Germany To Turkish
SOHN : German Turkish
m o^ul, mahdum; erkek cocuk; wie e-n ~ behandeln ogul yerine tutmak; der verlorene ^ (Bibel) müsrif cocuk; ein ^ der Berge poet. bir dagli; daglarda yetisen bh" adam
SOIGNIERT : German Turkish
kalibi klyafeti yerinde
SOIREE : German Turkish
suvare; aksam toplantisi; gece egiencesi
SOJABOHNE : German Turkish
bot. soya (od. ^in) fasulyesi
SOKRATES : German Turkish
n.pr. Sokrat
iker m Sokratin tilmizi Qisch Sokratik
SOLANG : German Turkish
(-e) (als)
dikce,
dikca, oldu§u müddetce; iken; ^ die Welt besteht dünya durdukca; ^ ich lebe yasadi^im kadar
SOLAWECHSEL : German Turkish
m H kambiyal; emre muharrer senet; tek bir nüsha olarak tanzim edilen police
SOLBAD : German Turkish
n l. tuzlu su banyosu
(Kurort) tuzlu sulariyle meshur bir kaplica yeri
SOLCH : German Turkish
l. böyle, söyle, öyle; bunun (sunun, onun) gibi; bu (o) kabilden; bu güna
(ähnlich) benzeri. esi, emsali;
e Leute (oft pej.) bu makule adamlar; Vor
en Menschen muß man sich in acht nehmen. Bu gibilerden sakinmah. Von e-m
en Menschen kann man ja nichts anderes erwarten. pej. Bu ayarda bir kimseden böyle bir hareket beklenir.
er.art bu (o) kabilden
er.lel bu gibi; buna benzer
SOLD : German Turkish
m l. ücret, maas; fr. a. ulufe
(Belohnung) mükäfat, ödül
(Dienst) hizmet
SOLDAT : German Turkish
m asker; aktiver
~ muvazzaf asker; einfacher ^ nefer, er; der Unbekannte ~ Mechul Asker;
en werben bayrak acmak
en.friedhof m sehitlik
en.Ued n asker türküsü
en.mantel m kaput
en.sprache / asker argosu
en.stand m: aus dem ^ hervorgegangen (Offizier) alayii
en.stlefel m (englischer) corcii
eska / pej. intizamsiz asker güruhü °isch askert, askerce; asker gibi;
er Geist askerlik zihniyeti (od. ruhu)
SOLDBUCH : German Turkish
n mil. yevmiye ücret defteri
SOLE : German Turkish
çok tuzlu su
el n tuzlu suda pisirilmi§ (lop) yumurta
SOLFATARA : German Turkish
geol. kükürtatar; kükürt kayna^i; solfatar
SOLFEGGIO : German Turkish
n mus. solfej °leren mus. solfejiemek
SOLIDARBURGE : German Turkish
m jur. müteselsil kefil
gläubiger m jur. müte-selsil alacakli
htftung / jur. müteselsil mesuliyet; da-yamsmali sorum(-luluk) ^lsch l. mütesanit, dayanisik
jur. a. müteselsil; sich ^ erklären (mit) b-den yana oldu-gunu bildirmek
Ismus m solidarizm, dayani§cilik, tesanü-diye
Ität / l. tesanüt, tekäfül, solidarite, dayanisma
beraberlik; jur. a. teselsül
itäts.gefühl n birbirine bag-lilik hissi
Schuldner m jur. müteselsil borclu
SOLIMAN : German Turkish
n.pr. Süleyman; — der Große (
1566) Kanunt Sultan Süleyman
SOLIPSISMUS : German Turkish
m phil. tekbencilik, eneiye, solipsizm
SOLIST : German Turkish
(in/) m sollst
itär m yetime; tek tasli yüzük
SOLISTÄRKE : German Turkish
mil. kadro mevcudu
SOLL : German Turkish
n l. (Gebot) emir, fariza
(ist.) hükmü mandup {od. mustahap)
(Debet) zimmet, bore
(Lieferungs2) tes-limi istenilen randiman miktan
(-bestand) mil.a. kadro mevcudu; ^ und Haben (a. Romantitel) zimmet ve mat-lup; alacak ve verecek; in j-s — buchen bir hesabi b-nin zimmetine gecirmek 2en l. yapmasi istenilmek
(angeblich sein) söylenmek, rivayet edilmek; Er soll gleich kommen! Hemen gelsini Was soll ich jetzt tun? §imdi ne yapayim? Wozu soll das gut sein? Neye yarar? Was soll das heißen? Bu ne demek? Es hat nicht ^ sein. Kismet olmadi. Er soll gestern die Stadt verlassen heben. 0 nun dun sehri terk ettigi söyleniyor. Wir hätten etwas warten ^. Biraz beklemeliydik. Man sollte glauben, daß
.. insanin
.. diyecegi geliyor. Sollten Sie ihn sehen
.
$ayet onu görürseniz
..; Was getan werden sollte, ist folgendes läyik su k i...; der Tambur in lärm, der bei Beschneidungen früherer Art das Kinder geschr ei übertönen sollte eski sün-net dügünlerinde cocuk cigliklanm bastirma^a mahsus hokkabaz tefi
SOLL ICH DA DRAUF HÄNGENBLEIBEN? : German Turkish
(German Youth Slang
German) soll mir das weiteren kummer bereiten?
SOLLDE : German Turkish
l. (fest) sa^, saglam, metin, dayamklt, berk, ra-sin, muhkem; demir gibi
(Preise) mutedil, makul
(Firma) a) (kreditwürdig) mall itiban saglam b) (angesehen) muteber; hatin sayilir
(häuslich) evci(-ment)
(gesetzt) cidd!, vakur, temkinli, agirbasli
(geordnet) muntazam; ~ gebaut mst.fig. sag (od. saglam) kaziga baglanmis;
e Grundlage sa§lam kazik
SOLO : German Turkish
n mus. solo
stimme / solo ses
tänzer m solo dansör
tänzerin / solo dansöz; solist balerin
SOLOTHURN : German Turkish
n.pr. (Schweiz) Solör
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani