Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
ANUS : German Turkish

m s. After

ANVERTRAUEN : German Turkish

(j-m et.) l. teslim, tevdi etm., emanet birak- mak
(Geheimnis) b ne bir sir acmak
(Geschäfte) havale etm.
(überlassen) ustüne birakmak; sich j-m ~ b-ne emnivct etm., acilmak; kalbini (düsüncesini, icini) acmak; anvertraut mevdu; ~ bekommen emanet almak

ANVERWANDTE : German Turkish

m//s. Verwandte, ohne ~ yek at yek mizrak

ANVISIEREN : German Turkish

nisan almak; kcrtcsini almak

ANWACHSEN : German Turkish

l. (Wurzel schlagen) kok salmak
(yara yeri kapanmasiyle) yeniden viicuda yapismak; birlesmek
(sich vermehren) artmak, cogalmak, fazialasmak, tezayüt etni., katmerlesmek
(größer werden) büyütnek, kabarmak

ANWACKELN : German Turkish

angewackelt kommen F sallana sallana gelmek

ANWALT : German Turkish

m l. avukat; dava vekili
(Fürsprecher) iltimasci, sefaatci, müdafaaci
s.leruf m avukatlik
s.kaiinner / baro
s.liste / avukatlar levhasi s.robe / rop

ANWANDELN : German Turkish

l. (Lust usw.) icini heves (v.s.) kaplamak; icinden heveslenmek; birdenbire icine bir heves tari olm.
angewandelt kommen agir agir gelmek °lung/gecici arzii, his, heves; istemseme; iradei zaife; hal; sonderbare Sen haben htirn. bir iyi olm.; Aktionsari f der spontanen ~ gr. gereksinie (od. bcklemneziik) fiili; Der Kerl hat manchmal so komische °en. Bu adamin öyle halleri vardir

ANWANKEN : German Turkish

angewankt kommen sendeleyerek gelmek

ANWARTSCHAFT : German Turkish

namzetlik, adayilk
s.rechte pL, jur. bek- Icncn haklar

ANWATSCHELN : German Turkish

angewatschelt kommen (ördek gibi) badi badi yürümek

ANWEHEN : German Turkish

Ir. poet. karsisma esmek; intr.ilr. (Schnee) kar birik(tir)mek, yig(ll)mak

ANWEISEN : German Turkish

l. (Direktiven geben) talimat, direktif vermek
(et. zu tun) yapmasim emretmek
(Geld) havale etm.
(Platz) yer gostermek
(Gehalt) maas baglamak
(zuweisen) tahsis etm., ayirmak ^ung/l. yönerge, veche, talimat, direktif
emir
(Geld-) havale(-name), bono, cek
(Einschärfung) tenibih; Ich bitte hofl. um ~ des Reisegeldes. Yol parasinm itasina müsaade buyrulmasini rica ederim. Bitte f um nähere ~ istizan

ANWENDBAR : German Turkish

l. kabili tatbik
(handlich) kullamsli
en l. tatbiketm., uygulamak, isiimal etm.
(absichtlich; z. B. vage Ausdrucksweise) bse itina etm.
(gebrauchen) kullanmak, sarf etm.
(Vorsicht) ihtiyat etm.; angewandt tatbiki, ameli, tecrübi, uygulu, uygulanmış;
e Chemie (Geometrie) ameli kimya (hendese); Schule f für
e Kunst tatbiki güzel sanatlar okulu °ung/ l. uygulama, • tatbik
(Gebrauch) kiillams, istimal
(Praxis) ameliyat, kilgı, pratik, tatbikat; zur
od. in) ~ bringen tatbik sahasma cikarmak; ~ finden (auf) bse uygulanmak; tatbik sahasi bulmak

ANWERBEN : German Turkish

l. (Arbeiter) is vermek; tutmak
(Soldaten) askere almak, yazmak
allg. angaje etm.; sich ~ lassen
(als Soldat) askere yazilmak
a//g. b-nin hizmetine girmek

ANWERFEN : German Turkish

l. (Mörtel) duvan sivamak
(Motor) isletmek, harekete getirmek
(Ball) ilk ati§ yapmak "er m techn.isletme kolu

ANWESEN : German Turkish

n mülk, ernläk

ANWESEND : German Turkish

hazir, mevcut; ~ sein hazir bulunmak; mevcut olm.; °e pl. dinleyiciler; gel.a. ortalik

ANWESENHEIT : German Turkish

huzur, mevcudiyet, müvacehe; in ~ (von) hazir oldugu halde
s.hett n (für Beamte und Angestellte) curnal; devam defteri (od. cetveli)s.llste/yoklama cet-veli; mevcut listesi
s.gelder pl. hakki huzur

ANWETTERN : German Turkish

hiddetle baginp cagirmak

ANWETZEN : German Turkish

l. bilemek, keskinletmek
angewetzt kommen F acele ile gelmek

ANWIDERN : German Turkish

tiksindirmek, igrendirmek; istikrahmi celp et- mek; sich angewidert fühlen (von) bsden ikrah duymak

ANWOHNER : German Turkish

(in/) m komsu; bir yere yakin oturan
schaft / komsuluk, komsular

ANWURF : German Turkish

in l. (des Mörtels usw.) serpme siva
(Anschwem- mung) alüvyon
(Beschuldigung) suc isnadi
(Ver- leumdung) iftira
(Beschimpfung) sövme, setim
(des Motors) harekete getirme
(Sport) ilk ati;
kurbel / dirsekli isletme kolu
niotor m isletme inotörii

ANWURZELN : German Turkish

kok salmak; köklesmek; wie angewurzelt siehen- bleiben mihlanmis gibi durmak; donakalmak; kalip kesilmek