Germany
FLUCHTLINIE : German Turkish
arch. hiza cizgisi
verdacht m kacma süphesi
versuch m kacma denemesi; firar tesebbüsü; e-n ^ unternehmen kacmaga kalkismak
FLUCHWÜRDIG : German Turkish
menfur, melun, ilencii; ein
es Andenken hinterlassen länet altinda kalmak;
e Handlung melänet
FLUG : German Turkish
m l. ucus
(Schar) sürü; der hohe ^ der Gedanken fikir tealisi; (va.: rifati fikriye; sümüvvü efkär); den Vogel im ^ treffen ucan kusu vurmak; ucara atmak; (wie) im ^ vergehen (Zeit) carcabuk gecmek
abwehr./ havaya karsi müdafaa asche/ucar (od. ince) kül
bahn/ l. mahrek, yörünge
mit. mermi yolu
ball m (Tennis, Fb.) vole; e-n — schlagen (Tennis) vole yapmak
bereich m hareket sahasi; ucus siasi (od. menzili)
blatt n l. el iläm; propa-ganda beyannamesi
(Vorsatzblatt) föyvolan
FLUGGAST : German Turkish
m hava (od. ucak) yoicusu
FLUGGESCHWINDIGKEIT : German Turkish
ucus hizi
hafen m hava limani; aerodrom; mil. a. ana (od. esas) meydan
hafer m bot. delice otu
hahn m
ucar-bahk
höhe / l. ucus yük-sekligi
mermi yolunun yüksekligi
hörnchen n zo. ucar sincap
huhn n cöl tavugu
kapitän m pilot
karte /hava bileti
lehrer m ucus ö^retmeni
linie/
hava hatti; rota
s.
bahn.
loch n (für Bienen, Tauben usw.) girip cikma deligi meidedienst m mil. hava haber verme hizmeti
platz m hava alani; ucak meydani post/hava postasi; mit
^ ucakla
FLUGS : German Turkish
(Mv.) carcabuk; cabucak; zaman kaybetmeden; der-hal; — ging er hin und hinterbrachte alles, was ich gesagt hatte. Yemeden icmeden gitmis, benim söylediklerimi yetistirmis
FLUGSAND : German Turkish
m seyyar kum
schein m s.
karte,
schritt/brosür, risale sicherungs.dienst m ucus emniyeti hizmeti
siche-rungs.system n /durch Radar) navar
Staffel / mil. ucak bölügü
strecke/ l. ucus mesafesi
rota
Stutzpunkt m hava üssü
verkehr m hava seferleri
warndienst m s.
meidedienst,
wesen n ucakcilik, havacilik; hava isleri
weiter n hava sartlan
zeit / ucus müddeti
FLUGZEUG : German Turkish
n ucak, tayyare, aeroplan;
e abschießen ucak düsürmek
bau m ucak insaati
beobachter m ucak gözcüsü (gözetleyicisi, rasiti)
besatzung / ucak mürettebati
führer m pilot
geschwader n hava alayi
halle / ucak hangan mutterschiff n ucak gemisi
rumof m ucak göv-desi
Staffel f ucak bölügü Startbahn / ucus pisti –träger m ucak gemisi
typ m ucak tipi
verband m ucak filosu
FLUIDKOMPAß : German Turkish
m nauf. ispirtolu kumpas
um n l. seyyale, akiz
fig. bir insandan veya bir seyden intisar eden tesir
FLUKTUATION : German Turkish
temevvüc; inis cikis ^ie^en temevvüc etm., degismek, kararsiz olm. ^ierend inisli cikisli
FLUNDER : German Turkish
zo. pisibaligi; derepisisi; köpek dili
FLUNKE : German Turkish
(e-s Ankers) naut. taban
FLUNKEREI : German Turkish
maval okuma; F: atmasyon; V; asma sakal takma biyik
er m farfara, F: atmasyoncu 9n atlp tut- mak; kitir atmak (od. yuvarlamak), farfaralik etm., tiras etm
FLUNSCH : German Turkish
m: e-n ^ ziehen dudagi bükmek
FLUOR : German Turkish
n ehem. flüoreszenz/flüonsi; lemeam flüort; flüoresans; flöresans ^eszierend flüonsil, flüoresan, flöresan
id n ehem. flüorit
FLUR : German Turkish
(I)/köy arazisi; kirlar, tarlalar Flur (II) m l. (Haus^) antre, hol
(Gang) koridor, gecenek, gezinti
(Treppenabsatz) sahanhk
FLURBEREINIGUNG : German Turkish
l. dagmik tarlalann birlestirilmesi
/ig. fikir ihtiläfmm tesviyesi
garderobe/gardirop, portmanto
hüter m kir bekcisi
schaden m tarlalara yapilan hasar
schütz m s.
hüter
FLUT : German Turkish
l. (Fließen) seyelän, sellenme
(Ggs. Ebbe) kabarma, met
(Überschwemmung) feyezan; su baskini
(große Menge) cokluk, bolluk, kesret, yi^m, yagmur
(Men-schen9) kalabalik, akm; e-e ^ von Beschwerden (bzw. Huldigungen) itiraz (bzw. iltifat) yagmuru 2en (tr.) naut. su altinda birakmak; (intr.)
FLUß : German Turkish
m l. nehir, irmak
(fließen) akma, akmtl, cereyan
(der Rede) seiäset, taläkat
(Aus2) med. seyelän; in ^ bringen (bzw. kommen) l. harekete getirmek (bzw. gelmek)
(Eis) eritmek bzw. erimek; noch im ^ sein flg. cereyan etm. 2abwärts akis asagi
arm m nehir kolu °aufwärts akis yukan
barbe/zo. frati, karakeci, imsirik; sisli balik
barsch m zo. tatli su levregi; dere balinasi; kalinos bett n nehir yata^i; mecra
biegung / nehir kavsi
eisen n ingot; mayi halinde celik
FLUßKIEMENSCHNECKE : German Turkish
zo. paludina
krebs m kerevit, kara-vides, kerevides, tatli su istakozu
lauf m l. akar su
nehrin akisi "mündung / agiz; nehrin denize döküldügü yer; munsap
muschel / zo. irmak midyesi
neunauge n zo. irmak tas emeni
perlmuschel / zo. irmak inci midyesi
pferd n zo. suaygin; hipopotam schiffahrt / nehirlerde seyrisefain
seeschwalbe/zo. irmak kirlangici
spat m min. flüspat, flüorin
stahl m s.
eisen,
taucher m zo. irmak dalgici
Übergang m l. nehir gecisi
mil. gecit harekäti; nehri gecme
ufer n nehir yakasi
FLÄCHE : German Turkish
l. (Ober2) satih, yüzey; math. vecih, yüz
(Ebene) düzlük; math. müstevi, düzlem
(z.B. e-s Kristalls) safiha, plaka
(e-s behauenen Steins) pano
(Feld) alan, saha
s.
n.inhalt
(unendliche) enginlik, füshat
FLÄCHENAUSDEHNUNG : German Turkish
yüzey kaplami
blitz m yayimk sim-sek
gleichheit / math. yüzeylerin esitligi
Inhalt m mesa-hai sathiye; yüzölcümü; saha, alan lautsprecher m difüzör
maß n yüzey ölcüsü
messer m planimetre
win-kel m zaviyei sathiye; düzlem aci
FLÄMISCH : German Turkish
Flaman
FLÄMISCHE : German Turkish
(-e) n (Sprache) FIamanca
FLÄSCHCHEN : German Turkish
n l. allg. kücük sise
(Flakon) flakon, lavantalik
(Säuglings2) biberon
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani