Germany To Turkish
BEIßKORB : German Turkish
m s. Maulkorb,
zange / kerpeten, kiskac
BEJAHEN : German Turkish
l. evet demek; müspet cevap vermek; kabul etm.
muvafakat etm., räzi olm., tasvip etm.
log. olum-lamak; mucip göstermek
d /og. olumlu, müspet; im
en Fall l. kabul edildigi takdirde
(eintretendenfalls) vu-kuu takdirinde
BEJAHRT : German Turkish
yasli, yillanmis, kocamis; ak biyik; yasi ilerlemis; ihtiyar
BEJAHUNG : German Turkish
l. müspet cevap
tasvip, tasdik, teyit
log. icap, olumlama, olumluluk
s.fall m: im ~ müspet cevap verilecekse; tasvip edildigi takdirde
BEJAMMERN : German Turkish
s. beklagen
BEJUBELN : German Turkish
sevinc nidalan cikarmak; alkislamak
BEKANNT : German Turkish
l. tanınmis, bilinen, bellibasli, malum, maruf, belli
(berühmt) meshur, söhretli, namdar; adli sanli
(offenkundig) asikär, belli
(m. et.) meluf, alışık
(miteinander) tanışık; ~ sein l. tanınmış (bzw. meşhur od. alışık) olm.
(mit) bilişmek, tanışmak, muarefesi olm. Ich bin mit ihm nicht ~. Onunla hiç tanışıklığım yoktur. Er ist als Lügner ~. Yalancılıkla nam almış. Onu herkes yalancı diye tanır. soviel mir ^ ist bildigim kadar(-ı); Es ist Ihnen ja ~, daß...... oldugu malumunuzdur. jedermann ~ herkesce malum; nur allzu ~ mahut; fena söhretli; ne mal oldugu belli; ~ machen l. (vorstellen) b-ni b-le tanıştırmak; b-ni b-ne takdim etm.
(sich) k-ni tanıtmak
(m. et.) b-ne bsi ögretmek, anlatmak; bsle ünsiyet peyda ettirmek; b-ni bse alistirmak; Gestatten Sie^ daß ich Sie miteinander ~ mache. Müsaade ederseniz, sizi tanıştırayım. s.a. bekanntmachen. ~ werden l. (P.) tanismak
(P.) (berühmt werden) söhret (od. ad) kazanmak; s.a. bekanntwerden.
e Größe l.math. bilindik, bilinen, malum, donne
phil. muta, veri; ein als korrekt
er Richter dogru taninmis bir häkim; häkimi ädil; Unterwegs habe ich kein
es Gesicht entdecken können. Yolda tanıdık bir yüz göremedim
BEKANNTE : German Turkish
m / f tanıdık, bildik
ahbap, dost, asina
BEKANNTENKREIS : German Turkish
m s. Bekanntschaft
BEKANNTERMAßEN : German Turkish
s. bekanntlich
BEKANNTGABE : German Turkish
ilan, isar, teblig, bildiri
BEKANNTGEBEN : German Turkish
l. ilan (isar. teblig, ibiäg) etm.; bildirmek, nesretmek
(Verborgenes) ifsa, isaa etm., asikär etm
BEKANNTLICH : German Turkish
malum oldugu üzere
BEKANNTMACHEN : German Turkish
s. bekanntgeben. s. a. bekannt machen,
BEKANNTMACHUNG : German Turkish
f l. bildir(il)me
(öffentliche) bildiri, ilan, isar, nesrüteb-lig
beyanname, ihbarname
ifsa, isaa
BEKANNTSCHAFT : German Turkish
f l. tanisma, tanisiklik, asinalik, muarefe
(Kenntnis) vukuf, malumat, bilgi
(Bekanntenkreis) tanıdiklar, dostlar (muhiti); ~ schließen asinalik etm., münasebete girmek
BEKANNTWERDEN : German Turkish
l. (S.) duyulmak, sizmak; disarı aksettirilmek
(S.) (offenkundig werden) patlak vermek; s.a. bekannt werden
BEKAPPEN : German Turkish
F anlamak, kavramak
BEKASSINE : German Turkish
zo. su (od. batak) cullugu; bekasin
BEKEHREN : German Turkish
l. (zum Islam) ihtida ettirmek
(zum Christentum) tanassur ettirmek
allg.rel. bir dine sevk etmek
(j-n zu seiner Ansicht) kendi fikrini b-ne kabul ettirmek; sich ~ l. kendi fikrini degistirmek
(zur Vernunft) akillanmak, uslanmak; makule dönmek
(zu meiner Auffassung) benim görüsüme dönmek
BEKENNEN : German Turkish
l. kabul ve itiraf etm.; ikrar etm.
(bezeugen) sahadette bulunmak
(Farbe) a) Ka. aym renkten kägit atmak b) fig. rcngini belli etm.; mahiyetini aciga vurmak; maskesini firlatmak
H tasdik ve teyit etm.; sich ~ l. (zu e-r Religion) bir dine salik olm.
(zu e-r Schuld) itiraf, ikrar etm.
(zu j-m) inanmak; tarafim tutmak; Er bekannte sich zum Islam. Müslüman oldugunu söyledi. ^t.nl8 n l. (Beichte) günah cikartma
(Glaube) iman, inanma
(Religion bzw. Konfession) din veya mezhep
(Eingeständnis) ikrar ve itiraf
(GIaubens2) kelimei sahadet 9t.nis.schule/icinde aym mezhepten olan ögretmen ve ögrencilerin bulundugu okul
BEKLAGEN : German Turkish
l. teessüf etm., acimak
(beklagenswert finden) sayani teessüf bulmak 3 (den Tod usw.) bse agiamak
(sein Los) derdine yanmak; sich ~ l. (sich beschweren) (über) b-ne b-ni, bsi sikäyet etm.; sekva, taznilüm etm., betelenmek, sizlanmak, yanikmak, yakmmak; yanip yakilmak
(stöhnen) ah etm.
(murren) basa hasir yakmak; Menschenleben sind nicht zu ~. Nüfusca zayiat yoktur. sich sehr heftig ~ sizim sizim sizlanmak; Ich kann mich nicht ~. Sikäyetim yoktur.
enswert sayani teessüf (od. merhamet); acinacak, elim, esefli, müessif, zavalli
t; "te mtf l. (im Zivilprozeß) davali; dava edilen; müddeaa-leyh
(im Strafprozeß) müttehem, maznun; suclu sam-lan
(im Vollstreckungsprozeß) borclu
(im Berufungsverfahren) müstenifünaleyh
BEKLATSCHEN : German Turkish
l. (applaudieren) alkislamak
pej. F birisi hakkinda dedikodu yapmak; b-ne iftira etm.; b-ni cekistirmek; (faslii zemmetmek)
BEKLAUEN : German Turkish
F b-den bsi calmak, asirmak
BEKLEBEN : German Turkish
üzerine yapistirmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani