Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
AUSLAGERN : German Turkish

tablo, mobilya v. s. esyayi tehlikeli böigeden emniyetli bir yere götürmek (harp esnasinda)

AUSLAHRBAR : German Turkish

techn. saryolu; sürülebilir
en intr, l. (Zug, Flotte usw.) bir yerden ayrilmak, kalkmak
(spazierenfahren) vasita ile gezmege gitmek
(Bergleute) maden ocagmdan (asansdrle) cikmak
(ausrutschen) kaymak; tr. l. vasita ile gezmege götürmek
(Lebensmittel) arabaya konulan mallan müsterilerine tevzi etm.
(Straße) üzerinden vasita gece gece eskitmek, bozmak, cukurlastirmak
(Fahrgestell, Sehrohr usw.) cikarmak
(Bugspriet) naut. civadrayi sürmek;

AUSLAND : German Turkish

n l. yabanci memleketicr; yurt disi
(P.en) yabancilar
gurbet diyarlan; yad eller; Waren aus dem ~ beziehen disandan mal getirmek; ins ~ fahren disan gitmek; ins
yurt disina; (m ~ haricte, disanda

AUSLANGEN : German Turkish

l. (genügen) käfi gelmek; yet(is)mek
(die Hand ausstreckeil) elini, kolunu uzatmak
(ausholen) el kaldirmak (vurmak icin)

AUSLASERN : German Turkish

tr. ipliklerini cikarmak, ayirmak, taraziamak; intr. tiftik tiftik olm., taraz taraz olm. ^ung / taraziama (ameliyati)

AUSLASSEN : German Turkish

l.hazfetmek, tayyetmek
(versehefltlich) sehven yapmamak; unutmak, atlamak, gecmek
(Dampf usw.) disan cikarmak
(Wasser) salivermek
(Fett) eritmpk
(Kleid) genisletmek veya uzatmak
(in Ruhe lassen) rahat birakmak
(Wut, Zorn) belli etm., izhar etm.
(seinen Zorn an j m ~) hiddetini b-den almak; öfkesini b-den cikarmak
(nachlassen, versagen) gerginligini kaybetmek; gevsemek, zayiflamak; islememek; s.a. aus-gelassen. sich ~ (über) tafsilätiyle anlatmak; tafsiläta girismek; fikrini beyan etm.; An mir läßt keiner seine Launen aus! Lala pasa egiencesi degilim! Keyfinin mas-karasi degilim! j-n nicht mehr ~ iki eli yakasinda olm.; ^ung/vgl. auslassen. H a. nisyan °ungs.punkte pl. kesme (od. sira) noktalar; takdir noktalan ^ungs.ze^che^ n apostrof, koma; kesme isareti

AUSLASTEN : German Turkish

sin tasima kabiliyetinden veya b-nin takadin-dan son haddine kadar istifade etm.; (P. a.) käfi dere-cede is vermek

AUSLAUF : German Turkish

m l. akma, dökülme
(e-s Flusses) mansap, agiz
(e-s Schiffes) limandan cikis; hareket
(Ski, Tennis) hedef veya ana cizgi gerisindeki yer
(freier) hareket serbestisi
seit. (Ende, Ergebnis) son, netice, nihayet
(Schriftstücke) sädira

AUSLAUFBAHN : German Turkish

f (Ski) pistin sonu

AUSLAUFEN : German Turkish

intr. l. (Faß, Behälter) boşalmak
(Inhalt) akmak, sizmak, tasmak
(enden) bitmek; nihayet bulmak
(in e-e Spitze) uc teskil etm.
(Schiff) hareket etm.; limandan cikmak
(Berge) silsile halinde dalga dalga uzanmak
(Wurzeln) etrafa yayilmak
(Farbe e-s Stoffes; Tinte auf Papier) etrafa saçılmak, dökülmek
(Auge infolge Verletzung) gözü akmak
(übel) isin ucu b-ne dokunmak; tr. (Schuhe) kullana kullana genisletmek, acmak; sich ~ l. (Gewinde) kullanila kullanila asinmak, yalama olm.
(Schuhe) giyine giyine genislemek, acilmak
(P.) yürümek ihtiyacim doya doya tatmin etm. Auslaufen
n l. vgl. auslaufen
(e-s Flözes) mostra, aflorman

AUSLAUGEN : German Turkish

l. (Wäsche) küllü su ile yikamak
ehem. eritp tasfiye etm.
(Boden) inbat kuvvetini yok etm.
fig. (P.) iligini cikarmak, yipratmak, tüketmek
fig. (S.) bsin posasini cikarmak

AUSLAUT : German Turkish

m hece veya kelimenin sonundaki harf (bzw. ses); sonses ^en (auf) bir harf veya ses ile nihayetlenmek

AUSLAß : German Turkish

m cikis, menfez; bosaltma deligi; mahrec

AUSLAßVENTIL : German Turkish

n techn. bosaltma vanasi

AUSLEBEN : German Turkish

: sich ~ l. Ilayatm zevkini cikarmak
mel. istidat ve kuvvetlerini serbestce göstermek

AUSLECKEN : German Turkish

yalaya yalaya cikarmak (bosaltmak, temizlemek)

AUSLEEREN : German Turkish

l. bosaltmak
(sein Herz) derdini dökmek

AUSLEGEKRAN : German Turkish

m kollu vinc; naut. dikme 9en l. (Waren) yaymak, sermek, teshir etm.; camekäna koymak; vitrin yapmak
(Netze) agiaria tuzak kurmak
agr. diKmek, ekmek
(Fußboden) a) dösemek b) (m. Einlegearbeit) marketri halinde dösemek
(Kunstgegenstand) kakma yapmak
(verkleiden, täfeln) iksa etm., kaplamak
(Geld) b-nin hesabina muvakkaten tediyat yapmak, para vermek
(interpretieren) serh, izah, tefsir, fabir etm.; acimlamak, manalandirmak, yorumlamak, hamletmek; (willkürlich) tevil etm.
(auffassen) telakki etm.
(falsch) suitefsir etm.
(Köder) yem dökmek; Er legte das Wort so aus, wie es ihm cm besten in den Kram paßte. Sözü, isine geldigi gibi cevirdi. Nun sieh mal einer an, wie er meine Worte auslegt! Bak söziimü neye cekti! ein mit Linoleum ausgelegtes Zimmer musamba döse! i bir oda
er m l. miifessir, sarih
(Traumdeuter) muabbir
techn. vinc kolu
(am Ruderboot) dirsek
naut. biyik, metafora, kontrabaston, avtriger
er.boot n avtriger
ung / l. tefsir, serh, izah, yorum
(willkürliche) tevil
(Traumdeutung) tabir
(Ausbreitung) yayma, serme, teshir
marketri, kakma
ungs.vorschriften pl. jur. tefsir hükümleri

AUSLEIDEN : German Turkish

: ausgelitten haben istirabi kalmamak; Allahin rahmetine kavusmus olm.; ölmüs olm

AUSLEIERN : German Turkish

asindirmak; sich ~ asirmak; s.a. ausgeleiert

AUSLEIHE : German Turkish

f ariyet

AUSLEIHEN : German Turkish

l. (j-m et.) ödünc (ariyet, egreti) vermek; ikraz, iare etm.
(sich et.) ödünç (ariyet, egreti) almak; istikraz, istiare etm.
(j-m et. vermieten) (para ile) kiraya vermek; icar etm.
(sich et. mieten) kira ile tutmak; kiralamak; isticar etm

AUSLERNEN : German Turkish

l. (Lehrling) ciraklik devrini bitirmek
(allg.) iyice ögrenmek; okuyup yutmak; Man lernt nie aus. tnsan, hi( bir zaman her seyi ögrendim diyemez

AUSLESE : German Turkish

l. secme, intihap
(a. biol.) istifa, seleksiyon, secim, ayiklanma
(Wein) nefis üzümden sarap
(Anthologie) müntahabat, güldeste, aritoloji, muktatafat
(Elite) güzide, seckin, elit, müntahap, mümtaz, der-lenmis; natürliche (künstliche) ~ biol. istifayi tabil (smat); dogal (yapma) ayiklanma Qn l. (Buch usw.)
okuyup bitirmek
(aussondern) ayiklamak, taslamak, ayirtlamak
(auswählen) secmek

AUSLEUCHTEN : German Turkish

käfi derecede aydinlatmak, isikla(ndir)mak