Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
KÜRSCHNER : German Turkish

m kürkcü
ei/kürkcülük; kürkcü dükkäni

KÜRZE : German Turkish

l, kisalik
(Stil) icaz
(in der Metrik) kisa hece; in ~ l. kisaca
(zeitlich) bugünlerde, yakinlarda; yann öbürgün; die ~ der Zeit vaktin darligi ~n l. kisaltmak, ihtisar etm.
(verringern) azaltmak, kücültmek
math. indirgemek; das Jackett et. ^ ceketin boyundan almak

KÜRZER : German Turkish

daha kisa; den
en ziehen fig. kozu kaybetmek; sirti yere gelmek; maglup olm. (in e-r Diskussion) haksiz cikmak; ^ machen kisaltmak; ^ werden kasinmak

KÜRZLICH : German Turkish

gecenlerde; F: öte gün

KÜRZUNG : German Turkish

l, ihtisar, kisalt(il)ma
(von Geldern) kesinti
(e-s lit. Werkes o.) kupür
(~ehalts9) tevkifat, katiyyat, kisma

KÜRÜBUNG : German Turkish

(Sport) ihtiyarT hareket

KÜSTE : German Turkish

sahil, kiyi, yali; deniz kenan; der ^ entlang sahil boyunca; kiyi sira; der ^ entlangfahren klyidan gitmek Küstenartillerie / sahil topcusu
bewohner pl. sahil halki •dampf er m kabotaj vapuru •dune / deniz eksibesi; denizel kumul
nscherel / sahil balikciligi
Tonnen pl geogr. kiyi tipleri
gebiet n kiyi bölgesi
gewässer pl. kara sulan
schiffahrt / kabotaj

KÜSTER : German Turkish

m l. (isl.) kayyum
(armenischer) zangoc, canci

L : German Turkish

(römische Ziffer) = 50

LAB : German Turkish

n yogurt mayasi (od. damizli^i); maya peyniri

LABBERIG : German Turkish

F tatsiz ve sulu; peltemsi

LABE : German Turkish

f poet. s. Labsal. Qn l. serinletmek spez. icecek bir sey vermek; ferahlandirmak
(beleben) canlandirmak; sich ~ bsin lezzetini doya doya tatmak; camna can katmak

LABERDAN : German Turkish

m mo^ina baligi tuzlamasi

LABIAL : German Turkish

(-laut) m phon. dudak sessizi (od. ünsüzü); sefevl samit
islerung / phon. dudaksillasma

LABIL : German Turkish

sa^lam olmayan; istikrarsiz, denksiz;
es Gleichgewicht phys. kararsiz denge; muvazeneti gayri müstakirre 9ität/denksizlik, istikrarsizlik

LABIODENTAL : German Turkish

(-laut) m phon. dis-dudak sessizi (od. ünsüzü)

LABKRAUT : German Turkish

n bot. yogurtotu; (kletterndes) cobansüzgeci; kaz otu; yapiskanotu
magen m (bei Wiederkäuern) sirden

LABOR : German Turkish

n s.
atorium.
ant(in /) m laboran(-t)
atorium n laboratuvar
gehilfe m preparatör Sieren (an) l. bsden mustarip olm.
(sich sehr abmühen) nefsine eziyet etm

LABRADOR : German Turkish

n.pr. Labrador
it m min. labradorit

LABSAL : German Turkish

n l. serinletici (ferahlandinci; cana can katan) sey
ßg. teselli; yürege su serpme

LABYRINTH : German Turkish

n l. labirent
an. dolambac, tih; das reinste ^ fig. icinden cikilmaz

LACHANFALL : German Turkish

m: Es überkam ihn ein ^. Oülecegi tuttu.
e/
gülme tarzi; gülüs, kahkaha
(Pfütze) su (v. s.) birikin-tisi; e-e ~ bilden irkilmek

LACHEN : German Turkish

(über) bse, b-ne gülmek; Da ~ ja die Hühner l Buna köpekler bile gülerl Daß ich nicht lache! Ay güleyim baril Ich mußte herzlich ~. Beni bir gülmedir aldi. verschmitzt ^ biyik altmdan gülmek; Du hast gut ^J Senin basina belä kesilmez ya! unwillkürlich ^ müssen gülecegi olm.; Wer zuletzt lacht, lacht am besten. Spr. (En) son gülen iyi güler. Spr. Wie soll man da nicht ^? Bu durum karsi-sinda gülmemek mümkün mü? Er kann gut ^. fig. F Muradma ermis. Küpünü doldurmus. Tuzu kuru. Das wäre ja gelacht, wenn wir das nicht könnten. Yapamasay-dik gülünc olurdul 2 n gülme, gülüs. kahkaha; vor ^ schier platzen gülmeden catlamak; zum ^ bringen gül dürmek

LACHENALLE : German Turkish

ot. pars lälest

LACHER : German Turkish

m gülen, gülücü; die ^ auf seiner Seite haben alay-cilar onun tarafini tutmak