Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
BENGALE : German Turkish

m Bengalli
en n. pr. Bengal 9isch l. Bengale müteallik
(Feuer) renkli (ates, fisek)

BENGEL : German Turkish

m l. afacan, yaramaz, hayiaz, hasan, yumurcak
F (Junge) cocuk, delikanli
(griechischer) palikarya
hum. köftehor

BENIESEN : German Turkish

ir aksinkla teyit ve tasdik etm

BENIMM : German Turkish

m hum. s. Benehmen

BENJAMLN : German Turkish

l. n. pr. (Bibel) Bünyamin
en kücük ogul

BENNUß : German Turkish

ot. banagaci; Misir sögüdü; sorgun agaci
öl n ban yagi

BENOMMEN : German Turkish

l. selp edilmis (usw. s. benehmen)
uyusuk, sersem, bunalmis, sikmtili, ambale, mahmur
(Kopf) a) (vom Trinken) dumanli b) (schwindlig) basi dönen; gözü kararan; ~ werden l. sersemlesmek, bunalmak
(von Kohlengas) ates carpmak
(vom Sonnenbad) basina günes gelmek; Ich war ganz ~ (von dem Lärm, der vielen Arbeit usw.) Ne basim kaldi ne beynim. ganz ~ sersem sepet; sersem sepeiek °heltf l. uyusukluk, reha-vct, kesel, sersemlik, bunalma, sikinti
dumanlilik, mahrnuiluk
bas dönmesi; gözü kararma; die •~ überwinden (durch et. Alkohol) mahmurluk acmak

BENOTEN : German Turkish

(Schülerleistung) notlandirmak

BENUTZEN : German Turkish

eniitzen l. (verwenden) kullanmak, istimal etm.
(Vorteil ziehen) faydalanmak, istifade etm., pej. istismar etm., sömürmek
(nutznießen) intifa etm.
(Gelegenheit) firsati ganimet bilmek; bir vesileden faydalanmak
(dauernd) elden düsürmemek
(Mittel) müracaat etm., bas vurmak Qung f kullan(il)is, istimal

BENZIN : German Turkish

n benzin
behälter m benzin deposu (haznesi, tanki)
Teuerzeug n benzin cakmagi
kanister m benzin bidonu (od. tenekesi) "mangel m benzin fikdani
rationlerung / benzin tahditleri
verbrauch m benzin sarfiyati

BENZOAT : German Turkish

n ehem. benzuvat

BENZOE : German Turkish

(-harz n) f aselbent, benjuven
bäum m bot. asel-bent; karagünlük agaci

BENZOL : German Turkish

n benzol

BENÄHEN : German Turkish

l. bsin üstüne bsi dikmek
F birisi icin dikis isleri yapmak

BENÄSSEN : German Turkish

s. benetzen

BENÖTIGEN : German Turkish

l. (dringend bedürfen) ihtiyaci olm., muhtac olm.
(erfordern) istilzam, iktiza, icap ettirmek; gerektirmek
(Zeit, Geduld) istemek; nicht ~ istigna etm.; unbedingt ~ bsden müstagni olmamak; Hierfür benötigt man fünftausend Mark. Bu is, bes bin marka bakar. in der benötigten Menge lüzumu olan miktarda

BEOBACHTEN : German Turkish

l. a. mit. tarassut etm., gözetlemek, müsahede etm.
(Sterne) rasat etm., gözlemek
(polizeilich) nezaret altinda bulundurmak; göz hapsine almak
(Entwicklung, Diät usw.) takip etm.
(Stillschweigen) ihtiyan süküt etm.; sükütu muhafaza etm.
(wahrnehmen) farkina varmak, müsahade etm., görmek, kesfetmek, bulmak
(Gesetze, Vorschriften)
.. göre hareket etm.; bse riayet etm.
(Pflichten) yerine getirmek

BEOBACHTER : German Turkish

m l. a. mil. gözcü, gözetleyici, rasit
a. pol. gözlemci, gözleyici, müsahit, observatör
nazir
seyirci

BEOBACHTUNG : German Turkish

f
a.mil. gözetleme, tarassut
müsahede, gözlem(-e), rasat, observasyon
nezaret, gözcülük
takip
ihtiyar, muhafaza
riayet
ifa, irca
(z.B. aller Vorsichtsmaßnahmen) ittihaz; unter ~ stellen müsahede altina almak;

BEOBACHTUNGSDIENST : German Turkish

m tarassut hizmeti

BEOBACHTUNGSFLUGZEUG : German Turkish

n gözcü uçağı

BEOBACHTUNGSGABE : German Turkish

f müsahede kabiliyeti (od. hasleti)

BEOBACHTUNGSPOSTEN : German Turkish

m l. mil. gözetleme (od. gözcü) postasi; tarassut nöbetcisi
naut. vardiya; civadra gözcüsü
(Ort) gözetleme yeri
(bei verbotenem Glücksspiel) erketeci

BEOBACHTUNGSSPIEGEL : German Turkish

m l. mil. gözetleme aynasi
(am Fenster) dikiz aynasi

BEOBACHTUNGSSTATION : German Turkish

f l. astr., geophys. gözlemevi, rasathane, observatuar
(psychiatrische) müsahedehane