Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
WER : German Turkish

wer l. (interr.) kirn, hangisi
(derjenige, welcher) kim
. ise
(jemand) biri; ^ auch immer her kirn; ^ da? mil. Kim(-dir) o? ~ von uns? hangimiz? ^ ist alles liier? Kimler var? ^ es auch immer sein mag her kirn olursa olsun; ~ kommt mit? Benimle kirn gelecek?

WERBEABTELIUNG : German Turkish

l. Propaganda bürosu; ilänat servisi; reklamcilik dairesi
(e-r Zeitung) ilänat acentasi
arti-kel m reklam icin bedava veya ucuz verilen mal "büro n l. s.
abteiliing (l).
mit. askere yazma bürosu
fach-mann m reklam (od. ilänat) mütehassisi
feldzug m Propaganda kampanyasi
nun m Propaganda (od. reklam) filmi
fläche/afis tahtasi
kosten pl. Propaganda ve reklam masraflan °n (intr.) l. (für) Propaganda (od. reklam) yapmak
(um ein Mädchen) a) kür yapmak b) evienme teklifinde bulunmak; bir kiza talip olm. c) (für jemand anders) dünür gitmek
(um j-s Gunst) b-nin teveccühünü kazanma^a calismak
(um Verständnis) sözleriyle anlayis istemek; (tr.) \\. (Soldaten) askerlik hizmeti icin gönüllü yazmak
(Mitglieder) üye kaydet-mek
(Kunden) müsteri toplamak
plakat n plakart
r m l. propagandaci; reklam mütehassisi
(um ein Mädchen) a) bir kiza talip olan b) görücü, dünürcü
(Soldaten9) askere yazan
(MitgliedsQ) üye kaydeden
schrift / prospektüs
Spruch m Slogan
tätigkeit / propa-ganda(-cilik)
trommel /: die — rühren reklam (od. pro-paganda) yapmak
Zeichner m reklam desinatörü

WERBUNG : German Turkish

l. reklam, ilan
Propaganda
s. Werkabteilung
s.kosten s. Werbekosten

WERDEGANG : German Turkish

m l. (Entwicklung) inkisaf, gelisim
(Beschreibung) biyografi^zw. tarih(-ce)
techn. imal
(Vorgang) vetire, süre(y
(Laufbahn) kariyer

WERDEN : German Turkish

l. olmak
(rot, blau usw.) kesilmek
(entstehen) meydana gelmek; dogmak; vücut bulmak
(sich entwickeln) inkisaf etm., gelismek
(sich bilden) tesekkül etm., olusmak, tekevvün etm.
(zu et.) dönmek, cevril-mek, istihale etm.
(ausfallen) olmak, cikmak
(Hilfsverb zur Bildung des Futurs und des Passivs); Und Gott sprach: Es werde Licht, und es ward Licht. Ve Allah nur olsun dcdi ve nur oldu. Arzt ~ doktor olmak; Ich habe meinen Sohn Jurist ^ lassen, (yocu^umu hukukcu yap-tim. Er wurde ganz rot im Gesicht. Yüzü kipkirmizi kesildi. böse ^ danimak, kizmak; Mohammedaner ~ Müslüman olm., ihtida etm.; Christ ~ Hiristiyan olm., tanassur etm.; Es wird kalt (warm). Hava soguyor (ismiyor). Was soll aus ihm ~? Onun hali ne olacak ? Aus dir wird nichts. Sen adam olmazsm. Was soll daraus ~ ? Bu is nereye varacak ? Was will er ~ 7 Ne olmak istiyor? Hangi meslegi tutacak? Was soll nun ^? Peki, simdi ne olacak ? Es ist nichts daraus geworden. Bu isin sonu cilk cikti. Is olmadi. Aus meiner Sache ist wieder einmal nichts geworden. Bizim is yine bacaklanm salladi. ich werde geben verecegim; gegehen ^ verilmek ° n l. olma, olus(-um), tesekkül, tekevvün; phil. olu. sayruret
(Entstehung) meydana gelme; do^ma, dogu§
(Entwicklung) inkisaf, udisme
(Fortschreiten) ilerleyis, terakki; Große Dinge sind im ^. Büyük hadiseler arifesindeyiz.
d:
e Mutter hamile kadin

WERFEN : German Turkish

l. atmak, firlatmak, savurmak
(Schatten) ver-mck, yapmak
(Blick) nazar atmak (od. atfetmek)
(j-n aus dem Haus) b-ni kapi disan atmak
(Junge) yavrulamak
(Falten) peyda etm.
(rn. Geld um sich) para sacip savurmak; har vurup harrnan savurmak; haciagalik etm.
(zu Boden) devirmek, yikmak; yere senni-k
rnil. a) (Truppen an die Front) cepheye sok-mak (od. sevk etm.) b) (den Feind) tart etm., püskürt-mek
(mit Fachausdrücken um sich) ıstılah paralamak
(Waren auf den Markt) piyasaya mal yngdirmak
(mit seinen Kenntnissen um sich) rnalumat satmak; sich — l. (Holz) carpilmak, egrilmek
(auf e-e Tätigkeit) üstüne düsmek; bşe merak sardirmak; k-ni bir ise vermek
(Auto usw. eilig besteigen) atlamak
(auf j-n) b-ne atılmak, saldirmak
(j
m zu Füßen) ayaklarına kapanmak
(hin und her) teprenmek
er m l. (Sport) topu (v.s.yi) atan
(Granat-) maynatan. bombasalan, kumbaraci, bombaci

WERFT : German Turkish

f naut. gern i insaat tezgähl; tersane, santiyc
anläge/ tezgäh tesisati
halle / a) gemi insaat atelyesi b) tamir hangan

WERG : German Turkish

n üstüpü, kitik; mit ^ ausstopfen naut. üstüpülemek

WERGEID : German Turkish

n fr. diyet

WERK : German Turkish

n l. eser, yapit
(Arbeit) is, faaliyet, amel
(Tat) edim, is, amel, fiil
(Erzeugnis) mahsul
(Getriebe) mekanizma; makine tertibati
(Fabrik) fabrika, kom-bina, imaläthane, atelye
mit. tabya; istihkäm tesisi
(kunstvolle Arbeit) sanatkärlik, iscilik
(gutes) yarlik; ein gutes ~ tun hayirli is yapmak; ~ der Natur Allah yapisi; Das ^ lobt den Meister. Spr. ts isin aynasidir. Spr. ans ^ gehen ise baslamak (od. koyulmak); gayrete gelmek; sich ans ~ machen kollanm sivamak; Am — erkennt man den Meister. Spr. Adam is basinda belli olur. Spr. am ~ sein is basinda (od. calisma halinde) bulunmak; Es ist etwas im ~. Bir seyler hazirlamyor. ins ^ setzen l. (anregen) ilham etm.
(in Gang setzen) harekete gecirmek; isletmek
(verwirklichen) gerceklestirmek; vücude ge-tirmek; becermek, basarmak; vorsichtig zu
e gehen ted-birli davranmak

WERKANLAGEN : German Turkish

pl. fabrika tesisati

WERKBANK : German Turkish

f tezgäh, banko

WERKELN : German Turkish

F l. bsi ele almak; kurcalamak
(arbeiten) calismak

WERKEN : German Turkish

n el isleri

WERKFEUERWEHR : German Turkish

f fabrika itfaiyesi

WERKFÜHRER : German Turkish

m isbasi, ustabasi, kontrmetr; atelye sefi; formen

WERKKONSUM : German Turkish

m ekonoma

WERKKÜCHE : German Turkish

f kantin

WERKLEUTE : German Turkish

pl. isciler

WERKMEISTER : German Turkish

m s. Werkführer

WERKSTATT : German Turkish

f atelye; is yeri; imaläthane; islik, (nigärhane);

WERKSTATTE : German Turkish

f atelye; is yeri; imaläthane; islik, (nigärhane);

WERKSTELLE : German Turkish

f atelye; is yeri; imaläthane; islik, (nigärhane)

WERKSTOFF : German Turkish

m l. iptidai madde; hammadde
(Kunststoff) plastik

WERKSTUDENT : German Turkish

(-in f) m maisetini calisma suretiyle temin eden üniversite ögrencisi