Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
AUSFEGEN : German Turkish

l. (Schmutz) süpürüp cikarmak
(Zimmer) süpü-rüp temizlemek; süpürmek 9er m süpürge

AUSFELLEN : German Turkish

l.egeleyerek acmak (genisletmek, uydurmak usw.)
flg. bsin pürüzlerini gidermek; mükemmellestinnek; tenkih etm

AUSFINDIG : German Turkish

: ~ machen kesfetmek; bulup cikarmak; meydana cikarmak; arayip bulmak; ein Mitlei •~ machen care bul-mak

AUSFLICKEN : German Turkish

l. yamalamak; parca yapistirmak; tamir etm.
F hum. tedavi etm

AUSFLIEGEN : German Turkish

intr. l. ucup gitmek
(Vögel, Kinder) yu vasini terketmek
F (e-n Ausflug machen) evden cikmak
kacmak, firar etm.; tr. (P.) tehlikeli bir yerden ucakla cikarmak; Die ganze Familie ist ausgeflogen. Kapi kapa-maca gezmege gittiler. Der Vogel war ausgeflogen, flg. (Polisce) aranan sahis evde yoktu

AUSFLIEßEN : German Turkish

l. disanya akmak
dökülüp akmak; akip gitmek
(Behälter) bosalmak
(Inhalt) sizmak, teressüh etm

AUSFLUCHT : German Turkish

l. (Ausrede) kasamakli söz; kacamak yolu; vesile, kulp, bahane
(Ausweg) kacamak
(Kniff) hilei seriye, F gitgel; Ausflüchte machen taallül etm.; kemküm etm.; bahane (kacamak) aramak; agiz yapmak; dolambacli yollardan gitmek; estek köstek etm

AUSFLUG : German Turkish

m l. (Bienen) cikis, huruc, ucus
(Spaziergang, Wanderung) tenezzüh, gezinti, ekskürsyon, dolasma
(Flugloch im Bienenkorb) ucus deligi; mahrec
(pl. Ausflüge) gezinti tozuntu; e-n ~ machen (unternehmen) gezinti (gezi) yapmak; seyran etm., teferrüc etm.
tlügler(in /) m gezmege cikan fliiglerzug m tenezzüh treni
tlugsort m seyir yeri; seyrangäh, mesire –tlugs vereln m kamping kulübü

AUSFLUß : German Turkish

m l. akinti, dökülme
med. ifraz spez. cerahat, seyelän
techn. akis, bosalma
(Abfluß) tahliye hen-degi; lagim; (aus e-m See) gidegen; müfriz su
(-stelle) mansap, mahrec; (iki§ yeri
fig. (Ergebnis od. Auswirkung) netice, sonuc, tesir, etki
dauer / akis süresi
ge-schwindigkeit / akis hizi
loch n;
Öffnung / bosalma deligi
röhr n l. techn. bosalma borusu
(e-r gefaßten Quelle) masura

AUSFOLGEN : German Turkish

teslim, tevdi etm.; eline vermek

AUSFORMEN : German Turkish

sekil vermek

AUSFORSCHEN : German Turkish

l. tahkik, tetkik etm.; sorusturmak
(ausfindig machen) arastinp bulmak; kesfetmek
(j-n)yok-lamak, iskandil etm

AUSFRAGEN : German Turkish

l. sorusturmak
(verhören) istintak, isticvap etm.; sorguya cekmek
(in der Schule) yoklamak 2 n sorgu sual

AUSFRANSEN : German Turkish

intr. tiftik tiftik olm.; püriizlenmek, sacaklan-mak, tarazianmak

AUSFRÄSEN : German Turkish

freze etm., frezelemek, havsa acmak

AUSFUHR : German Turkish

ihracat, eksport, dissatim
amt n ihracat ofisi
arttkel m ihracat mall

AUSFUHRBESCHEINIGUNG : German Turkish

;
bewilligung / ihracat vesikasi (pcr-misi, müsaadesi, lisansi)

AUSFUHRVERBOT : German Turkish

n ihrac memnuiyeti (od. yasagi)
zoll m ihracat gümrügü

AUSFÄLLIG : German Turkish

s. ausfallend. 9kelt / kaba hakaretler

AUSFÜHRBAR : German Turkish

l. (Waren) ihrac edilebilir
(realisierbar) kabili tahakkuk; gerceklesir; icrasi mümkün
(möglich) yapilabilir, kabil, mümkün ^kelt / icra kabiliyeti

AUSFÜHREN : German Turkish

l. (j-n) gezdirmek
(in der Öffentlichkeit zeigen) eläleme gSstermek
(Waren) Ihrai; etm., cikarmak; yurt disina satmak
F hum. calmak, asirmak
(Bau) insa etm., kurmak
(Gesetz) yürütmek
(Befehl) infaz, ifa etm.
(vollstrecken) yerine getirmek; yapmak; icra, tatbik etm.
(verwirklichen) kuvveden fiile cikarmak; H mevkii icraya koymak
(schaffen) ortaya koymak
(eingehend darlegen) tafsilätiyle anlatmak
s. aus-arbeiten. 9de m\\{ mus. calici, konserci, konsertist

AUSFÜHRLICH : German Turkish

mufassal(-an), etrafli(-ca), tafsiläth, tafsilätiyle; uzim boyiu; uzun uzadiya; sümullü, aynntili, de-taye; enine boyuna; mit
er Begründung esbabi muciBeli; 9kelt/
genislik, vüsat
pei. itnap, tatvil

AUSFÜHRUNG : German Turkish

l. (Verwirklichung) hakikatlestirme; tahakkuk ettirme
(eingehende Erklärung) tafsiläth izah
(Herstellungsart) yapilis
(Gestaltung) teskil, tesekkül, sekil
(Durchführung) yürütüm, infaz, icra
(-en pl.) (e-s Redners) beyanat; Was bedarf es noch weiterer
en? Sözü uzatmaga ne hacet? in
~ des erhaltenen BeJehls aldigi emir üstüne; zur
• bringen kuvveden fiile cikarmak; hakikatlestirmek; realize etm.; gerceklestirmek; zur ~ gelangen tatbik mevkiine konulmak; nicht zur ~ gelangen kuvvede kainyk; kägit üzerinde kalmak
s.be-stimmungen pl. talimatname, yönetmelik, izahname
s.organ n pol. yürütme organi

AUSFÜLLEN : German Turkish

l. doldurmak, imiä etm.
(Posten) vazifelerini tamamen yerine getirmek
(Geist, Seele, Herz) isgal etm.
(Zeit) vakit doldurmak
(befriedigen) tatmin etm.
(Listen) ikmal etm. ~ung/doldur(ul)ma; bei der ~ der Formulare cizelge isienirken

AUSFÜTTERN : German Turkish

l. (Kleidung) astarlamak
(m. Pelz) kürk kap-lamak