Germany To Turkish
ZUBUSSE : German Turkish
munzam tediyat; üste koyma
ZUBUTTERN : German Turkish
F eklemek, iiäve etm., katmak
ZUCHT : German Turkish
l. (Tätigkeit) yetistirme
(Ergebnis) yetistirilen hayvan veya bitkiler
(Bakterien2) üretilen bakteriler
(Erziehung) terbiye, e^itim
(Mannes0) inzibat, zapturapt, disiplin
s. Züchtigkeit, sich an ^ und Ordnung gewöhnen disipline alismak
buch n yetistirilen hayvanlann sicii defteri
bulle m damizlik boga
ZUCHTHAUS : German Turkish
n l. hapishane
(-strafe) a§ir hapis cezasi; hidemati sakka; kürek; mit e-m Bein im ~ stehen F cok a^ir bir cezayi müstelzim bir ise girismek
hausier;
haus.sträfling m a§ir hapis cezasi giyen kimse; kürek mahkümu
hengst m l. damizlik erkek at; aygir
(Kamel0) damizlik erkek deve; lök
ZUCHTIOS : German Turkish
l. inzibatsiz, disiplinsiz
(liederlich) uygunsuz, sefih 2rute / dayak degnegi 2stler m s. Qbulle.
stufe / damizlik kisrak °wahl / istifa, secim, seleksiyon; natür" liehe ^ istifayi tabil; dogal ayiklanma
ZUCK : German Turkish
! Int. s. ruck zuck!
ZUCKELN : German Turkish
F s. zockeln
ZUCKEN : German Turkish
l. ant bir hareket yapmak; segirmek, sarsilmak, titremek
(vibrieren) titresmek, ihtizaz etm.
(krampfhaft) ihtiläc icinde cirpinmak
(m. et.) bsi oynatmak
(vor Schmerzen) kivranmak; von nervösem ° befallen sein bir tike tutulmak; Er zuckte die (od. mit den) Achseln. Omuzlanm silkti
ZUCKER : German Turkish
m seker; Kaffee mit ^ sekerli kahve; mit e-m Stück ^ im Mund (Tee trinken) kitlama;
ahorn m bot. seker akcaa^aci
ausscheidung / (im Harn) med. sidik sekeri; glikozüri
bäcker m pastaci, tatlici, sekerci
büchse /;
dose / sekerlik, sekerdan(-Iik), seker kutusu
fabrik / seker fabrikasi
fest n (isl.) seker (od. Ramazan) bayrami
harnruhr / med. s.
krankheit.
hirse/M. seker dansi
hut m kelle seker; seker kdlesi Sig sekerli, tatli
kand(-is) m nöbet sekeri 2krank seker hastasi; sekerli, diyabetik
krankheit/seker hastali§i; diyabet
lecken n: kein ^ sein fig. balli güllü yutulur gibi olmamak
lösung/ seker serbeti
mandeln pl. badem sekeri; (glasierte) dü^ün sekeri
melone / bot. kavun; (mit dicker Schale) altinbas; (längliche Frühmelone) topatan °n seker koy-mak; sekerlemek
palme / bot. seker agaci
röhr n bot. seker kamisi
rohrsaft m vezu; seker kamisi usaresi;
rübe / seker pancan
schale / seker hokkasi
sirup m melas ^süß seker (od. bal) gibi
werk n gelin serpmesi; (aus Bergamottbirnensaft) cevirme
waren p/. (seker-leme, akide, fondan, rahatlokum v. s. gibi) §ekerler
wasser n sekerli su
zange /seker masasi
ZUCKMÜCKE : German Turkish
titrersinek; tüysinek
ZUCKUNG : German Turkish
irticaci adall; kasil sarsilma; cirpinti, ihtiläc, tik;
en bekommen ihtiläc göstermek; cirpinmak
ZUDECKE : German Turkish
yorgan, battaniye Qn l. kapamak, örtmek
(mit Erde) topraklamak
(mit e-m Geschoßhagel) ates yag-dirmak; sich ^ (mit) bsi üstüne örtmek; (mit Steppdecke) yorganlanmak; Er deckte sich mit zwei Decken zu. tki battaniye örtünmüs
ZUDEM : German Turkish
undan fazia; fazia olarak; hem de; kaldi ki
ZUDENKEN : German Turkish
(j-m et.) b-ne bsi (hediye olarak) vermeyi niyet etm.; b-ne zihninde bsi tahsis etm
ZUDIKTIEREN : German Turkish
(Strafe) ceza vermek (od. giydirmek)
ZUDRANG : German Turkish
m l. (starke Nachfrage) büyük raubet
(Ansturm) hücum, tehacüm
(Gedränge) izdiham, kalaba-hk
ZUDREHEN : German Turkish
l. (Wasserhahn usw.) kapamak
(j-m de" RÜkken) b-ne sirtini vermek
ZUDRINGLICH : German Turkish
muacciz, müzic, usandiran; tedirgin edici; cansikici; cam sakizi gibi; sivisik, civik, sulu, tebelles, musallat; yansak, sirnasik, ahtapot gibi; sülük gibi; ^ sein önünde ardmda dolasmak; b-ne sarkinmak, sarkin-tilik etm.; omuza cikmak (od. binmek); tebelles olm.; ek dola§ olm.; b-nin tepesinde (od. basinda) bitmek;
er Liebhaber sirnasik äsik
ZUDRÜCKEN : German Turkish
l. (basarak, sikistirarak) kapamak
(ein Auge bei et.) bse göz yummak; müsamaha etm.; hosgörüde bnlunmak
ZUEIGNEN : German Turkish
ithaf etm
ZUEILEN : German Turkish
(Dat. od. auf) b-ne, bse dogru kosmak
ZUEINANDER : German Turkish
irbirine; birbiriyle
ZUERKENNEN : German Turkish
l. b-ne bsi tanimak, vermek, hükmetmek
(ein Recht) b-ne hak tutmak
ZUERST : German Turkish
l. (als erster) ilk olarak
(zunächst) evvelä, önce-(-den). ilkin
(vor allem) her seyden evvel
(in erster Linie) ilk planda
(anfangs) baslangicta; ilk zamanlar; Wer
kommt, mahlt ~. Spr. 11k davranan düdügü calar. Überlebe ~. dann sprich! Önce düsün, sonra söyle!
ZUERTEILEN : German Turkish
s. zuteilen, zuerkennen
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani