Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
AUSKNEIFEN : German Turkish

kacip gitmek; savusmak, sivismak

AUSKNETEN : German Turkish

l. iyice yogurmak
yogurarak bir sekil vennek

AUSKNIPSEN : German Turkish

(Licht) elektrigi kapamak

AUSKNOBELN : German Turkish

l. kura cekerek veya zar atarak kararlastirmak
(ausfindig machen) arayip bulmak; kesfetmek

AUSKOCHEN : German Turkish

tr. l. (Fleisch) kaynatarak, haslayarak suyunu cikarmak
(Fett) suda kaynatarak temizlemek
med. (Instrumente) suda kaynatarak sterilize (takim) etm.
(Streich, Plan) hile ve desise kurmak, tertip etm.; tasar-lamak, pisirmek intr. kaynarken tasmak veya buharlas-mak; s.a. ausgekocht

AUSKOMMEN : German Turkish

l. (m. et.) yct(is)mek; käfi gelmek; bsle gegin-mek; bse katlanmak
(m. eigenen Kräften und Hilfsmitteln) kendi yagiyle kavrulmak
(nur sehr knapp) kiti kitina idare etm.
(finanziell) iki ucunu bir araya getirmek; ucu ucuna getirmek
(m. j-m) uyusmak, anlasmak, irntiza^ etm., gecinmek
(gut miteinander) hos gecinmek
(ohne et. od. j-n) bsin uhdesinden gelmek; ondan yapabilmek (edebilmek)
(ausschlüpfen) yumurtadan cikmak
(entwischen) kacmak; Mehr Papier ist nicht vorhanden; wir müssen mit dem hier ~. Baska kägit kalmadi; bunlaria yetismcmiz läzim. Wir sind mit unserem Geld nicht ausgekommen. Bütcemizde acik verdik. 2 n l. (Lebensunterhalt) gecim, gecinecek, maiset
(m. j-m) gec(in)im; sein ~ haben gecinecegi olm.; mit knappem ~ iki el bir bas icin; Mit ihm ist kein ~. Onunia gecinilemez

AUSKOSTEN : German Turkish

tadini, zevkini cikarmak; et. ~ müssen bse dayan-maga mecbur olm.; caresiz tahammül göstermek

AUSKRAGEN : German Turkish

arch. disanya dogru cikmak (cikarmak)
d cikintili

AUSKRAMEN : German Turkish

l. (herausholen) disanya cikarmak
(ausbreiten) yaymak, sermek, teshir etm.
(sein ganzes Wissen) bütün bilgisini ortaya dökmek
(alte Erinnerungen) nakletmek, rivayet etm

AUSKRATZEN : German Turkish

tr. l. kaziyarak cikarmak
(Augen) tirnak, pence, ucu sivri bsle cikarmak (od. oymak)
med. kürtaj yapmak; intr. sivismak, kacmak ~ung/ med. kürtaj

AUSKRIECHEN : German Turkish

yumurtadan cikmak

AUSKRIEGEN : German Turkish

F l. (Glas od. Getränk) icip bitirebilmek
(Kleidungsstück) cikarabilmek
(Feuer) söndürebilmek

AUSKUGELN : German Turkish

(sich den Arm usw.) yerinden oynatmak, cikart-mak

AUSKULTATION : German Turkish

med. istima, oskültasyon; misma ile isga; stetoskopi 91eren istima etm.; oskültasyon yapmak; misma, kulaklik ile muayene etm

AUSKUNDSCHAFTEN : German Turkish

l. (ausspionieren) gözetlemek, casuslamak, tecessüs etm. V: kolacan etm.
(beobachten) gözlemek, tarassut etm.
(absuchen) arastirmak, yoklamak
mil. istiksaf etm., acilamak
(ausfindig machen) arayip bul-mak; kesfetmek; (j-n) birinin nerede bulundugunu mey-dana cikarmak

AUSKUNFT : German Turkish

l. istihbarat, enformasyon, malumat
enfor-masyon bürosu
(P.) s.
s.beamter. Nähere ~ erteilt die Redaktion des Blattes. Fazia malumat almak isteyenlerin gazeteye müracaati. ~ geben (od. erteilen) malumat (od. bilgi) vermek; um ~ ersuchen ihtibar etm.; sorup malumat istemek; Auskünfte einholen malumat toplamak
ei fH istihbarat acentasi; danisma bürosu
s.beamte m enformatör
s.büro s. Auskunftei,
s.mittel n z.va. kurtu-lus caresi;.tedbir, vasita, medar

AUSKUPPELN : German Turkish

l. (Motor) debreye etm.; debreyaji isletmek; kavrami kesmek
(Wagen) birbirinden ayirmak

AUSKURIEREN : German Turkish

tamamiyle iyi etm., sifa buldurmak

AUSKÄMMEN : German Turkish

l. tarayarak cikarmak, koparmak
(Gelände) araziyi arastirmak
(wirres Haar) tarakla acmak; aus-gekämmt:
e Haare taranti

AUSKÄMPFEN : German Turkish

l. (Prozeß usw.) bir davayi basan ile netice-lendirmek
Er hat ausgekämpft, ölmüs. Ruhunu teslim etmis

AUSKÖMMLICH : German Turkish

käfi, yeter; •~ besoldet sein gecinmege yetise-cek kadar maas sahibi olm.; Er le^t in
en Verhältnissen. Vakti hali müsait

AUSKÜHLEN : German Turkish

intr.ftr. sogu(t)mak

AUSLACHEN : German Turkish

l. (j-n) b-le alay etm., istihza etm.; b-ne gülmek
(zu Ende lachen) gülmege son vermek; sich ~ wollen makaralan koyuvermek; Ich will Ihnen erzählen, was mir passiert ist: aber lachen Sie mich nicht aus! Size basima gelenleri anlatacagim ama, gülmece yok!

AUSLADEN : German Turkish

l. (entladen) tahliye etm., bosaltmak
(an Land bringen) indirmek; karaya cikarmak
F (e-n Gast) bir daveti iptal etm., geri almak; intr.arch. cumba, cikinti teskil etm. 9e.bahnhof m indirme (od. cikarma) istasyonu
end l. (vorspringend) cikintili, evaze
(breit gebaut) genis yapili
(Stil) itnapli
(Geste) kollanni genisce kaldirarak (göstermek, söylemek v. s.) 9e.ort m l. (Eisenbahn) tahliye istasyonu
(Schiff) tahliye rihtimi (od. iskelesi); debarkader 9er m (P. od. Hilfsmittel) yük bosaltan; mavnaci °ung/ l. mil. ihra?
arch. cikinti

AUSLAGE : German Turkish

l. teshir, yayma, serme
(Waren) teshir edilen camekän esyasi; vitrin etalaji; mostra, mesher, sergi
(Schaufenster) teshir edilen yer; camekän, vitrin, xsf v. s.
(mst.
en pl.) masraf(-lar)
(Fechten) hazir öl duru-mu; die en bezahlen harcini vermek; nur zur ~ bestimmt görümlük