursan acit, yedirirsen doyur
S/r. Vurduguna degsin! Wenn du schon gehst, so nimm das doch auch mit! Hazir gidiyorsun, onu da götür!
WENZEL : German Turkish
Wenzel m Ka. vale, bacak, oglan, fanti
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani