Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
ZOOPHYT : German Turkish

m z.va. zoofit; nebati hayvan
sporefbot. zoospor; büzurati müteharrike

ZOPF : German Turkish

m l. sac örgüsü; belik, bölük
fig. (alter) gerikafahlik (timsali);/ö/sc/w ~ e^reti sä? örgüsü; das Haar in Zöpfe flechten sac örmek; Sie trägt Zöpfe. Saclanörgülü.
band n sac kurdelesi 2ig gerikafali; hasis ruhlu
stil m rokoko üslubu

ZORES : German Turkish

m (jüd.) F l. (Bedrängnis) sikinti, muzayaka, müskülät
(Wirrwarr) hercümerc, kesmekes; gürültü patirdi; anababula
(Ärgernis) rezalet, kepazelik

ZORN : German Turkish

m öfke, hiddet, hisim, gazap, hirs; sich j-s ^ zuziehen b-nin gazabina (od. hismina) u§ramak; b-nin gazabim üstüne cekmek; in ~ geraten kizmak, öfkelenmek, hiddetlenmek, parlamak; in hellen ^ geraten ein ifrit olm.; beyni (od. tepesi) atmak; tipayi atmak; celällen-mek; küplere binmek; öfkeden kudurmak; seytanlan tepesine cikmak °entbrannt öfkeden kudurmus; hirsin-dan kipkirmizi kesilmis Qfunkelnd kan cana^i gibt; atesli;
e Augen bekommen gözü kanlanmak 9ig öfkeli, hiddetli, hisimli; ~ sein (auf) b-ne kizmak; ^ werden öfkelenmek, hiddetlenmek, gazaba gelmek

ZOROASTER : German Turkish

n.pr. Zerdüst

ZOROASTRISCH : German Turkish

ZerdüstI;
er Priester mubit;
e Religion Zerdüstlük, Mazdeizm, atesperestlik

ZOTE : German Turkish

müstehcenlik; edebe aykin söz;
n reißen (od.) sich in
n ergehen müstehcen hikäyeler anlatmak; acik sacik latifeler yumurtlamak

ZOTTE : German Turkish

l. an. tümür, zugäbe
(Haar2) sarkan sac demeti
(Tülle) dial. bir kabin agzi (od. emzigi)

ZOTTEL : German Turkish

s. Zotte (2).
haar n leylek yuvasi gibi sac ^Ig l. (Hund) uzun tüylü
(P.) sapsal °n F a^ir agir yürümek

ZU : German Turkish

(Präp. m. Dat.) \\. (Bewegung)
a.
e do^ru; yamna
(Ruhe)
da,
de, icinde
(hinzufügend) iiäve (od. ek) olarak; ilaveten
(zusammen mit)
.. ile birlikte (od. beraber)
(Zweckangabe) icin, maksadiyle; (Adv.) fazia, cok, pek; lüzumundan ziyade; asin (od. ifrat) derecede;
(Adj.) kapall; ^ ß^/nnbaslangicta, bidayet-te ^ meinem Erstaunen hayretlerimle; mit
3 (fünf zu drei) siegen (Sport) üce karsi besle galip gelmek; — sich rufen yanina ca^irmak; sich ^ j-m setzen yanma otur-mak; ^ dieser Zeit bu (bzw. o) vakitte; ^ Weihnachten Noelde; Noel münasebetiyle; ~ Pferde atla; ^ mir her benden yana; ^ zweien (usw.) ikiser ikiser; cifter cifter (usw.); ^ Hunderten yüzlerce; zum Schluß son olarak; der Schlüssel zum Schrank dolabin anahtan; zum Beispiel (z. B.) mesela, diyelim ki; örnegin, sözgelisi; Tür ~/ Kapat kapiyi! Die Tür ist ^. Kapi kapall. Dieser Bericht ist ^ kurz. Bu rapor, lüzumundan ziyade (od. gereksiz derecede) kisa yazilmistir.
^ weit gehen artirmak; asin gitmek; ^ weit gehende Wünsche asin istekler; Nur ^l Haydi bakalim!

ZUALLERERST : German Turkish

en evvel, en önce; her seyden evvel

ZUALLERLETZT : German Turkish

en son (olarak), en sonra

ZUAVE : German Turkish

m fr. zuhaf

ZUBALLERN : German Turkish

(Tür) F kapiyi siddetle kapamak

ZUBAUEN : German Turkish

l. (zusätzlich) ilaveten bina etm.
(die Aussicht versperren) binalar insa ederek manzarayi kapamak

ZUBEHÖR : German Turkish

n (seit. m) l. teferrüat, müstemilat, eklentiler
(Zutaten) harc, gerek, masraf; Sechszimmerwohnung mit allem ^ alti odali daire bütün müstemilätiyle; mit allem ^ ya^yle baliyle; takim taklavat
teil m cüz, unsur; pl.
e aksam, aksesuvar

ZUBEIßEN : German Turkish

var kuvvetiyle isirmak, dislemek

ZUBEKOMMEN : German Turkish

l. faziadan almak
(Tür usw.) kapamaga muvaffak olm

ZUBER : German Turkish

m tekne, gerdel. badya; (kleinerer) laza

ZUBEREITEN : German Turkish

l. haziriamak
(Speise a.) pisirmek

ZUBILLIGEN : German Turkish

l. bsi bahsetmek, bagislamak, vermek, b§e müsaade etm.
(einräumen) teslim ve kabul etm

ZUBINDEN : German Turkish

l. baglayarak kapamak
(j-m die Augen) b-nin gözlerini baglamak

ZUBLEIBEN : German Turkish

acilmamak; kapall kalmak

ZUBLINZELN : German Turkish

(j-m) b-ne göz uciyle isaret etm.; göz kirpmak; gamzi ayn etm.; käs atmak

ZUBRINGEN : German Turkish

l. b-ne bsi getirmek (bzw. götürmek); katmak, eklemek
(Zeit) vakit gecirmek
(schließen können) kapama^a muvaffak olm.; Diese Zeit hat er im Gefängnis zugebracht. Bu müddeti hapishanede doldurdu. °er m l. getirici, musil; techn. a. ekleyici, katici
(Anreißer) dHirtkan
(Zuträger) lakirdi yetistiren; söz (od. laf) ebesi; agzi kara; gammaz