Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
LEBEHOCH : German Turkish

n l. yasa(-sm) nidasi
(Trinkspruch) b-nin afiyetine kadeh kaldirma
mann m safa pezevengi; hovarda, ucan

LEBEN : German Turkish

n l. hayat, dirim, ömür, can, yasam. yasanti
(geschäftiges Treiben) faaliyet, hareket, canlilik; langes ^! ömürler olsun! um den Preis seines
s (erkaufen) kam pahasma; Dos ~ ist ein ewiger Kampf. Hayat daimt bir mücadeledir. ölümün ötesi kolay. und koste es auch das ^ ölüm pahasma da olsa; hayata bedel de olsa; sein ^ lassen müssen kendi kämm akitmak; ein ~ wert bir ömre bedel; j-m das ^ kosten b-nin hayatma mal olm.; sein ^ teuer verkaufen hayatmi pahali satmak; ^ und Schwung in et. bringen bse hayatbahs olm.; canlandirmak, ruh-landirmak; ein sehr langes ^ ömrü Nuh; unser ~ lang ömrümüz oldukca; sein ganzes ^ lang ömrü boyunca ömrü müddetince; bütün hayatmca; sein ^ riskieren hayatmi tehlikeye koymak; kellesini koltuguna almak; sein /^ aufs Spiel setzen hayatmi tehlikeye koymak; Er ließ sein ^ für das Vaterland. Vatan icin hayatmi feda etti.y-n am ^ lassen camni bagislamak; Jeder hängt am ^. Can tatlidir. Spr. Can cümleden aziz. Spr.; am ~ sein hayatta (od. sa§) olm.; am ^ bleiben l. sag kalmak; camni kurtarmak
(j-n überleben) artakalmak, arta-mak; wenn er am ^ bleiben sollte (Kranker) ecelden aman olursa; Ich fürchte, er ist nicht mehr am ^. Sagligindan süpheleniyorum. Es knallte und sein Freund war nicht mehr am ~/ Siläh boom eder etmez arkadasi sizlere ömür! aus dem ^ scheiden l. hayata elveda etm.
(freiwillig) intihar etm.; k-ni öldürmek; mit beiden Beinen im ^ stehen müspet kafali olm.; ins ^ rufen yaratmak; vücuda getirmek; varliga cikarmak; mit dem ^ davonkommen sa^ kurtulmak; mit dem ^ abschließen candan gecmek; j-m nach dem ^ trachten canma kastetmek; sozusagen e-e Frage von ^ und Tod can alip verme merte-besinde önemli; ölüm kalim meselesi diyebiliriz; ums ~ kommen candan olm., telef olm.; zum ^ zu wenig, zum Sterben zu viel haben kutüläyemut gecinmek

LEBEN (V.) : German Turkish

l. yasamak
(am Leben sein) hayatta olm. sag olm.
(wohnen) oturmak, bulunmak
(von et.) a) bsden maişetini temin etm. b) bsle beslenmek; k-ni idare etm. Ja, daß du auch noch lebst! (hum. Begrüßung) Hangi rüzgär atti? Wer ~ will, muß essen. Can bogazdan gelir. Spr.; sehr lange ^ dokuz yorgan eskitmek; Er lebt von den Einkünften seines (M iet-) Hauses. Apartimanmin iradiyle yaslyor. Hier lebt es sich ganz gut. Burada iyi yasamr. zu
verstehen yasamasini bilmek; Der Mensch hofft, solange er lebt. Spr. (yikmadik canda ümit var. Spr.; Er lebt weiter wie bisher. Eskisi gibi hayat sürüyor. Wie kann ein Mensch ohne Wasser ^? tnsan susuz nasil edebilir? Der lebt auch nicht ewig! F Dünyaya kazik kakacak de^il a!
Sie wohl! (Abschiedsgruß an e"n Scheidenden) Saglicakla! Selämetle!

LEBEND : German Turkish

-d l. canli, yasayan, dirimli, zihayat
(Schlachtvieh) ayaktan;
es Wesen canli yaratik;
e Sprachen yasayan diller;
es Bild canli tablo; tablovivan;
es Inventar canli hayvanlar;
e Hecke yerli cit

LEBENDGEBÄREND : German Turkish

°d.gebärend zo. doğurucu, vivipar

LEBENDIG : German Turkish

°dig l. (am Leben) sag, diri, hayatta
(wirksam) müessir, taze
(munter) pürhayat, canli, zinde, dinc, civeiek, ruhlu; ates gibi
(belebt) isiek, kalabalik; s.a. lebhaft. ~ oder tot hayyen meyyiten; ölü veya diri olarak; ~ vor Augen treten fig. canlanmak; wieder ^ werden dirilmek, ihya edilmek;
e Kraft canli (od. zinde) kuvvet; hareket kudreti

LEBENSABEND : German Turkish

m hayatın gurubu; yaşamın gün batımı

LEBENSALTER : German Turkish

n yas, caş

LEBENSART : German Turkish

f l. yasama tarzi
(gutes Benehmen) adabimuaseret
(allg.) tavrühareket, gidis
(Naturell) mesrep

LEBENSAUFFASSUNG : German Turkish

f hayat telakkisi

LEBENSAUFGABE : German Turkish

f hayatin gayesi

LEBENSBEDÜRFNISSE : German Turkish

pl. havayici zaruriye; ihtiyac maddeleri

LEBENSBEJAHEND : German Turkish

nikbin, Optimist, iyimser

LEBENSBESCHREIBUNG : German Turkish

f n tercümeihal, biyografi;

LEBENSBILD : German Turkish

n tercümeihal, biyografi

LEBENSBÄUM : German Turkish

m bot. mazi (ömür, hayat) agaci

LEBENSDAUER : German Turkish

f l. hayat süresi
(S.) miad, dayanim, dayamk-lilik, saglamlik; Platanen haben lange ~. (,inann ömrü uzun olur

LEBENSELIXIER : German Turkish

n iksiri hayat; abihayat; bengisu

LEBENSENDE : German Turkish

n aksamgünesi

LEBENSERFAHREN : German Turkish

görüp gecirmis

LEBENSERFAHRUNG : German Turkish

f: viel ~ besitzen az günün adami olmamak; dünyayi anlamak; sakalinı degirmende agartmamiş olm.; Mangel m an ~ toyluk

LEBENSERINNERUNGEN : German Turkish

pl. hatirat

LEBENSFRAGE : German Turkish

f hayati mesele; ölüm dirim meselesi

LEBENSFREUDE : German Turkish

f rintlik; gönül senligi

LEBENSFÄHIG : German Turkish

yasayabilecek halde olan; hayat kabiliyetini haiz