Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
FLAGELLANT : German Turkish

m l. bist. Flajelan
(persischer) stnezen
aten s. Geißeltierchen

FLAGEOLETT : German Turkish

n mus. flajole; dogusuk ses
töne pl. tabit armo-nik sesler

FLAGGE : German Turkish

l. allg. bayrak, sancak
(Schiffs2) bandira
(kleinere) flama, fors; der unter griechischer ~ fahrende Dampfer Yunan bandirali vapur; die ~ streichen l. sancagi indirmek
fig. teslim olm. Qen bayrak cekmek
en.leine/sancak saviosu; bayrak ipi
en.mast m sancak diregi; cunda
en.parade / bayrak merasimi en.prinzip n jur. bayrak esasi
en.signal n flama isareti
en.stange /;
en.stock m sancak gönderi
Offizier m amiral
schiff n amiral gemisi

FLAGRANT : German Turkish

:
es Vergehen cürmümeshut; meshut suc; in
i ertappen sucüstü (od. cürmümeshut halinde) yakalamak

FLAIR : German Turkish

n l. (Vorahnung) sezis, hissikableivuku
(Instinkt) sevkitabit, icgüdü

FLAK : German Turkish

(-artillerie) / ucaksavar topcu

FLAKON : German Turkish

m, n flakon, lavantalik

FLAKSPERRE : German Turkish

: die ^ durchbrechen ucaksavar bataryalar barajim delmek

FLAMBOYANT : German Turkish

l. n arch. flamboyant
m boL cennet agaci; tavus cicegi

FLAME : German Turkish

m;
In /; Flämin /; Flaman

FLAMINGO : German Turkish

m zo. flamankusu; flamingo

FLAMME : German Turkish

l. alev, sule, yalaza
fig. sevgili, masuka; in hellen
n stehen alevier icinde yanmak; in
n setzen l. alevlendirmek
fig. (ein Herz) canina (icine, gönlüne) ates birakmak Qn (tr.) ebrulamak (intr.) l. alevlenmek, sulelenmek
(strahlen) parlamak; kivilcim sacmak; geflammt hareli
n.baum m s. Flambovant (2)
n.blume/ bot. floks 2nd l. (hell leuchtend) suleli
(leidenschaftlich) alevli, atesli; kivilcim sacan;
es Herz bot. kanli yürek; cigerci singi
n.meer n ates deryasi
n.tod m s. Feuertod
n.werfer m mil. ates makinesi n.zeichen n s. Feuerzeichen

FLAMMOFEN : German Turkish

m alev finni
punkt m alevlenme noktasi

FLANDEM : German Turkish

n.pr. Flander 9risch Flaman

FLANELL : German Turkish

m fanila, flanel
anzug m fanila elbise
hose/fanila pantalon
Jäckchen n (für Säugling) zibin

FLANEUR : German Turkish

m bosgezen, dolasan 2ieren bös gezmek; dolas-mak; piyasaya cikmak

FLANKE : German Turkish

l, yan
(bei Tieren) bögür tarafi; bös bögür; dös
Fb. ortalama
techn. disin yan yüzü; dem Feind in die ^ fallen düsmanin yanina düsmek; mit schmalen, langen
n (Pferd) devedöslü ^n Fb. ortalamak
n.angriff m mit., Scha. yan taarruzu
n.bedrohung / mil. yan tehdidi
n.bewegung / mil. yan hareketi n.deckung / mil. yan örtmesi
n.sicherung / mil. yan emniyeti flankieren l. (an j-s Seite gehen) yanlannda bulunmak
mil. düsman yanim kavramak
Scha. taslanm yan tarafina koymak; Er war von zwei Soldaten flankiert, tki yaninda birer asker gidiyordu. Flansch m techn. flans, halka 2en flans (od. halka) gecirmek
Verbindung / flans baglantisi; halka

FLAPPER : German Turkish

m z.va. öndört ile onyedi ya§ arasindaki genc kiz; flaper

FLAPS : German Turkish

m F yontulmamis delikanli 9ig kaba, hamhalat; terbiyesi kit

FLASCHE : German Turkish

l. sise
techn. makara
F kabiliyetsiz, liyakatsiz adam; allahlik; e-r ^ den Hals brechen hum. sise acmak; mit der
^ aufziehen (Kind, Tier) emzikle beslemek

FLASCHENAUFKÄUFER : German Turkish

m siseci

FLASCHENBIER : German Turkish

n sise birasi
glas n sise cami ~grün camgöbegi
hals m l. sise boynu
(Schlucht) bogaz
handel m sisecilik
kapsel / sise kapsülü
kind n emzikle beslenen cocuk
kürbis m asmakabagi
pfand n sise depozitosu
post / naut. potkal
verschluß m sise kapagi
zug m palanga, cerrieskal

FLATTERGEIST : German Turkish

m F l. kararsiz, sebatsiz; maymun istahli; daldan dala konan; (va. bülheves, nevheves, mütelevvin)
s.
haftigkeit
gras n bot. dardagan dansi; siyah dan otu 2haft hafifmesi ep, alaca, yeltek, hercat
haftigkeit / sebatsizlik, hafifmesreplik, döneklik
mine / mil. serpme lagim ^n l. ucusmak
(kleinerer Vogel) pirpir etm., pirlanmak; kanat cirpmak
(Fahne) dalgalamak

FLAU : German Turkish

l. (schwach) dermansiz, bitap, zayif, hafif
(im Magen) karni ac
(Getränk) tatsiz, yayvan
(Markt) durgun
phot. flu; Mir ist ganz ^ zumute. Dizlerim kesiliyor

FLAUE : German Turkish

(seit.);
heit/ l. dermansizlik
(Geschäft) durgun-luk