Germany To Turkish
ZWANGVERGLEICH : German Turkish
m jur. konkordato
ZWANGVERKAUF : German Turkish
m cebri satiş
ZWANGVERSCHICKEN : German Turkish
nefyetmek; sürgüne göndermek
ZWANGVERSCHICKUNG : German Turkish
f nefiy, sürgün
ZWANGVERSICHERUNG : German Turkish
f mecburi (od. kanuni) sigorta
ZWANGVERSTEIGERUNG : German Turkish
f cebri artirma
ZWANGVERWALTER : German Turkish
m yedi adil; yediemin
ZWANGVOLLSTRECKUNG : German Turkish
f jur. cebri icr takip
ZWANGVORSTELLUNG : German Turkish
f psych. fikri sabit; ide fiks; obsesyo birsam. sann; unter e-r ~ leidend kuruntulu, evhan
ZWANGWEISE : German Turkish
cebri, zecri; Adv. cebren, zecren, zorla
ZWANGWIRTSCHSCHAFT : German Turkish
f kontenjantman
ZWANNI : German Turkish
(German Youth Slang
German) Zwanzigmark Schein
ZWANZIG : German Turkish
yirmi 9er(in/) m yirmilik; hoch in den
n sein otu merdiven dayami$ olm.
erlei yirmi türlü
fach;
fäll yirm^kat, yirmi misli ^pfennigma^ke/yirmi feniklik l pul; yirmi-lik
st- yirminci Sstel n yirmide bir
sie yirminci olarak
ZWAR : German Turkish
gerci, vakia, filhakika, filvaki; (olmasina) ra^mc her ne kadar
.. ise de; und ~ ve bu da
ZWECK : German Turkish
m l. gaye, erek, maksat, kasit
(Absicht) niyet (Ziel) hedef, amac
(Ergebnis) netice, sonuc; bsin ucu; Der ^ heiligt die Mittel. Gayeler, vasitaları meşru kılar. Das hat keinen ~. F Bunun faydasi yok. seinen verfehlen maksada uymamak; seinen ^ erfüllen şimdilik işe yaramak; yasak savmak; Entspricht das Ihren^-i Isinize gelir mi? zu diesem ^ bu maksatla ~bestimmt pragmatik
(Dichtung) tezii, tandansli
(-gebunden) muayyen bir maksada tahsis olunan (para) ~dienlich;~entsprechend l. maksada uygun; pratik, elverisli, münasip, rasyonel
(handlich) kullanıslı
(nützlich) faydali, kärlı
(wirksam) tesirli, müessir
dienlichkeit/ maksada hizmet (mutabakat, uygunluk)
e / l. iribasli kisa demir civi
(Reiß2) raptiye, pünez
gedicht n kaside ~los l. seit. maksatsiz
(nutzlos) faydasiz, boş, nafile, beyhude, abes ~mäßig s.
dienlich,
mäßigkeit / s.
dienlichkeit, ~s (m. Gen.) icin, maksadiyle
ursache / phil. ereksel neden; illeti gaiye
ZWEI : German Turkish
iki °. f l. (Zahl) iki rakami
(Prüfungsnote) iki numara; (in Deutschland) iyi; (in der Türkei) cok fena
(Spk.) ikili
iki numarali otobüs, tramvay v. s.; ~ und eins Wü. düyek; iki bir; ^ davon ikisi; ^ halbe Schläge naut. cifte mezevolta; Es ist halb zwei. Saat bir-bucuktur. Sie essen zu zweit. Karsihkh yemek yiyorlar. zu zweit (paarweise) ikiser ikiser; cifter ^ifter; Wir sind zu zweit, iki kisiyiz. zu zweit schlafen iki kisi beraber yatmak
ZWEIACHSIG : German Turkish
iki eksenli
ZWEIARMIG : German Turkish
cift kollu;
er Leuchter cifte samdan
ZWEIBEINER : German Turkish
m hum. iki ayakli; insan
ZWEIBEINIG : German Turkish
iki ayaklı
ZWEIBETTIG : German Turkish
iki yatakli
ZWEIBETTZIMMER : German Turkish
n iki yatakli oda
ZWEIDECKER : German Turkish
m fr. cift satihli ucak
ZWEIDEUTIG : German Turkish
l. iki manalı
(unklar) müphem, süpheli, meşkük, iltibasli, ekivok
(schlüpfrig) edebe uymayan; ahläksiz; acik sacik; müstehcen; ~ reden kelime üzerinde oynamak
ZWEIDEUTIGKEIT : German Turkish
f l. belirsizlik, anlasmazlık, müphemiyet
ahläka aykinlik; müstehcenlik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani