Germany To Turkish
BEFLIEGEN : German Turkish
l. (Bienen) ucup üstüne konmak.
(Strecke) muayyen rotayi takip etm
BEFLISSEN : German Turkish
l. mütevaggil; cania basla calisan; gayret göste-ren
(liebenswürdig) cemilekär, nezaketli
(absichtlich) kasti, kästen, mahsus; bile istiye 9heit/
tevaggul, cehdügayret
cemilekärlik, nezaket
maksat, murat, kasit
t.lich l. seit. gayret göstererek
(absichtlich) kastt, kästen, mahsus; bile isteye; bile bile
BEFLÜGELN : German Turkish
l. (beschleunigen) cabuklastirmak, hizlandirmak
(anspornen)-tesvik, tahrik etm., canlandirmak, heves-lendirmek; seine Schritte ~ adimlanni siklastirmak, hizlandirmak
BEFOLGEN : German Turkish
l. (Rat) dinlemek
(Beispiel) b-ne imtisalen hareket etm.; b-den örnek almak; uymak; b-ni taklit etm.
(Gesetze) kanunlara riayet etm., itaat etm.
(Befehl) icra etm., yerine getirmek
(verfolgen, durchführen) takip etm.; et. nicht ~ kulak asrnamak
BEFRACHTEN : German Turkish
esya yükletmek °er m jur. kiraci
BEFRACKT : German Turkish
F frakll
BEFRAGEN : German Turkish
l. sormak, sual etm., b-den b; hakkinda bilgi istemek
(um Rat fragen) reyini almak; fikrini sormak; istisare etm., damsmak
(verhören) isticvap, istintak etm., sorguya cekn^k; sorusturmak
(Auskunft erbitten) malumat, bilgi istemek; istihbar etm
BEFREIEN : German Turkish
l. kurtarmak; haläs, tecrit etm.
(freilassen) azat etm.
(von e-r Verpflichtung) muaf tutmak; affetmek, istisna etm., ibra etm.; sich ~ l. kurtulmak
(sich losmachen) tecerrüt etm
BEFREIER : German Turkish
m kurtarıci, haläskär, münci
BEFREIUNG : German Turkish
f l. kurtulus, kurtans, tahlis, haläs, necat
(von e-r Verpflichtung) muafiyet
(Freilassung) azat etme (od. alma)
BEFREIUNGSKRIEG : German Turkish
m kurtuluş savaşı
BEFREMDEN : German Turkish
l. garibine gitmek; sasirtmak
yadirgamak; Das befremdet niemand. Bunu hi( kimse yadirgamaz.
lieh l. garip, tuhaf, acayip
yadirgatan, yadirganan; ~ finden garipsemek
BEFREUNDEN : German Turkish
dost etm., yakinlastirmak; sich ~ l. yakinlas-mak, ahbaplasmak, dost olm.
(m. e-m Gedanken) bir fikirle ünsiyet etm.; sich mit j-m nicht ~ können bir türlü isinamamak; antipatik bulmak; Damifhahe ich mich nicht recht ~ können. Bu ise bir türlü is
BEFRIEDEN : German Turkish
sulh tesis etm.; pasifiye etm.; sulh ve süküna kavusturmak
BEFRIEDIGEN : German Turkish
l. memnun, bosnut, tatmin, razi etm.; b-nin gönlünüho; etm.
(Gläubiger) borcunu itfa etm.
(beruhigen, stillen) teskin etm., yatistirmak
(Wünsche) tahakkuk ettirmek
(sein Bedürfnis) defi hacet etm.
(ausführen) icra, ifa etm.; yerine getirmek
(seine Neigung) hevesini almak
(sein Gewissen) müsterih kilmak; sükflna kavusturmak
schwer zu ~müskülpesent; Da die abgegebene Erklärung nicht befriedigte
.. Verilen izahat tatmin edici mahiyette olmadigi lein
..; die Zuschauer ~ können gözünü doldurmak;
BEFRIEDIGEND : German Turkish
l. sayani memnuniyet; memnuniyet verici; tatminkär
(Antwort) müsait, safi
(als Schulzensur) orta, käfi
BEFRIEDIGUNG : German Turkish
f l. memnuniyet, hosnutluk
doygunluk, istigna
teskin, yatistirma
BEFRISTEN : German Turkish
l. (Vertrag usw.) mühlet tayin etm.
(Gesetz) bir kanunun müddetini tahdit etm
BEFRISTET : German Turkish
l. vadeli, mühletli
meriyet müddeti mahdut (olan kanun); mevkut (kanun); ein auf drei Stunden befristetes Ultimatum üc saat mühletli bir ültimatom
BEFRUCHTEN : German Turkish
l. ilkah, telkih etm., döllemek, tohumlamak
(fruchtbar werden lassen) mümbit ve mahsuldar kilmak
(anregen, fördern) canlandirmak, tesvik etm., terakkl ettirmek, ilerletmek; sich ~ (Pflanzen) ciftlesmek °ung/ l. bot. ilkah, döllenme
konsepsyon; künstliche ~ suni tohumlama
BEFUGEN : German Turkish
selt. salähiyetlendirmek; s.a. befugt. °nis f l. mezuniyet, müsaade, ruhsat, hak
jur. (Amts-) salähi-yet, yetki
sitat; seine
se überschreiten salähiyetlerini tecavüz etm.;
t l. müsaade ve ruhsat sahibi; ehliyet-name sahibi
salähiyettar, yetkili; Dazu bin ich nicht ~. Bu, salähiyetimin haricindedir
BEFUMMELN : German Turkish
F l. s. befühlen
(herumarbeiten an) kurcala-mak
(versorgen) b-ne iyice bakmak
(geschickt erledigen) dümen kullanmak; maharetle yürütmek; iista-likla uhdesinden gelmek
BEFUND : German Turkish
m l. (Zustand) hat, keyflyet, vaziyet, durum
(Ergebnis e-r Untersuchung) tahkikat (muayene, mura-kabe, tetkik v. s. nin) neticesi
med. rapor
BEFÄHIGEN : German Turkish
l. ehil, muktedir kilmak
jur. kanunen müsta-haketm.;kanuniehliyet kazandirmak-t l. ehil.ehliyetli, yeterli, rnuktedir, kifayetli, kadir
(begabt) kabiliyetli, müstait; istidat sahibi
(sehr) capi yüksek 9ung / l. ehliyet, iktidar, kudret, kapasite
(Begabung) kabili-yet, istidat 9ungsnachwei8 m ehliyetname ^ung8p^ü-lung / ehliyet imtihani
BEFÖRDERN : German Turkish
l. (transportieren, versenden) nakletmek, sev-ketmek, yollamak, irsal etm.
(rangmäßig) terfi ettir-mek
(unterstützen, fördern) tesvik, yardim etm.; ilerletmek, kolayiastirmak; zum Hauptmann befördert werden yüzbasiliga terfi etm
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani