Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
WOHLGEFALLEN : German Turkish

-gefallen n l. sevinc, memnuniyet, hosnutluk, zevk, haz
(Stolz) iftihar
(Sympathie) sempati
(Gottes) nzayi Bari; sich in ^ auflösen (hum.) l. (Verein) dagilmak
(Plan) suya düsmek
(kaputtgehen) kirilmak; sein
haben (an) b-den, bsden haz duymak

WOHLGEFORMT : German Turkish

-geformt bicimi güzel; bicimli, yakisikli

WOHLGEFÄLLIG : German Turkish

-gefällig l. memnuniyet verici; sayam takdir; tatmin edici
(Adv.) haz duyarak: memnuniyetle
(stolz) müftehir; nefsinden memnun; hodpesent

WOHLGEFÜHL : German Turkish

-gefühl n gönül rahatligi; bas dinçligi; huzur

WOHLGELITTEN : German Turkish

-gelitten hos karsilanan; begenilen, makbul

WOHLGEMEINT : German Turkish

-gemeint hüsnüniyetle yapilan (söylenen v. s.); hayirhah

WOHLGEMERKT : German Turkish

-gemerkt (Adv.) ehemmiyetle kaydedilsin; su da unutulmasin! tabii, tabiatiyle

WOHLGEMUT : German Turkish

-gemut sevincii, neseli

WOHLGENÄHRT : German Turkish

-genährt iyi beslenmis; besili. semiz, semirtilmis, semirgin; dolgun yüzlü; ablak; etine dolgun; (volkstüml.): kelle kulak yerinde

WOHLGERATEN : German Turkish

-geraten l. basarilmis, basanli
(Kind) iyi huyiu; terbiyeli; edepli

WOHLGERUCH : German Turkish

-geruch m rayiha; güzel koku; itir, parfüm, aroma

WOHLGESCHMACK : German Turkish

-geschmack m lezzet

WOHLGESETZT : German Turkish

-gesetzt (Rede usw.) kätip agzi

WOHLGESINNT : German Turkish

-gesinnt hüsnüniyet sahibi; iyi yürekli (od. niyetli) hayirhah, lütufkär; j-m ~ sein b-ne teveccüh göstermek

WOHLGESITTET : German Turkish

-gesittet terbiyeli, edepli

WOHLGESTALT : German Turkish

-gestalt (P.) bicimli, endamli mütenasip; boyu bosu yerinde

WOHLGESTALTET : German Turkish

-gestaltet l. s.
gestalt. 2 (S.) güzeice sekillendirilmiş
habend hali vakti yerinde yapkm; gömlegi kaiin; müreffeh, varlikli, servetli, zen gin; mal mülk sahibi; parali; han hamam sahibi; bir el yagda bir eli balda; ~ aber unzufrieden tok evin ac ke disi; ehemals ~ iyi gün görmü§
habenheit / varlik, zen ginlik; refahl hal
ig rahat, huzurlu, keyifli, ho§
klang m;
laut m ahenk(-tarlik), armoni, öfoni
klingend;
lautend ahenkli, bolahenk, armonik, öfonik, melodik
leben n lüks hayat; refah
meinend hüsnüniyet sahibi hayir sanier, hayirhah
riechend itirli; güzel kokulu rayihali
schmeckend lezzetli, enfes; iyi icimli; ilik gibi ilikihümayun
sein n s. °befinden. Zum ~! s. Auf Ihr Wohl!
stand m s.
habenheit. zu ~ kommen genlilesmel tüylenmek; para sahibi olm.; im ^ leben varlik icinde yasamak
tat / l. hayirh is; iyilik, nimet, ihsan
(Ar nehmlichkeit) hosluk;
m e-e ^ erweisen b-ne iyilik ya\\ mak (od. etmek); Hüte dich vor demjenigen, dem du
e erwiesen hast! Kirne iyilik ettinse, ondan sakm! Sp
täter(in/) m hayirsever; hayir sahibi; velinimet
tätig; l. hayirsever, fukaraperver, mürüvvetli, sefkatli, semahatli
iyilik eden; iyilikci
faydali. istifadeli
tätigkeits.verein m hayirseverler kurulu
tuend hos, ferahlatici; gönül acan

WOHLTUN : German Turkish

-tun l. iyilik etm.
(trösten) teselli etm Dos tut einem wohl! Bu, insana iyi geliyor. ~ bringt Zinse, iyilik zayi olmaz. Spr.
überlegt s.
bedacht,
unterrichte Wie aus
en Kreisen verlautet mevsuk membadan habi alındigına göre
verdient hakkiyle kazanılan; läyık olduğu

; die
e Strafe er

WOHNANHÄNGER : German Turkish

m s.
wagen,
bezirk m ikametgäh böige; mahalle, semt
block m apartman binasi °en oturma ikamet etm.; in der Stadt ^ sehirde yasamak; ^- Sie je hier? §imdi burada mi duruyorsunuz? Er wohnt bei Si nem Onkel. Amcasinm nezdinde oturuyor.
gebäude mesken, ev, apartman (binasi); konak, palas
gelege heit/lojman 2haft mukim, sakin, yerlesmis, etabli
ha n s.
gebäude.
heim n yurt
küche/oda olarak kullanil mutfak
laube/vikent cardagi ^Hch rahat, konforlu
< m ikametgäh, mesken, konut, yer, yurt
recht n s k hakki
sitz m s.
ort. mit dauerndem ~ etabli; Haben !. keinen festen ^? Yeriniz yurdunuz yok mu? ohne festen göcerkonar, haneberdus; evi sirtinda
stube / oturr odasi
ung / l. ikametgäh; ikamet mahalli; mesk( konut
(in größerem Haus) daire
(Haus) ev, kon£ die ~ wechseln tasinmak, göcmek, naklimekän etm.>

WOHNUNGSBAU : German Turkish

m ev insasi
beschaffung / lojman tem
frage / mesken davasi
geldzuschlag m mesken zam
Inhaber m ev sahibi bzw. kiraci
mangel m;
not/evs lik; mesken buhram; meskensizlik
Wechsel m ta§inn göc; naklimekän; dauernder ~ göcebclik

WOHNVIERTEL : German Turkish

n s.
bezirk,
wagen m göc arabasi; seyy baraka; treyler
zimmer n oturma odasi

WOILACH : German Turkish

m eyer bellemesi; hasa, tegelti

WOIWODE : German Turkish

m bist. voyvoda
schaff / voyvodalik

WOJWODINA : German Turkish

n.pr. (Jugoslawien) Voyvodin ovalan

WOLF : German Turkish

m l. zo. kürt
med. derinin kizarmasi ve yara olmasi
(Küche) klyrna makinesi; Man muß mit den Wölfen heulen. Spr. Köprüyü Rciinceye kadar ayiya dayi deme-lidir. Spr. Kiniin arabasina bincrse, onun türküsünü caginr. Spr. Vardigin yer kör ise kip, topal ise sek! Spr. Ein alter ~ wird zum Gespött der Hunde. Kurt kocayinca köpegin maskarasi olur. Spr.; ^ im Schafspelz kuzu postuna bürünmü§ (fig.); yere bakan yürek yakan; gün-düz külähh gece silähli; Ich bin wie durch den ~ gedreht. Yorgun argmim. wie ein hungriger ^ ac kürt gibi