Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
STULPE : German Turkish

l, (allg.) kivnk kenarli sey
(Manschette) kolluk, manset
techn. kösele salmastra

STULPENSTIEFEL : German Turkish

pl. agzi kivnk cizme
handschuhe pl. uzun konclu eldiven

STUMM : German Turkish

l. dilsiz
fig. lälüepkem, sessiz, samit, sakit, sükutt; vor Staunen ^ sein hayretten dili tutulmak;
e Person Th. figüran;
er Diener fig. l. (im Eßzimmer) kücük servis masasi
(in der Diele) elbise asacak;
e Szene;
es Spiel Th. sessiz tablo; ^ wie ein Fisch sir saklayan; ketum

STUMMEL : German Turkish

m l. kütük
(Zahn9) kink di^ kökü
(Zie^aret-ten2) izmarit
(Licht2) mum dibi
pfeife / kisa pipo

STUMMNIM : German Turkish

m sessiz filim
heil/ l. dilsizlik
(Stille) sessiz-lik
(Schweigsamkeit) sükutilik

STUMPEN : German Turkish

m l. sapka taslagi
ucsuz puro

STUMPF : German Turkish

l. (Ggs. scharf, spitz) kör, küt, kesmez
(Winkel) geom. münferic, geniş
(Kegel) geom. nakis, kesik
(Nase) kisa ve yassi; basik
(Zähne durch Säure) kama-san
(Geist) körlesmiş
(Auge) cansrz, ruhsuz S. (teilnahmslos, unempfindlich) gevsemis; hissi körlesmis; vur-dumduymaz; donuk; ganz ^ sein (Messer) suyu kesmel. (Ggs. scharf, spitz) kör, küt, kesmez
(Winkel) geom. münferic, geniş
(Kegel) geom. nakis, kesik
(Nase) kisa ve yassi; basik
(Zähne durch Säure) kama-san
(Geist) körlesmiş
(Auge) cansrz, ruhsuz S. (teilnahmslos, unempfindlich) gevsemis; hissi körlesmis; vur-dumduymaz; donuk; ganz ^ sein (Messer) suyu kesmek; ^ werden l. körlenmek, körlesmek, kütlesmek; keskin-ligini kaybetmek
kamasmak
(sich abnützen) f anmak (İSİM) m kütük; mit ^ und Stiel vernichten yakip yikmak; bicak gibi kökünden kesmek; külünü savurmak; kökün-den koparmak; köküne kibrit suyu dökmek; mit ~ und Stiel vertilgen (Essen) F silip süpürmek; haklamak; söküp atmak ~heit / l. körlük, kütlük, donukluk (vgl. stumpf)
(seelische) hissizlik, duguysuzluk
(geistige) gabavet; zihin darligi; fikdam temyiz
(Tatenlosigkeit) ruhsuzluk, cansizlik, miskinlik
lila kizilsap; açık eflatun ~näschen n (sevimli) kücük yassi burun ~nashorn n zo. ak gergedan ~sinn m kalmkafalılik, ahmaklık
sinnig l. kaiinkafall, ahmak, budala
(Arbeit) cansikıci, yeknesak, monoton
winklig geom. genis acili; münfericüzzaviye

STUNDE : German Turkish

l. (Zeit) saat
(Unterricht) ders
(Augenblick) an;
n geben (nehmen) ders vermek (almak); jede volle ^ saat basmda; in letzter ^ saat onbirde; von Stund an poet. o andan itibaren; ^ um ^ saat besaat 2n: j-m e-e Summe ^ bir meblagm ödenmesi icin b-ne mühlet vermek; tecii etm

STUNDENEIBISCH : German Turkish

m bot. seytan keneviri; Afrika hatmisi
geld n l. ders ücreti
s.
lohn.
geschwindigkelt / bir saatteki sürat
hotel n pej. teläkigäh; göz ardi otel
kilometer pl. bir saatte katedilen kilometre adedi
kreis m astr. saat * cemberi (od. dairesi) 91ang saatlerce
lohn m saatlik ücret
plan m ders cetveli
schlag m: mit dem ~ zwölf saat oniki calar calmaz
zelger m akrep
Zirkel m s.
kreis

STUNDENWEISE : German Turkish

saat olarak, saat hesabıyla, saat başı

STUNDUNG : German Turkish

mühlet, tecii, ertelenme
s.gesuch n tecii istidas»

STUNK : German Turkish

m F kavga, nifak, mizmizlik, viniti

STUPEND : German Turkish

sasilacak; sayani hayret; muazzam

STUPFEN : German Turkish

F hafifce itmek

STUPID : German Turkish

(-e) ebleh, ahmak, enayi, sersem, hayvanca; V: bangoboz, dilgoz, hafiz, yambolu; ^ aussehend koyun bakish; salak;
er Bursche esek herif 2ität / ahmaklik, enayilik, bönlük, sersemlik

STUPS : German Turkish

m F l. hafifce itiş
bacaksiz; alti kans beberuhi Qen s. stupfen. 2nase/(sevimli) kücük ve biraz yukan kalkik burun

STUR : German Turkish

l. dikkafali, serkes, inatci, delibas; cetin ceviz
(unbelehrbar) söz anlamaz (od. dinlemez); dikbas(-li); bil-digini okuyan
(unnachgiebig) sert, egilmez, bükül-mez; fikrinde israr eden
(begriffsstutzig) idraki kit; vurdumduymaz; ^ nach seinem Kopf gehen kafasinin dikine gitmek

STURM : German Turkish

m l. firtina
s.
abfeilung.
(Wirbel) kasirga
(Schnee2) kar firtinasi; tipi
(Unwetter) bora, buragan, sayyip, äsif, boganak, saganak
(Gewitter) oraj
(Ungestüm) siddet, galeyan
mil.
(plötzlicher Angriff) atlhs, saviet, baskin
(lärmender Andrang) izdiham, tecahüm
Fb. usw. muhacimler, akirKilar
Fb. s. Stürmerreihe.
^ laufen (gegen) l. bse hücum, taarruz etm.
(bekämpfen) bse karsi cephe alarak siddetle tenkit etm. — läuten l. (Alarm schlagen) silähbasi borusu calmak
(m. Glocken) canlan calmak
(heftig klingeln) siddetle zile basmak; ~ im Wasserglas fig. bardaktaki firtina; in e-n ~ geraten bora yemek; e-e Festung im ^ nehmen bir kaleyi hücumia zaptetmek
abteilung / mil. l. (kleinere) hücum kolu (od. müfrezesi)
(größere) hücum kitasi
angriff m hücum. saviet
band n s.
riemen.
bock m bist. kocbasi
boot n hücum botu; hizh bot

STURMFLUT : German Turkish

firtinah met 2frei:
e Bude (Studentensprache) icinde herhangi bir misafirin kabul edilebilecegi oda
gewehr n otomatik tüfek
geschütz n hücum tanki (od. topu)
glocke / alarm cani
huimhof. itbogan. kurtbngan

STURMLATERNE : German Turkish

f firtına (bzw. gemici) lambası
leiter / l. mil. hücum merdiveni
naut. ip merdiven
möwe / zo. kücük marti ~reif hücum icin elverisli hale getirilen
riemen m sakandırık
schritt m mil. hücum adımı; im ~ fig. alela-cele; münikün oldugu kadar cabuk
schwalbe /zo. firtina kirlangici (od. kusu); denizördeği
segel n naul. firtina yelkeni; asirmali yelken
segler m zo. okyanus firtina kusu
taucher m zo. yelkovan kusu; ebabil Sturm- und Drang (~periode /) m lit. coskunluk ve savlet çağı
vögel pl.zo. firtina kusları
warnung / genicilere firtmanin cikacagi bildirilmesi
wind m bora, kasirga

STURZ : German Turkish

m \\. (a^ir) dL^me. sukut
(Zusammenbruch) inhidam. yikilma
(der Regierung) dü^ürülme, sukut
(Ungnade) gözden düsmesi; nikbet
(an der Böse) fiyatlann ant tenezzulü
(e-s Fensters, e-r Tür) boyunduruk; üst esik; (an c-mTor) sövz tasi
(Glasglocke) fanus
a^ker m nadas edilini? taria
angriff m mil. pike hücumu
bach m L sei, seyläp
fi^. yi^m, ya^mur. tufan
bad n duş

STURZFLUG : German Turkish

m mil. pike (ucusu); b;iş asa^i dalis; im ^ heruntergehen pike etm.
heim m pilot (motosikletci v. s.) hafif mi^feri
kampf.bomber m pike bombardiman ucagi
kampf.flugzeug n dikine dalan ucak; pike (od. Stuka) ucagi
regen m kisa ve siddetli yagmur; saganak
see/;
welle / naut. geminin üzerinden asan dalga

STUTE : German Turkish

l. kisrak
(KameI2) disi deve

STUTZEN : German Turkish

(tr.) l. (verkürzen) kisaltmak; kisa kesmek; kirk-mak, kirpmak
(Baum) budamak, yontmak, ürkütmek; (intr.) l. (plötzlich innehalten) birdenbire durmak, tered-düt etm.; (Pferde, Wild usw.) ürkmek
(Verdacht schöpfen) süphelenmek, kuskulanmak, ici gidiklanmak; gönlü bulanmak; hayret ederek evhama kapilmak; gestützt kirpik; mit
en Ohren (Tier) kulaksiz 9ml. kara-bina, filinta; kisa ve yivli av tüfeşi
(Ansatzrohr) kisa ek parcasi; hortum basi v. s.
(Sportstrumpf) spor corabi
(Ärmelschoner) takma iş kollugu
(Pulswärmer) bilek eldiveni
(Muffe) manson

STUTZER : German Turkish

m l. (Geck) züppe, bopstil; moda düskünü (od. budalasi); ispati bey; citkirildim; V: carliston
kisa erkek paltosu
er.haft züppe gibi; ^ gekleidet klyafetine düskün
flügel m mus. k.sa bicimli kuyruklu piyano