Germany
HERVORSPRUDELN : German Turkish
(intr.) fiskirmak; (tr.) alelacele söylemek
HERVORSTECHEN : German Turkish
ßg. l. göze carpmak; dikkati cekmek 2 ßg. s. hervorragen (2).
d göze carpan; bellibasli;
e Eigenschaft vasfi mümeyyiz; ohne
e Anlagen basit bir adam
HERVORSTEHEN : German Turkish
l. cikinti teskil etm.
(Augen) disan firlamak
HERVORTRETEN : German Turkish
l. sira arasindan cikmak; firlamak
(vorspringen) cikinti teskil etm.
(zu sehen sein) görünmek, gözükmek; göze carpmak
(sich zeigen) belirmek, tebarüz (od. tebellür) etm.; sarahat kesp etm.; meydana cikmak
HERVORTUN : German Turkish
: sich ^ k-ni göstermek; temayüz etm., sivrilmek
HERVORZIEHEN : German Turkish
cekip cikarmak
HERWAGEN : German Turkish
: sich ^ buraya gelmek cesaretinde bulunmak
HERWÄRTS : German Turkish
; auf dem Herweg buraya gelirken
HERZ : German Turkish
n l. kalp, yürek
(Mut) yürek, cesaret
(Seele) gönül, ruh, can; Allahin evi
(Brust) gögüs, koyun, kucak
(Mitgefühl) yürek, insaf, merhamet
(Mittelstück) göbek, merkez; (bei Zwiebeln, Salat usw. a.) cücük
Ka. kupa, kör
(bei Tauwerk) naut. fitil
(flammendes od. tränendes ~) bot. kanli yürek; cigerci singi; j-m das ^ zerreißen icini tirmalamak; yüregini sizlatmak; cigerini dogramak; ein ^ und e-e Seele göbegi beraber kesilmis; canciger; Sie sind ein ^ und e-e Seele, tctikleri su ayn gitmez. kein ^ haben b-de kalp olmamak; j-m das ^ im Leibe brechen b-nin kalbini kirmak; sein ^ ausschütten, sich das ~ erleichtern dert yanmak; kalbini dökmek; Hast du denn kein ~ im Leibe? Sende hi^ yürek yok mu ? Da lachte mir das ^ im Leibe, (yök sevindim. j-m das ^ schwer machen b-ni üzmek; j-m e-n Stich ins ^ geben ßg. yüregini ciziaimak} j-m schier das ^ abdrücken icinin ya^i erimek; sich ein
^ fassen cesaretlenmek; j-s ^ gewinnen b-nin gönlünü aviamak; sein ^ verschenken b-ne gönül baglamak; seinem
en Luft machen derdini dökmek; yüregini bosaltmak; Das ^ bleibt immer jung. Spr. Gönül fanmaz (kanmaz, kocamaz). Spr. sein ^ an et. gehängt haben bsde gönlü olm.; das ^ auf der Zunge haben sir saklamamak; sözünü esirgememek; samimiyetle konus-mak; sich das ^ aus dem Leibe reden yürek tüketmek;
HERZ (II) : German Turkish
sein ^ bis zum Hals schlagen fühlen yüregi agzina gelmek; sein ~ in beide Hände nehmen yüregini pek tutmak; ein ^ von Stein tasyürekli; kaya gönül; an gebrochenem
en sterben kahnndan ölmek; j-m et. ans ^ legen b-ne bsi hararetle tavsiye etm.; ans ^ drücken bagnna basmak; Er hat noch etwas auf dem
en. Dilin altinda bir bakla var. sagen, was man auf dem
en hat gönlünde olam söylemek; ins ^ schneiden ßg. canina islemek; b-nin yüregini dagia-mak; mit ganzem
en (bei e-r S. sein) bütün imaniyle: Er ist nicht mit dem
en dabei. Gönlü yok. nicht übers ^ bringen können ici götürmemek; bsi yapmaga klyamamak; ici razi olmamak; gönlü elvermemek; Es ist mir so eng ums ~. Kalbimde öyle bir sikinti var kil reden, wie es e-m ums ^ ist acik konusmak; ein Kind (von
..) unter dem
en tragen b-den hamile kalmak; Was nicht von
en kommt, geht nicht zu
en. Gönülsüz namaz göge cikmaz. Spr. Eine Freundlichkeit, die nicht von
en kommt, verdient keinen Dank. Zoraki iyilik tesekküre degmez. Gesegnet ist die Gabe, die von
en kommt. Gönülden kopan ihsanin hayirhsidir. Spr.; von ganzem
en can ve gönülden; j-m von ganzem •en (ct. Gutes od. Schlechtes) wünschen gönül etm.; Wir wünschen von ganzem
en... Bütün varli^i-mizia
.. dileriz. sich et. vom
en reißen gözden cikarmak; sich et. zu
en nehmen l. (betrübt sein) bsden dolayi keder-lenmek
(emstnehmen) a^irdan (od. ciddiye) almak
(beachten) b-ni dinlemek; bsi nazan itibara almak; bse riayet etm.; j-m sehr zu
en gehen b-nin kalbine islemek; icini daglamak; zu
en gehend yamk yanik
HERZANFALL : German Turkish
m kalp krizi; Er ist e-m ^ erlegen. Kalpten öldü.
beklemmung / yürek (ßg. a. gönül) darligi-beutel m an. dis yürekzan; sigafi haricif kalp; perikart
beutelentzündung / med. dis yürekzan iltihabi; perikardit 2bewegend dokunakli, acikli «-blatt n l. bot. parnasya cicegi
(Kosewort) cigerpare
b\\ume f bot. kanli yürek; eiferet sin§i
Mut n: sein ^ geben sidik ile calismak •bräune fmed. gögüs an j in i; hunnaki sadir
chen n (Kose wort): mein ^ ci^erim, monosum, elmasim, canim, ruhum, yavrum; cicim pilicim; kuzum
dame / Ka. kupanm kizi
HERZEGOWINA : German Turkish
geogr. Hersek
er(ui /) m HersekH
HERZELEID : German Turkish
n poet. yürek yarasi; gam, gussa. elem
HERZEN : German Turkish
oksayip sevmek; sarmak, kucaklamak; bagnna basmak; sich ^ sarmas dolas olm
HERZENSANGELEGENHEIT : German Turkish
gönül meselesi
brecher m Don Jüan; capkin
angst / helecan, teläs
bund m gönül bagi ^gut iyi (od. altin) kalpli
güte/rikkati kalp; sefkat
lust /: nach ^ cam istedi^i kadar; keyfemayesa; doya doya; nach ^ trinken kana kana icmek; nach ^ genießen kur-dunu kirmak; kurtlanni dökmek
wünsch m candan arzu; icten dilek; balli börek
HERZERFRLSCHEND : German Turkish
gönül acan; ferahlatici, hos
ergreifend kalbe dokunan; aci. trajik ^e^we^te^ung / kalp tevessüü 2fehler m kalp anzasi
fönnig kalp seklinde 2gegend / kalp nahiyesi ^ge8pann n bot. asiankuyrugu 9grube / an. can evi
haft l. (mutig) yürekli; yüregi pek; yigitce, cesur(-ane), pekgözlü
(tüchtig) adamakilli
(kräftig) kuvvetli
HERZIEHEN : German Turkish
l. (hinter sich ^} yedege almak
(über j-n) a) b-ni cekistirmek; tefe koyup calmak b) (verspotten) b-le alay etm., egienmek; b-ni zevke almak; b-nin ayagina ip takmak ^
HERZIG : German Turkish
cok sevimli; can, minyon, cici
HERZINFARKT : German Turkish
m med. kalp enfarktüsü 9innigllch poet. can ve gönülden; icten
Insuffizienz / med. kalp kifayetsizli^i •kammer/on. yürek kanncigi; kalp büteyni
klappe f an. yürek kapacigi; kalp dessamesi
klopfen n yürek carpm-•tisi; hafakan; ^ bekommen hafakanlar bogmak; yüreg; carpmak (od. hoplamak); halecanlanmak; alip vermek Qkrank kalp hastasi; kardiyak
kranzgefäße pl. an. koroner damarlar
lähmung / kalp sektesi; sok
leiden n kalp hastaligi ^le^dend kardiyak; Er ist ~. Kalp hastaligi var. ^lich samimt, muhabbetli, kalbt; (Adv.) l. candan, icten
(sehr) cok, pek ziyade; ~ lachen kahkaha ile gül-mek; ^ gern! büyük bir memnuniyetlel ~ willkommen! Hos (od. sefa) geldiniz! ~ wenig pek az
lichkelt / samimi-yet, ictenlik, hulus
liebste mlf z.va. sevgili
lilie / bot. Frenk zambagi
Unle/ math. kardiyoit ^los l. (gefühllos) duygusuz
(grausam) insafsiz, kiyici, gaddar, merhamet-siz, katiyürekli
losigkeit / l. duygusuzluk, kalpsizlik
merhametsizlik
muschel / zo. asvades; yürek midyesi
muskel m an. yürek kasi; adalei kalp; miyokart
HERZOG : German Turkish
m dük; bist. a. duka; ^ von Windsor dük dö Wind-sor
in / düses
tum n dukalik
HERZOHR : German Turkish
n an. yürek kulacigi; kalp üzeyni
schlag m l. yürek carpmtisi; darabam kalp; vuru
(als Todesursache) kalp sektesi; e-n ^ bekommen yüregine inmek
schwäche/kalp kifayetsizli^i 9stärkend l. med. kordiyal
ßg. ferahlatici; teselli veren
HERZU : German Turkish
s. heran; herbei
HERZZERREIßEND : German Turkish
canhiras, dilhiras; yürek yakici; e-e
e Tragödie yürekler acisi bir facia
HERZÄHLEN : German Turkish
(birer birer) saymak
HERÜBER : German Turkish
eri(-ye), bu tarafa; bu taraftan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani