Germany
FORINT : German Turkish
m (ungarische Währungseinheit) forint
FORKELN : German Turkish
(Hirsch) boynuziyle delmek
FORM : German Turkish
l. sekil, tarz, duzen
(Sport, Musik) form
(Modell) patron, kalip, model, numune, örnek
(Schnitt) bicim
(gesellschaftliche) adabimuaseret; die ^ wahren zevahiri kurtarmak; Trotz allem wahrt er die äußeren
en. Bacasi egri ama, tütünü (od. dumani) dogru cikar. Spr. die ^ verlieren deforme olm.; sekli bozulmak; der ~ halber sekle riayeten; ^ gewinnen sekillenmek; sekil almak; bir sekle girmek; der S. e-e ^ geben bir kaliba dökmek; in e-e ^ bringen bii sekle sokmak; Werke in kleinerer ^ kücük kitada eserler; in ^ (Sport) formunda, idmanli; schlecht in ^ (Sport) formsuz; sich nicht in ~ fühlen (Sport) hamlik hissetmek; et. in die vorgeschriebene ^ bringen kitaba uydurmak; bir ise formül bulmak; in e-e passende ~ bringen münasip bir kiliga sokmak; in aller
~ icap eden sekil ve tarzda; resmen; usulü vechile
FORMAL : German Turkish
seklt, suri, formel; Adv. seklen;
e Schulung forma-syon despri;
e Logik suri mantik
FORMALDEHYD : German Turkish
m ehem. formaldehit
FORMALDELIKT : German Turkish
n jur. seklt suc
FORMALIEN : German Turkish
pl. formaliteler, muameiät
FORMALIN : German Turkish
n ehem. formal in, formol
FORMALISMUS : German Turkish
m formalizm, sekilperestlik, sekilcilik, bicim-cilik
ist m formalist, sekilci, sekilperest °istisch forma-lite düskünü
ität/formalite, muamele, islem
FORMAT : German Turkish
n l. boy, ebat, kita büyüklük, cap
/fg. (e-r Persönlichkeit) ortamn üstünde liyakat; ein Mann von ^ mümtaz sahsiyet
ation/ l. mil. a) (Verband) teskil, bir-lik b) (abstrakt) sekil, nizam
geol. a) tabaka, katman, yerey h) (Gesamt) tesekkül, olusuk. dizge, sistem
FORMBAR : German Turkish
yoğrularak istenilen sekle sokulabikn ^blatt n formül(-er), örnek
FORMEL : German Turkish
formül, düstur. rumuz, sembol, simge; auf e-e feste ^ bringen formüllestirmek
buch n chem.,pharm. formüler 9haft formül seklinde;
e Redensart deyim
kram m pej. formaliteler
FORMELL : German Turkish
l. sekli, sur?
(offiziell) formel, resmt;
e Rechtskraft jur. sun kaziyei muhkeme
FORMEN : German Turkish
l. (gestalten) sekil vermek; sekillendirmek, bicim-lendirmek, teskil etm.
(nach Modell) kaliplamak, kilik-lamak, forme etm.; sich ^ tesekkül etm.; geformt sekilli Q\\ehref ling. morfoloji, sarf; sekil (od. form) bilgisi; yapi-bilgisi
FORMER : German Turkish
m kaliplayici
erel /kahplama dairesi
fehler m
jur. sekilde noksanhk; bicim bozuklugu
pot, gaf;
fräser m forma frezesi
gebung/sekil verme °gewandt l. ifadesi düzgün
adabimuaserete väklf olan 2gleich sekildes gleichheit/sekildeslik; sekil birligi
FORMIDABEL : German Turkish
z.va. l. korkunc, müthi§
dehsetli; sayani hayret
FORMIEREN : German Turkish
teskil etm., dizmek; sich ^ alay kurmak
FORMLEHM : German Turkish
m döküm balci^i
FORMLOS : German Turkish
l. sekilsiz, bicimsiz
ßg. tekellüfsüz, läubali, münasebetsiz
(nicht auf Formblatt) formül kullan-madan;
er Vertrag jur. nzaya bagh akit 2igkeit /sekil-sizlik, bicimsizlik
ßg. läubalilik, münasebetsizlik
FORMOL : German Turkish
n ehem. formal in, formol
FORMOSA : German Turkish
n. pr. Formoz; Tayvan
FORMRÜCKGANG : German Turkish
m: e-n ^ aufweisen (z.B. Fb.) form düsük-lügü göstermek
FORMSCHÖN : German Turkish
güzel sekilli
FORMULAR : German Turkish
n formül(-er), cetvel, cizelge, örnek 2ieren formül-lestirmek; formüle etm
FORMVOLLENDET : German Turkish
noksansiz, kusursuz, pürüzsüz Qvorschrift / formalite
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani