Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
STAMMHAUS : German Turkish

-haus n H ana ticaret evi; merkez

STAMMHOLZ : German Turkish

-holz n agaç gövdesinden cikanlan kereste

STAMMKAPITAL : German Turkish

n H sabit (esas, ana) sermaye
künde m;-kundin / temel l i (od. devamli) müsteri
kundschaft / temelli müsteriler

STAMMLER : German Turkish

m dili dolasan; pepe(-me), keke(-me)

STAMMLOKAL : German Turkish

n her zaman gidilen lokanta
mutter / cedde; ceddi älänin esi
personal n (e-s Lokals) öteden beri calisan müstahdemler
rolle / nnL künye defteri; kütük
sllbe f gr. esas {od. kok) hece
sitz m \\. atalann ikamet-gähr, yurtluk
Th. aboneli yer
tafel/silsilename; ensap cetveli
tisch m birahanede devamli müsterilere rezerve edilen masa
vater m ceddi älä ^ve^wandt l. aym irka mensup
(allg.) yakin nesilden olan; akraba
wort n gr. kok kelime

STAMPFE : German Turkish

l, tokmak, tokac; iechn.a. baski
(Ramme) sah-merdan
(Stößel) havan eli °n l. (m. dem Fuß) ayagiyle yere vurmak
(m. den Füßen) tepinmek
(Kartoffel usw.) ezmek
techn. tokma(k)lamak; tokmakla dövmek
(Schiff) bas ki

STAMPFSTOCK : German Turkish

m naut. körbaston; civadra sakali
werk n techn. konkasör

STAND : German Turkish

m l. (Stehen) ayakta durma
(-platz) durak
(Lage) durum, vaziyet, hal
(Beschaffenheit) vasif, key-fiyet
(Niveau) seviye, derece
(Verkaufs9) satis yeri; tezgäh, salas, paviyon
(Messe^) stant
(soziale Stellung) ictimat mevki
(soziale Klasse) sinif, zümre
(Beruf) mesiek, sanat
(e-s Spiels) sayi hesabi
(Körperschaft) korporasyon
(Zivil2) medeni hal; ahvali sahsiye
(Sonnen9, Wasser) yükseklik
(Betrag) miktar, mevcut
(für Pferde) stal; e-n schweren ^ haben nüfuz yürütmekte müsküläta ugramak; j-n gleichen
es heiraten kendi küffiyle evienmek; Sprung aus dem ^ hiz almadan sicrama; in gutem ^ erhalten bsi iyi halde muhafaza etm.; j-n in den ^ setzen, et. zu tun b-ni bsi yapma^a muktedir kilmak; b-ni bsi yapacak hale getirmek; ein Mann von ^ z.va. yüksek seviyeli adam

STANDARD : German Turkish

m l. (Richtmaß) miyar, mikyas, standart, norm
(Eichmaß, Feingehalt) ayar 2isieren standardize etm., standartlastirmak, normlamak, tiplestirmek
isierung/ standardizasyon, standartlas(tirıl)ma, normla(n)ma

STANDARTE : German Turkish

l. sancak, flama
{e-s Staatsoberhauptes) fors
(Jägersprache) tilki kuyrugu

STANDBAUM : German Turkish

m (im Pferdestall) bölme singi
bild n boy heykeli

STANDER : German Turkish

m a. naut. ü(y köseli flama; flandra

STANDESAMT : German Turkish

n evienme dairesi; nikäh memurlugu ^amtHch:
e Trauung medeni {od. resmi) nikäh; maryaj sivil
beamte m nikäh memuru ^gemäß sinifina läyik;
er Unterhalt jur. mükellef olanin ictimai vaziyetine göre tespit edilen nafaka
person / z.va. l. yüksek makam sahibi
asilzade
unterschied m sinif farki

STANDFEST : German Turkish

sabit, sarsilmaz, muhkem, stabi, denkli 9geld n pazar yerinde saticinm verdigi salas kirasi "gericht n harp divani
haft sabit kadem; metanetli, sabirli, sebath, mütehammil; yolundan döndürülemez
halten dayan-mak, (düsmandan kacmayip) mukavemet etm.; e-r Prüfung ~ yüzünün akiyle bir tecrübeden cikmak; der Kritik ~ tenkide (karsi) gögüs germek

STANDLICHT : German Turkish

n otomobilin durdugu zaman yakilan isik
motor m sabit motör
ort m l. durak
mil. gamizon, mevki
naut. bir geminin bulundugu yer
bot. bir bit-kinin civari
ort.kommandant m mil. mevki komutam
pauke / fig. F cikisma, zilgit, sermon; siddetli tevbih
punkt m noktai nazar; görü§ tarzi; bakim; j-m den ^ \\ klarmachen l. görüsünü aciklamak
(j-m die Meinung sagen) b-ne dösenmek, b-ni siddetle azarlamak; Ich stehe \\ auf dem ^, daß
.. Fikrim sudur ki...; auf dem gleichen \\ ^ stehen b-nin fikrine istirak etm.; von diesem ~ aus be- \\ trachtet bu bakimdan; bu haysiyetle
quartier n miL l daimi konak
recht n örf? idare; siki yönetim; das ^ verhängen (über) bir yerde siki yönetim iiän etm. Qrechtlich:
^ erschießen divaniharp karariyle kursuna dizmek
uhr/ oturtma (od. boy) saati; dolapli (od. kuyruklu) saat; (kleinere) konsol saati
waage / (Turnen) ayakta terazi; planör

STANGE : German Turkish

l. sink
(Stab) degnek, cubuk
(Pfahl) kazik, hereke, direk, destek
(Fahnen2) sap
(des Geigenbogens) degnek
(Eis) kalip
(Korsett) balina; Das kostet e-e ^ Geld. Bu, pahaliya oturacaktir. j-m die ^ halten flg. l. (als Freund) b-nin tarafim (od. b-ni) tutmak
(bei Wertvergleich): j-m nicht die ^ halten können b-nin küffü olmamak; bei der — bleiben l. mevzu disina cikmamak
(aushalten) dayanmak, sebat etm.; yolun-dan döndürülmemek; ein Anzug von der ^ hazir elbise
n.bohnen pl. sink fasulyesi
n.pferd n mil.fr. dip beygiri
n.schwefel m cubuk kükürt
n.spargel m do§ranmami§ bütün kuskonmaz
n.tomaten pl. sink domatesi
n.weiß-brot n (nach franz. Art) baston francala
n.zwieback m krikkrak Stänkerel / flg. F ara bozma; mefsedet; kavga cikarma
er m F ara bozan; kavga cikaran; fesatci, müfsit Qn F l. nifak sacmak; ara bozmak
(schnüffeln) her seye bumunu sokmak; casusluk etm

STANNIOL : German Turkish

n yaprak kalay; stanyol, tinfoyl

STANTE : German Turkish

pede derhal, hemen; vakit kaybetmeden

STANZE : German Turkish

l. (Strophe) stans denilen kita sekli
(Werkzeug) zimba

STANZEN : German Turkish

zimbalamak 2er m zimbaci 2maschine / zimba makinesi

STAPEL : German Turkish

m l. (einzelnes Wollbüschel) fitil
(Haufen) yi§m, küme, istif
naut. yapi kiza^i; gemi tezgähl
s.
platz. auf ^ legen (Schiff) tezgäha koymak; vom ^ laufen (lassen) (Schiff) tezgähtan cikmak (bzw. indirmek)
lauf m kizaktan in(diril)me °n yi^mak, kümelemek, istif etm.; gestapelt: lose ^ havaleli
platz m antrepo yeri

STAPFE : German Turkish

(-n m) f mst. pl. ayak izi Qn agir basarak yürümek; icinden bata cika gecmek

STAPHYLOKOKKEN : German Turkish

pl.med. stafilokok(-lar)

STAR : German Turkish

n l. zo. si^ircik (od. cekirge) kusu
TA., Film sahne (od. sinema) yildizi
med. a) (grauer) katarakt, aksu, akbasma, perde b) (grüner) glokom, karasu c) (schwarzer) körlük; j-m den ^ stechen l. katarakt operasyonu yap-mak
fig. b-nin gözünü acmak; b-ni ikaz etm.
allüren pl. bir sahne (veya sinema) yildizinin bülheveshgi

STARA-ZAGORA : German Turkish

n.pr. (bulgar. Städtchen) Eski Zagra