Germany
HINSCHIELEN : German Turkish
göz uciyle bakmak
HINSCHLACHTEN : German Turkish
ogaziamak, katletmek; katliam yapmak; yere sermek
HINSCHLAGEN : German Turkish
l. üzerine vurmak
F yere düsmek; Da schlag doch einer lang hin! F Hoppala! öp babanm elini! Wo du hinschlägst, da wächst kein Gras mehr. Vurdu^un yeri kinyorsun. Bastion yerde ot bitmez, der Länge nach ^ boyunca yere serilmek
HINSCHLEPPEN : German Turkish
ir yere sürüklemek; sich ^ (a.ßg.) sürüklen-mek
HINSCHMIEREN : German Turkish
ir seyler karalamak, ciziktirmak
HINSCHREIBEN : German Turkish
l. yaziya dökmek
(schnell) yazivermek
HINSCHWINDEN : German Turkish
yavas yavas zeval bulmak {od. gecip git-mek)
HINSEHEN : German Turkish
ir yere bakmak; (genau) dikkat etm.; so tun, als ob man nicht hinsähe bakmazianmak; bakmazhktan gelmek; bakmiyormus gibi yapmak
HINSETZEN : German Turkish
ir yere koymak, oturtmak; sich ^ oturmak
HINSICHT : German Turkish
bakim, cihet, yön, noktai nazar; in ^ auf
.. bakimindan, karsismda, mülähazasiyle; in jeder ^ her bakimdan (od. cihetten); her hususta; in dieser ^ bu bakimdan (od. cihetten); bu hususta, bu itibaria; in gewisser ~ bir cihetten; in e-r ^ bir bakimdan (od. bakima); in welcher ^? ne yönden? ~lich (m. Gen.) bs bakimindan, hususunda, mevzuunda, etrafinda; bse dair, gelince; bsle ilgili
HINSIECHEN : German Turkish
eriyip gitmek; saranp solmak
HINSOLLEN : German Turkish
konulmasi istenilmek; Wo soll das hin? l. (z.B. Blumen) Nereye konulacak?
(Wie soll das enden?) Bunun sonu neye varacak?
HINSTELLEN : German Turkish
l. bir yere koymak, dikmek, diremek
a) (als Muster) örnek olarak göstermek b) (als ünglücksfall) kaza süsü vermek c) (als Lüge) bsin yalan oldugunu iddia etm.; sich ^ l. dikilmek
(drohend vor j-n) horozian-mak, kokorozianmak
(als et.) k-ni... gibi göstermek; k-ne
.
süsü vermek
HINSTRECKEN : German Turkish
l. bsi uzatmak
(j-n) yere sermek; sich ^ boyiu boyuna uzanmak; hingestreckt serili, sergin
HINSUDELN : German Turkish
ciziktirmak
HINSUMMEN : German Turkish
: in e-m fort vor sich ^ dizlanmak
HINTANSETZEN : German Turkish
;
stellen arka plana atmak; arda koymak; ihmal etm.; ehemmiyet vermemek
HINTEM : German Turkish
m F makat; kaba et; kic; kaynak; s.a. Gesäß, Popo
HINTEN : German Turkish
l. geri(-de,
sinde), arkada
(im Hintergrund) arka planda
(in Schriftstücken) sonunda; ~ auf den Brief mektubun arkasma; ^ herumgehen (z.B. um ein Haus) arttan dolasmak; Ahmet ^ und Ahmet vorn F Ahmet asagi Ahmet yukan; ^ anfügen pesine takmak; von
^ geriden; (naut.) pupa; ein Schiff von
^ rammen pupa etm.; Das Haus hat ^ hinaus e-n Garten. Evin arka tara-finda bir hahcesi vardir. weit ^ ta uzaklarda; ^ aufsitzen lassen terkisine almak
herum arkadan arkaya; art ara-dan; ei altindan; gizlice
über arka üstü
HINTER : German Turkish
l. (Präp. m. Dat. od. Akk.) arkasm(d)a, ardm(d)a
(Adj.) arka, art; ~ sich lassen l. bsi gecmis bulunmak
mesafeyi acmak
ßg. gölgede (geride, arkada) birakmak
(altes Jahr an Silvester) selämetlemek; ^ sich blicken ardina bakmak; sich ~ die Arbeit machen ise koyulmak; ^ dem Berg dagin ötesi; ^ sich gehen klein kicm yürümek; ^ sich herziehen yede^e almak; sürüklemek; ~ et. (j-m) her sein pesini birakmamak; pesinden kosmak; israria takip etm., kovalamak, kovusturmak; bir isin arkasinda pabuc eskitmek (od. paralamak); ^ j-m herschimpfen b-ne yuf borusu calmak; eins ^ dem ändern kommen sirt sirta gelmek; ^ dem Schrank hervor dolabin arkasmdan; ^ et. kommen bsi kesfetmek; bir sirn meydana cikarmak; Er steckt ^ der Sache. F Bu iste onun parma^i var. ~ der Front cephe gerisinde;
es Glied mil. arka sira;
er Teil des Spielfeldes Fb. fon
HINTER J-M STEHEN : German Turkish
l. b-nin arkasmda durmak
ßg. b-ne arka cikmak; b-ne yardim etm.; (protegieren) b-ni pistonlamak; Was steht in dem Brief? Mektupta ne var? sich nicht gut ^ (mit) b-le basi hoş olmamak; aralan sekerrenk olm.; Wie steht es jetzt mit (S.}? Ne sularda? Nasildir? Ne merkezde? Sie ^ sich gut (schlecht) miteinander. Aralan yag bal. (bzw.) Aralan bozuldu (od. acildi). Es steht schlecht mit ihm (od. um ihn). Hali ber-bat. Durumu kötü. Er steht sich gut mit seinem Chef. şefi ile arasi iyidir. Es steht nicht zum besten mit ihm. Sihhati (bzw. durumu) iyi degil. Der Genitiv steht nach folgenden Verben,
in hali asagidaki fiilerden sonra gelir. Der Hauptmann steht unter dem Major. Yüzbasi rütbe bakimindan binbasidan kücüktür. unter Wasser ^ su altinda kalmak; vor e-m Rätsel ^ muamma karsisinda olm.; vor e-r Schwierigkeit ^ müskülätia karsilasmak; vor dem Bankrott — ifläsa yüz tutmak; zu j-m ^ b-nin tarafini tut-mak (iltizam etm.); Wie ^ Sie zu dem neuen Direktor? Yen i müdürle aramz nasil? Q n ayakta durma; e-e Mahlzeit im Q einnehmen ayakta yemek yemek; zum Q bringen durdurmak; eins im ~ trinken (an der Bar) tezgäh basi yapmak
HINTERACHSE : German Turkish
arka dingil
n.antriebm arka dingil kumandasi
HINTERBACKE : German Turkish
makat; kaba et
HINTERBEIN : German Turkish
n arka bacak; ardayak; sich. auf die
e setzen l. (Tier) ardayaklan üzerine oturmak
ßg. (üblicher: stellen) karsi koymak; mukavemet etm
HINTERBLIEBENE : German Turkish
m!f hayatta kalan; arkada kalan; arkadaki
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani