Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
WURF : German Turkish

m \\. atis, atma
(bei Tieren) yavrulama
(die jungen Tiere) yavrular
s. Faltenwurf
fig. basan, muvaf-faklyet
anker m naut. kü(;ük gemi demiri

WURFGESCHOß : German Turkish

n projektil, mermi
leine/
naut. ei yomasi; pranga
(Lasso) salma ipi; kement
maschine / man-cmik, katapült
netz n (der Fischer) serpme, sacma
schaufei / hnrrnan yabasi
Scheibe / La. disk
schlinge/ kement
speer;
spieß m harbe, kargi, cirit, cirdaval
weite / ati§ menzili

WURM : German Turkish

m l.
a) (Made) kürt b) (RegenQ) solucan c) (Spul9) askarit d) (Band9) serit, tenya
myth. (Und^) ejderha. dragon
med. a) (Fingerentzündung) dolama b) (Rotz) ruam c) (Sehnenscheidenentzündung) iltihabi gamdl veter
n (armes) (zavalli, bicare, metruk) cocuk; yavrucak, masum, cocukca^iz; Würmer im Stuhlgang haben solucan düsürmek; kürt dökmek;
m die Würmer aus der Nase ziehen F kurnazilkla agzindan laf atmak; kutunun kapagmi actirmak; sakali saydirmak; höhere Würmer pl.
yüksek kurtlar; mit Würmern behaftet solucanli

WURMEN : German Turkish

Das wurmt mich. Bana icerliyor. Dieses Wort hat ihn sehr gewurmt. Bu söz ona cok koymus. Sfarn m bot. egreltiotu; serhasi müzekker
förmig kürt biciminde; solucan seklinde °fortsatz m an. apandis, zeyil °fraß m kurtlann yaptigi zar
r
Ig kurtlu
krank solucanli ^mit-tel n solucan iläc , kurtdöken °stich m kürt yenigi
stichig l. kürt ycmis
(wurmig) kurtlu, böcekli; ^ werden kurtlanmak, böceklenmek

WURSCHT : German Turkish

F s. wurst

WURST : German Turkish

l. sucuk, bumbar
2 müsavi; hepsi bir; ^ wider ^ F kisasa kisas; vansina gelisim; mit der ~ nach dem Schinken werfen Agzina bir zeytin verir, altma tulum tutar. Tavuk gelen yerden yumurta esirgenmez. Spr. Jetzt geht es um die —. F Dananin kuyrugu kopacak! Das ist mir °. F Bana (göre) hava hos. Bu, bana viz gelir

WURSTELEI : German Turkish

F kötü is; idarei maslahat Qe\\n kötü (od. ez-bere) is görmek
händler m sucuk satan ^ig F läkayt, kayitsiz, nemeläzimci
igkeit / F lakaythk, kayitsizlik, nemeläzimcilik
kessel m sucuk pisirilen kazan; im ~ sitzen F fig. sapa oturmak-Vergiftung / bozuk sucuktan zehirlenme

WURZEL : German Turkish

l. a. gr., math. kok, cezir
(Fuß^) ayak bilegi; rusgülkadem
(Hand9) bilek, rusgülyet
(Grundstock) asil. esas
ling. a. radikal; asii madde; ~ schlagen l. kok salmak, köklesmek
fig. yer tutmak
iron. demir atmak; bir yere temel kakmak; die vierte ~ aus 81 math. seksenbirin dördüncü kuvvetten kökü; ein Übel an der ^ packen; ein übel mit der ~ ausreißen köküne kibrit suyii dökmek; kökünü kurutmak
behandlung / (Zahnarzt) kok tedavisi
faser / tcicik, lifcik, lüfeyf
füßer pl.
kökayakillar, zatülercülüccezriye
haare pl. bot. emici killar; esan mümissa
haube / bot. kalensöve, yüksük
haut.entzündung / (am Zahn) peryodontit; iltihabi muhiti sinhi
knolle / bot. yuinru kok; cezri derem Q\\os fig. göcebe; yersiz yurtsuz; haneberdü^ "n l. kok salmak
(in et.) köklesmi§ olm.; kökü bsde bulunmak
F gayretle cahsmak
Schößling m kok fiskini; pic •Steckling m köklü celik
stock m köksap; säki cczri
werk n kökler
zeichen n math. kok (od. cezir) isareti

WUSCHELHAAR : German Turkish

n F dagmik veya bukleli sa(;

WUST : German Turkish

m l. kansiklik, hercümerc
(Unmenge) muazzam miktar; kalabalik, kütle

WUT : German Turkish

l. hiddet, gazap, tehevvür, hirs, kudurma, hisim
(Sucht) iptilä, düskünlük, mani; seine ~ auslassen (an) hiddetini (od. hirsini) b-den, bsden almak (od. cikarmak); voller ^ pürhiddet; e-e ~ haben (auf) b-ne hiddetlenmek; In der ^ tut niemand gut. Spr. Hiddetle kalkan ziyania oturur. Spr.; in ^ bringen (od. versetzen) hiddetlendir-mek, hisimlandirmak, hirslandirmak, kizdirmak, kudurt-mak; göz parlatmak; in ~ geraten hiddetlenmek, kudur-mak; küplere binmek; avuc isirmak; Er geriet in unglaubliche
^. öyle bir köpürüs köpürdü ki.
; sich vor ^ nicht mehr kennen afyonu basma vurmak; ate§ püskür-mek; gözleri dönmek; ter ter tepinmek; vor ^ beinabe platzen hiddetten catlamak
anfall;
ausbruch m kudurma krisi; babasi tutma

WUTENTBRANNT : German Turkish

fena halde hiddetlenmis;J-n ^ ansehen b-ne gözlerini devirmek

WUTSCH : German Turkish

Int. larpadak! küttedek! ansizm, birdenbire
en F s. schlüpfen

WUTSCHÄUMEND : German Turkish

; schnaubend hiddetten köpüren; hirsmdan agzi köpürmüs

WÄCHSERN : German Turkish

l. balmumundan yapilmi§
ßg. sapsan

WÄCHTER : German Turkish

m bekci, gardiyan, muhafiz

WÄGBAR : German Turkish

tarhiabilir; vezne gelir

WÄGEN : German Turkish

tartmak. vcznetmek (a. ßg.) Erst ^, dann wagen! Spr. Evvelä iyice düsün, sonra tesebbüs et!

WÄHLBAR : German Turkish

secilebilir 2keit / secilme hakki

WÄHLBERECHTIGT : German Turkish

sahibi rey; oy hakkma sahip (olan) 9be-rechtigung/secim ehliyeti 2bezirk m secim bölgesi; intihap dalresi

WÄHLEN : German Turkish

l. secmek, intihap etm.
(Stimme abgeben) rey (od. oy) vermek
(Telephon) numarayi cevirmek
(zwischen zwei Möglichkeiten) iki imkändan birini secmek; Wählen Sie sich ein Buch! Bu kitaplann bir tane-sini begeniniz Sie haben offenbar die falsche Nummer gewählt. (Telephon) Yanli§ acmissmiz. Er wurde zum Papst gewählt. Papaliga secildi. 2er m secmen, müntahip; rey sahibi 2erin/kadm secmen
erisch l. müskülpesent, titiz, nefaisperest
(im Essen) yemege merakli; her seyi begenmeyen; ~ sein (im Essen) yemek secmek; Er ist nicht ~, er ißt, was vor ihn kommt. 0 secmez, ne bulursa yer. 9er.liste / secmen listesi ^e^.schaft / secmenler 9er.scheibe / (Telephon) disk, kurs

WÄHNE : German Turkish

:. yanli§ bir zanda bulunmak; vehmetmek

WÄHREN : German Turkish

sürmek, devam etm.; Was lange währt, wird endlich gut. Spr. Erisir menzili maksuduna aheste giden. Spr. Sabir ile koruk heiva, dut yapragi atlas olur. Spr. tyi is alti ayda biter. Spr.
rend (Präp. m. Gen.; F a. m. Dat.) esnasinda; Konj. l. (temporal) esna(sm)da; oldugu halde; iken
(adversativ) olmasma mukabil; olmakla beraber; halbuki; Arabisch kann er nicht sprechen, ^ er Türkisch recht gut beherrscht. Türkce oldukca iyi bilirken, Arapca hi(; konusmaz. ^ er so hin und her ging bir asa^i bir yu-kan derken; ~ des Krieges harp esnasinda
rend.dem;
rend.des;
rend.dessen o esnada; aralikta

WÄHRUNG : German Turkish

para (mikyasi, standardi, ayan)
s.krise / para huhrani
s.problem n para meselesi
s.recht n para hu-kuku

WÄLDCHEN : German Turkish

n ormancik, korucuk