Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
FLAUM : German Turkish

m ince tüy; ayva tüyü; ölker, hav
bart m tüs 2bärtig terbiyik
feder / kustüyü
federn pl.: feine ^ yonda
haar ince tüy °ig ince tüylü, havil

FLAUSCH : German Turkish

m l. havh cuha; uzun tüylü kaba yünlü kumas
(dicker Wollstoff) sayak
(Mantel) kislik palto
mantel m s. ~ (3).
rock m hirka

FLAUSEN : German Turkish

pl. yalandan bahane, sacmalama, naz
macher m zevzek, sacmaci, nazh, nazenin, citkirildim

FLAUTE : German Turkish

l. naut. rüzgänn kesilmesi
(Markt2) durgunluk, kesat, cansizlik

FLEBBE : German Turkish

(Gaunersprache) vesika, tezkere; kimlik kägidi

FLECHSE : German Turkish

an. veter, kiris, sinir

FLECHTE : German Turkish

ot. temriye
garnele/
kücük karides; teke;
gebirge n n. pr. (Nordamerika) Kayalik Daglar Silsilesi
kleiber m
kaya sivaci ku$u
klippe / kayalik
mispel / bot. musmula agaci
riff n resif, döküntü
röschen n bot. Amerika hammeli; san acalya
schwalbe /
kaya kirlangici
taube /
kaya güvercini

FLECK : German Turkish

m l. (Stelle) yer, nokta
(Tupfen) benek; (auf der Haut fl.) yama
(Flicken) yama, ek
(Stück Land) arazi parcasi
(Schmutz^) leke
(Makel) kusur, ayip, saibe
(Hornhaut) misafir;
en machen leke birakmak;
en bekommen lekelenmek; blauer ^ bere, ekimoz; gelber ^ (im Auge) san benek; seleli asfar; das Herz auf dem rechten ^ haben yürekli olm.; den Mund auf dem rechten ^ haben laf altinda kalmamak; hazircevap pim.; sipmisi cevap yetistirmek; vom ^ bringen yerinden oynatmak; nicht vom ^ kommen yerinde saymak; Er kommt mit der Arbeit nicht vom^. t§ elinde kallyor. t§ bir türlü ilerleye-miyor. sich nicht vom ^ rühren yerinden kimildamamak; vom ^ weg F hemen, derhal

FLECKE : German Turkish

pl. iskembe °n l. (Flecke bekommen) lekelenmek
(Arbeit) cabuk ilerlemek
dial. yamalamak, tamir etm

FLECKEN : German Turkish

m l. s. Fleck
(Ortschaft) köy, kasaba
blume/oo/. kilic ptu; benek cicegi
entferner m l. (P.) lekeci
(Mittel) leke sabunu
niergel m lekeci kili
wasser n leke suyu

FLECKFIEBER : German Turkish

n med. lekeli humma; tifiis
hai m zo. lekeli kedibaligi ^^g l. benekli
(schmutzig) lekeli
seife/leke sabunu
typhus m s.
fieber. •wasser n javel (suyu)

FLEDERMAUS : German Turkish

yarasa; (frühfliegende) seytankusu; (langohrige) etkanat segel n naut. ücköseli randa

FLEDERWISCH : German Turkish

m l. tüylü süpürge
fig. intizamsiz, hoppa genc kiz

FLEGEL : German Turkish

m l. (Dresch2) harman döveni
(Grobian) dag ayisi; yontulmami§ herif; hödük; odun yarmasi; kaba-dayi; mese odunu
el/kabalik, terbiyesizlik ^haft kaba, terbiyesiz; balta ile yontulmus; sich ^ benehmen terbiyesizlik etm.
jähre pl. saygisizlik cagi ^n: sich ^ maca beyi gibi kurulmak

FLEHEN : German Turkish

l. (um et.) bs icin yalvanp yakarmak
(um Gnade) aman dilemek
(zu Gott) Allaha niyaz etm.; tazarruda (od. münacatta) bulunmak 2 n yalvans, niyaz •d yal-vanci
flieh yakansli, tazarrukftr, ricakär; (Adv.) yalvanp yakararak; ^ bitten istirham etm.; yüz kizartmak; etegine sarilmak; b-ne yalvarmak

FLEISCH : German Turkish

n et; — ohne Fett l. yagsiz et
(bei Wildbret) kara et; Der Geist ist willig, aber das ~ ist schwach. (Bibel) mst. spött. Tavukgötü tövbe tutmaz. ~ voller Sehnen und Flechsen sinirli et; gekochtes ^ sögüs; ^ abhängen lassen et saklatmak, bayatlatmak; ^ werden tecessüm etm.; den Weg alles
es gehen fani olm.; ölmek; aus ^ und Bein etli kemikli; in ^" und Blut übergehen damarlanna isle-mek; ins ^ wachsen (Nägel) tirnak batmak; sich ins eigene ~ schneiden fig. beläyi para ile satin almak; kendi menfaatine laymak; oturdugu dali kesmek; gävura kizip oruc yemek (od. bozmak); vom ^ fallen fig. etten (od. vücuttan) düsmek; zayiflamak

FLEISCHBANK : German Turkish

f kesap tezgähı

FLEISCHBESCHAU : German Turkish

f etlerin muayenesi

FLEISCHBRÜHE : German Turkish

f et suyu

FLEISCHER : German Turkish

m kasap

FLEISCHEREI : German Turkish

f kasap dükkäni

FLEISCHERGESELLE : German Turkish

m satırcı

FLEISCHERLADEN : German Turkish

m s. Fleischerei;

FLEISCHESLUST : German Turkish

f şehvani zevkler

FLEISCHEXTRAKT : German Turkish

m etsuyu huläsasi; osmazom