Germany To Turkish
ZAPFEN : German Turkish
m L tapa, tikac; aga(; civi; kama, takoz
(Dreh2) techn., mil. muyiu
(Bolzen) civata, civi
(Schreinerei) erkek gecme parcasi; oglan; yuva dili
(Tannen0) kozalak
s. Tropfstein. ° ficidan bira v. s. cekrnek
lager n dip (od. muyiu) yatagi
loch n l. (Faß) tikao deli^i
(Schreinerei) yuva, zivana; naut. a. limbo; ein ~ machen disi acmak
streich m mil. yat borusu
ZAPFHAHN : German Turkish
m fici muslugu
stelle/ l. (für Wasser) su alma yeri
(für Benzin) benzin deposu
ZAPPELIG : German Turkish
(a. zapplig) yerinde rahat durmaz; oynak; nicht ^ sein rahat durmak
n bir türlü yerinde duram^mak; dur-madan teprenmek; el ayak oynatinak; cirpininak; Soll- er ruhig noch etwas ^! F §eytan azapta gerekl — lassen fig. b-ni uzun müddet bekletmek 2philipp m F kurtlu peynir (od. kasar)
ZAPPENDÜSTER : German Turkish
F \\. kapkaranlik
fig. Und dann ists ~. Ve ondan sonra ümit kalmami§ olacak
ZAR : German Turkish
m bist. car
ZARA : German Turkish
n.pr. (in Dalmatien) Zadar
ZARAGOZA : German Turkish
n.pr. (in Spanien) Saragos
ZARATHUSTRA : German Turkish
n.pr. Zerdüst
ZARENTUM : German Turkish
n bist. carlik
e.wits"li m bist. carevic
ewna / hist. carevna
ZARGE : German Turkish
l. (e-r Geige) kasnak
(Einfassung) kenar, cerceve
ZARIN : German Turkish
hist. carice
Ismus m bist. carlik ^istisch: das
e Rußland carlik Rusyasi
ZART : German Turkish
l. ince, nazik, yumusak
(feinfühlend) hassas; ince duygulu
(Pflanze) nazil
(weichherzig) sefkatli, rik-katli
(schmächtig) celimsiz
(fein gebaut) narin; filiz gibt; nahif, incekesim
(Gesundheit) zayif; cabuk bo-zulur
besaitet fig. hassas; ince duygulu
fühlend nazik, riayetkär; takt sahibi 2gefühl n l. nezaket, takt
[ (ästhetisches) zevki bedii
ZASTER : German Turkish
m F mangir, mangiz, dünyahk; (para)
ZAUBER : German Turkish
m l. sihir, afsun, büyü
fig. cazibe, teshir, füsun, fettanlik; den magischen — brechen büyüyü bozmak; Den ~ kenne ich. F Hie dolma yutmam. Was kostet der ganze ^? F Hepsi beraber kaca? mit e-m ~ belegen afsun oku-mak; fauler ^ F gösteris; yalan dolan; dolma
buch n afsunname
ei /sihir(-bazlık), gözbagcilik, büyü(-cülük), afsun(-culuk)
er m l. sihirbaz, büyücü, gözbagci, af-suncu
(Taschenspieler) liokkabaz
fig. teshir cden; cazibe sacan
(in vorisl. Zeit) arpag okuyucu; arpa^ci
flöte/ (a. n.pr.) Sihirli Flut
formel /sihir ibaresi
garten m sihirli bahce °haft l. sihirkär, teshirli; peri gibt
pej. göz boyayan
(wunderbar) mucizevi, harikavi, hari-kuläde
in / l. sihirbaz (od. büyücü) kadin
fig. teshir edcn kadin Qisch s. °haft.
kraft / sihir; sihirli kuvvet
künstler m hokkabaz, illüzyonist
kunst.stück n hokka-bazilk
land n periler diyan
mittel n afsun, büyü °n (intr.) \\. büyü yapmak; büyülemek
(als Taschenspieler) hokkabazilk etm.
fig. harikalar yaratmak; (tr.) sihir (od. büyü) ile yapmak (cikarmak, gecirmek usw.)
nuß / bot. güvercin agaci
posse / ///. feeri, pericelik
Spiegel m sihirli ayna
Spruch m \\. (in vorisl. Zeit) arpag; afsun, üfürük, rukye
büyü ibaresi
(geschriebener) muska
stab m sihirbaz (bzw. hokkabaz) degnegi; sihirli degnek
stück n Th. s.
posse.
trank m büyülü icki; ask iksiri
wort n sihir sözü
wurzel/s. Alraunwurzel
ZAUDERER : German Turkish
m mütereddit, duruksun, ikircimli, kararsiz °n tereddüt etm., bir türlü karar verememek; duraksamak; ayak sürümek °nd mütereddit, duruksun, ikircimli
ZAUM : German Turkish
m at basligi, gern, licam, dizgin; im ~ halten l. (Pferd) siki tutmak
fig. zaptetmek; zapt veidareetm.; seine Zunge im ~ halten dilini tutmak
ZAUMZEUG : German Turkish
n atm baslik takimi
ZAUN : German Turkish
m cit; bahce parmakhgi; e-n ~ ziehen cit cekmek; Das ist hinter jedem — zu finden. Aleläde bir seydir. Hie degmez. e-n Streit vom
e brechen fig. sebepsiz kavga cikarmak
ZAUNGAST : German Turkish
m bedava seyreden
könig m zo. cit kusu; bokluca (od. cöplüce) bülbül
pfähl m kaiin kazik; ein Wink mit dem
^ (hum.) pek acik bir ima
rübe f bot. l. yaban kabagi
seytansalgami; akasma
ZAUSEN : German Turkish
l. cekmek, didiklemek
(Haare usw.) dagitmak
fig- (J-m übel mitspielen) b-ni hirpalamak
ZEBRA : German Turkish
n zo. zcbir; yaban ese^i
streifen m (od. pl.j caddede yaya gecidini gösteren zebir andiran sentier; zebra
ZEBU : German Turkish
n zo. (Buckelrind) zebü
ZECHBRUDER : German Turkish
m isret (od. kadeh) arkadasi; pej. ayya$
e/ l. (im Wirtshaus) hesap, masraf, konsomasyon
maden ocagi
(Kohlen2) kömür ocagi (od. mndeni)
(Bergwerksgesellschaft) maden ocaklan i$leten sirket; die ~ (be) zahlen l. (im Wirtshaus) masrafi cekmek
fig. sey-yiesini cekmek; baskasimn yaptigi zarar ve ziyani taz-min zorunda bulunmak; Die Großen streiten sich, und der Kleine muß die — zahlen. At teper, katir teper, ara yerde esek ölür. Spr. °en icki icmek; isünu§ etm.; icki älemi yapmak; kadehdaslik etm.; papaz ucurmak; hum. dem-lenmek; Beginn m des abendlichen
s kerahet vakti
er m s.
bruder. im Kreise fröhlicher ~ icki äleminde
erei /;
gelage n isret meclisi; raki älemi; F: bomp; V: cilingir sofrasi
genösse m s.
bruder
ZECHINE : German Turkish
eski Venedik altini Zechkumpan m s.
bruder.
preller m meyhane veya lokantada hesabim ödemeyerek kacan; aldatici, dolandinci
Prellerei/aldaticilik, dolandincilik
stein geol. zehstayn; üstperm
tisch m icki (V: cilingir) sofrasi
ZECKE : German Turkish
zo. sakirga, kene; koyun kenesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani