Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
SKUPSCHTINA : German Turkish

(jugoslaw. Parlament) Skupcina

SKURRIL : German Turkish

güldürücü, zipir, maskara, komik, kasmerlik, oriji-nai

SKUTARI : German Turkish

n.pr. l. (Albanien) tskodra
(Teil von Istanbul) Üsküdar

SKYROS : German Turkish

n.pr. (Sporadeninsel) Iskiri (adasi)

SKYSEGEL : German Turkish

n naut. kontrata babafingo yelkeni

SKYTHEN : German Turkish

pl.hist. tskitler. Sitler, Sityalilar

SLALOM : German Turkish

m (Ski) Slalom

SLAM, DOPE AND ASSFUCKING : German Turkish

(German Youth Slang) Sex, Drugs and Rock & Roll

SLAWE : German Turkish

m;
in /; 2isch Slav 2i«leren Slaviastirmak
I»mu« m Slavizm
lst(in /) m Slav dilleri ve edebiyatlan uzmani
istik/Slav dilleri ve edebiyatlan (ilmi)
onien n.pr. Sla-vonya
onJer(tn /) m; 9oniich Slavon(-yali)

SLIBEWITZ : German Turkish

m erikten yapilan Sirp ickisi

SLIWEN : German Turkish

n.pr. (bulgar. Stadt) tslimiye

SLOGAN : German Turkish

m Slogan

SLOWAKE : German Turkish

m Slovak(-yali)
ei / n.pr. Slovakya
in /; ^l»ch Slovak(-yali)
isch(-e) n (Sprache) Slovakca

SLOWENE : German Turkish

m Sloven(-yali)
len n.pr. Slovenya
ler(ln/) m;
in /; 2isch Sloven(-yali)
l»ch(-e) n (Sprache) Slovence

SLOWFOX : German Turkish

m (Tanz) slov

SMARAGD : German Turkish

m min. zümrüt
cidechse / zo. yesil kertenkele; yesilbas
en; ^g^ün zümrüt (gibi); zümrüdt

SMART : German Turkish

l. (gut aussehend) yakisikli, güleryüzlü
(gewandt) mahir. maharetli, girgin
(gerissen) kurnaz

SMOKING : German Turkish

m smokin

SMOKY MATZ : German Turkish

(German Youth Slang
German) ein bekannter Germeringer, der gerne einen Hunde besitzt

SMUTJE : German Turkish

m naut. gemi ascisi

SMYRNA : German Turkish

n.pr. tzmir
teppich m Isparta halisi

SMÖREN : German Turkish

(German Youth Slang
German) rauchen

SNOB : German Turkish

m snop, züppe
Ismus m snobizm

SO : German Turkish

l. bu (su, o) suretle (od. vechile); böyle(-ce), söyle(-ce), öyle(-ce); böylelikle, söylelikle, öylelikle; bu merkezde
(derart) bu (su. o) kadar
(ungefähr) kadar, takriben
(als Frage) Öyle mi? F: E mi?
(nach Konditional- satz od. Imperativ) mst. ohne Wiedergabe; gel.a. o zaman
poet. eger, sayet
(konzessiv) her ne kadar
.. ise (de)
(Verkürzung von sowieso; ms/. ~ schon)
F bedava
(ohne besondere Absicht) laf olsun diye
(folglich) su (o) halde; diye; ^ ein böyle (söyle, öyle) bir; ^ etwas böyle (söyle, öyle) bir sey; bu kabilden isler; ~ was kommt von ^ was. FAtes olmayan yerden duman cikmaz. Spr. l§te sonu böyle olur. ^ muß man sagen, öyle demek düser. Nein ~ etwas! F Olur mu böyle bir sey? ~ wenig fod> gering) bu (su, o) kadarcik; ~ daß öyle ki; ~ wie du senin kadar; ~ kann man doch nicht reden! Böylesine söz söylenir mi? ^ stark (furchtbar, arg), daß

söylesine... ki; Das ist nicht ^ wichtig- Bu kadar mühim degil. Jetzt sind wir so lange marschiert und sind immer noch nicht am Ziel. Bunca vol yürüdük daha ulasmadik. ^ weitergehen (Angelegenheit) sürgit olm.;

SO (II) : German Turkish

~ ungefähr anha minha; W ir sind erledigt, so herum oder anders herum! F öyle de battik. böyle de. ~ oder
F her halde; mutlaka; so gut wie fertig bitmis gibi; ~ gut wie gar nichts hie denilecek kadar az; ~ viel ist gewiß (od.) ^ viel steht fest surasi muhakkaktir;
- schnell wie möglich mümkün mertebe cabuk; Ich bin nich4 ^ dumm, das zu glauben. Buna inanacak kadar ahm ,k degilim. Es kommt mir ^ vor, als ob
.
; Es will mir ^ scheinen, als ob
.. öyle gibime geliyor ki.
. (F): lr ist ^ krank, daß er nicht aufstehen kann. Yataktan \\
.kamayacak derecede hastadir. Das ist bei uns ~. Bi/de ädet böyledir. ~ ist es nun einmal. Böyle gelmis böyle gider. Ach ~/ öyle midir? Ah, simdi anladim! ~ höre doch! Canim dinlesene! ~ gut wie ich kann elimden geldigi kadar; wenn Sie es ^ nehmen wollen (auffassen) o manaya cekmek isterseniz; ^ bin ich nun einmall Ne yapayim. ben böyle yaratilmisim iste! Er tat ~, als ob er uns nicht sähe. Bizi görmemeziikten geldi.
Gott will! tnsallahl ^ war es denn auch. Nitekim böyle oldu