Germany To Turkish
BEMUSTERN : German Turkish
H numune, örnek göndermek
BEMUTTERN : German Turkish
-ne analik etm
BEMÄCHTIGEN : German Turkish
: sich ~ (m. Gen.) emri altina (od. hükmüne) almak; ram etm., zaptetmek, yakalamak; ele gecirmek; kapip almak
BEMÄKELN : German Turkish
tenkitcilik yapmak; mizmizlanmak; kusurlu bul-mak
BEMÄNGELN : German Turkish
tenkit etm., yermek; kusurlu bulmak; aylpla-mak
BEMÄNTELN : German Turkish
l. örtmege calismak; örtbas etm., gizlemek
(beschönigen) kötüyü oldugundan iyi göstermege yelten-mek
BEMÜHEN : German Turkish
l. rahatsiz etm.; zahmete sokmak; yormak
(um j-s Kommen bitten) gelmesini rica etm.
(als Beweis heranziehen) istifade etm., celp etm.; sich ~ l. zähmet etm., zahmete girmek; yorulmak, sıkınmak, cehdetmek
(et. zu tun) gayretler sarf etm., uğraşmak, cabalamak, çalışmak, säy etm.
(um et.) bsi elde etmeğe çalışmak
(um j-n) a) üstüne pervane olm. b) (um e-n Gast) yere göge koyamamak
(für j-n) b-nin lehine tesebbüste bulunmak; b-ne sefaat etm., iltimas etm.
(zu j-m) (bir yere kadar) ihtiyarı zähmet etm.
(hinauf) yukarı çıkmak zahmetinde bulunmak; ~ Sie sich nicht! Zähmet etmeyinizi bemüht sein s. sich bemühen (
5). Bemühen
n l. vgl. sich bemühen
(krampfhaftes) ıkıntı
BEMÜHUNG : German Turkish
f l. gayret, zähmet, çaba(-lama), ceht, efor, säy, mesai, çalışma, ugraşma
tesebbüs, manevra
(Sorgfalt) itina, ihtimam, dikkat, takayyüt, özen, güven
(eifrige) ask; Vielen Dank für Ihre
enl Himmetiniz var olsun!
BEMÜßIGT : German Turkish
: sich ^fühlen (finden, sehen) (zu Inf.) mst. iron. bsi yapmak icin vesile bulmak; tenezzül etm.; bsi yapmak zorunda oldugunu zannetmek
BENACHBART : German Turkish
komsu, mücavir, bitisik
BENACHRICHTIGEN : German Turkish
l. bildirmek; haber vermek; haberdar etm., malumat vermek
(offiziell) iiän etm. 9ung / l. haber, ihbar, iiän, malumat
(offizielle) ihbariye, ihbarname, teblig, iiän
BENACHTEILIGEN : German Turkish
l. (schädigen) zarar ve ziyana sokmak; izrar etm.
(Rechte verletzen) haklarma tecavüz etm.
(beeinträchtigen) haleldar etm.; halel getirmek
(ungerecht behandeln) haksizlik etm.; gadre ugratmak
l magdur; ~ werden zarar cekmek {od. görmek) Qung /
zarar, ziyan, mazarrat
magduriyet
halel
BENAGELN : German Turkish
civilemek, mihlamak, ekserlemek
BENAGEN : German Turkish
l. (kenarlarini) kemirmek
ßg. asindirmak
BENAMSEN : German Turkish
F hum. ad vermek; tesmiye etm
BENEBELN : German Turkish
l. (den Verstand trüben) akil fikir dagitmak
(betrunken machen) sarhos etm.
t cakirkeyf, dumanh, bulutlu; in
em Zustand dumanli kafa ile
BENEDEIEN : German Turkish
poet. s. segnen
BENEDIKTENKRAUT : German Turkish
n bot. peygamber dikeni; mübarek dikeni; sevket otu
hier(in/) m l. Benedikten (rahibi, rahibesi)
(Likör) Benedikten (likörü)
inerorden m Benedikten (od. Sen Benuva) tarikati
BENEFIZ : German Turkish
l. kilise vakfi
hayir maksadma icra edilen konser veya temsil
larerbe m jur. lehtar
Vorstellung / s. Benefiz (2)
BENEHMEN : German Turkish
l. b-ni bsden mahrum birakmak
(j-m die Möglichkeit) yapmak imkänini selp etm.
(j-m den Atem) teneffüsüne mani olm.; soluğu kesmek
(j-m den Mut) cesaretini kirmak
(j-m die Lust) hevesini kirmak; (volkstüml.:) bsi kokutmak
(Hoffnung) ümidini kesmek; denizi kurutmak
(j-m den Kopf) basini şişirmek; sich ~ l. davranmak, hareket etm.
(schlecht) egri durmak
ro. s. sich ins Benehmen setzen. Er benimmt sich recht hochmütig. Yüksekten bakan bir hali var. Benimm dich! Terbiyeni {od. edebini) takin! die Aussicht ~ önünü kapamak; nezaretine hail olm.;Benehmen: n l. hattihareket, tavrühareket, halütavir, tavir, misvar, tutum, davrams, gidis, gelis
(gutes) terbiye, adabimuaseret, ertem, edep, görgü
(schlechtes) edepsizlik
(achtungsvolles) hatirşinaslik
(täppisches) hoyratlık; im ~ mit... ile yapi-lan anlasmaya {od. itiläfa) binaen; j-n ins ^ setzen tenvir etm.; sich ins ~ setzen (mit) anlasmak, itiläf etm., temasa gecmek, görüsmek
BENEIDEN : German Turkish
(j-n um et.) l. b-nin bsini kiskanmak; haset etm.; cekememek
(ohne Mißgunst) gipta etm., imrenmek
BENEIDENSWERT : German Turkish
l. gıpta edilmeğe läyik; imrenilecek; sayanı gipta
(P.) bahtiyar, mesut, talihli
(S.) fevkaläde iyi; cok güzel
BENELUXLÄNDER : German Turkish
pl. Beicika, Hollanda ve Lüksemburg (dev-letleri)
BENENNEN : German Turkish
l. ad vermek; adlandirmak, isimlendirmek, tesmiye etm.
(sagen) söylemek, zikretmek
(festsetzen) tayin, tespit etm., göstermek
(als Zeugen) ishat, istishat etm.; sahit göstermek
(bezeichnen) ifadelendirmek; Die Straße wurde nach e-m türk. Dichter benannt. Caddeye bir Türk sairinin adi verildi. benannt:
e Zahl math. müsahhas adet; somut sayi °ung f l. ad verme; tesmiye
isim, ad, tabir
beyan, zikir
tayin, tespit, gösterme
(Fach9) terim, istilah
BENETZEN : German Turkish
islatmak, nemlendirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani