Germany
LEIDENSGEFÄHRTE : German Turkish
m;
gefährtin /,
genösse m:
genossln / hemdert, hemhal, haldes; dert ortagi
zeit/eile; am Ende e-r
^ stehen cilesi dolmak
LEIDER : German Turkish
yazik ki; maalesef, maatteessüf, heyhat
LEIDGEPRÜFT : German Turkish
aci görmüs; kederdide. mükedder
ig l. (unangenehm) naho$
(verflucht) menfur, melun, mesum, länet
(langweilig) cansikici, usandinci
lieh l. oldukca iyi; ziyansiz, zararsiz
(als Antwort) §öyle böyle; ic-güveyisinden hallice; ^ hübsch yüzüne bakilacak gibi
tragend (mst.Sb. °e mf) l.matemzede, kederdide; yasa tutulmu?
(geschädigt) zarar gören; zarardide, muta-zarnr;
voll dokunakli, üzüntülü ^wesen n: Zu unserem größten ^ haben wir erfahren, daß
.. (oldugunu) aci bir teessürle haber aldik
LEIER : German Turkish
l. mus. bist. rebap, lir
astr. §elyak, ^algi; immer die alte ~ hep aym nakarat; gene o terane; Arabin yalel-lisi gibi; temcit pilavi
fisch m zo. üzgün baligi; (großer) mineli balik
kästen m latarna
kastenmann m latarnaci, armonikci Qn l. (Kurbel) latarna kolunu cevinnek
fig. (Gedicht usw.) yeknesak bir sesle söylemek (od. okumak)
schwänz m zo. lir kusu; Avustralya karatavugu
LEIHBIBLIOTHEK : German Turkish
egreti kitap veren kütüphane
LEIHEN : German Turkish
l. (j-m et.) b-ne bsi ödünç vermek, iare etm.
(von j-m et.; a. sich et.) b-den bsi ödünc almak, istiare etm.
(mieten) b-den bsi kiralamak; sich Geld ^ (bei) b-ne borç etm. borçlanmak; istikraz etm
LEIHGEBÜHR : German Turkish
f kira bedeli
LEIHHAUS : German Turkish
n emniyet sandığı
LEIHWEISE : German Turkish
ödünc olarak; ariyeten; kira ile
LEIM : German Turkish
m l. tutkai
(Vogel2) ökse
(Kleister) kola, ciris; auf den ~ gehen ßg. ökseye basmak (düsmek, tutulmak); tongaya basmak; kül (oltayi, zokayi) yutmak; j-n auf den ^ locken enayi (od. kaz) bogmak; aus dem ^ gehen l. ka^samak
ßg. parcalanmak, bozulmak, cözülmek; sirazesinden cikmak 2en l, tutkallamak
(steifen) ciris-lemek, kolalamak
cubuga ökse vurmak
ßg. aldatmak
färbe / tutkai li boya
kraut n bot. sinekkapan (otu); salkim
rufe / ökse cubugu
LEIN : German Turkish
m bot. keten
dotier m bot. Almanya susami; ketencik
e/ l. ip, sicim
naut. savio
(Halfter) yular; ^ ziehen ßg. F palaman cözmek, ipini kesmek; an der ^ haben yulan elinde olm. Qen keten(-den mamul); rein ^ halis keten
en n keten bezi; (dünnes) cözme; in ~ gebunden (Buch) bez ciltli
en.batist m hasa (bezi); patiska
en.stoff m (billiger und dauerhafter) idare bezi; (einfacher) aile hasasi
gewächse pl.bot. ketengiller, ketaniye
kraut n bot. nevruz otu; asianagzi; yabani keten
kuchen m keten pirincsi
öl n keten (od. bezir) yagi
Ölfirnis m pi§mi§ bezir; yagli vernik
pfad m yedekci yolu
samen m ketentohu-mu; siyelik
tuch n l. keten bezi; bez
(Bettuch) yatak carsafi
(Leichentuch) kefen
wand / l. keten bezi
(Malerei) tual
(Stic^) kanava, kanavice
(FilmQ) beyaz perde; ekran
LEIPZIG : German Turkish
n.pr. Laypcis;
er Allerlei (Kochkunst) havuc bezelye türlüsü; maseduan
LEISE : German Turkish
l. (Ggs. laut) yavas, alcak; (Ton a), pes; (Stimme a.) baygin
(gering) hafif, az
(zart) ince
(still) sessiz sadasiz; ^ sprechen cit pit (yavas; alcak sesle) konus-mak;
r s^/en (Radio) kücültmek, kismak; Bitte etwas
r! Hizli konusmaymiz rica ederim. e-n
n Schlaf haben uykusu hafif olm.; nicht den
sten Zweifel haben (od. hegen) hicbir (od. en ufak bir) süphesi olmamak Qtreter m sir küpü; kapall kutu; sirnasik, yaltakci
LEISHMANIOSE : German Turkish
med. lesmanyoz
LEISTE : German Turkish
l. pervaz, tiriz
(Rahmer^) cerceve cubugu
typ. süslü baslik
an. kasik
LEISTEN : German Turkish
yapmak; icra, ifa etm.; yerine getirmek; sökmek; bsin uhdesinden gelmek; bsle basa cikmak; nichts ^ odun yancinin hik deyiciligini yapmak; j-m e-n Dienst ^ b-ne omuz vermek; Außerordentliches
^ fevkaläde isler basarmak; Diese Arbeit kann er nicht ^. Bu vazife onun kän degil. sich et. ^ können l. (geldlich) kesesine güvenmek; kesesi müsait olm.
(wagen) cüret, cesaret etm.; Das kann ich mir nicht ~. l. hiim. Kesedar efendi buna razi olmaz. Benim kazanda kaynamaz.
Bunu yapmaga kalkisamam. Bunu kendime caiz göremem
LEISTENBRUCH : German Turkish
m med. fitik; kasikcatlagi; F: yarimlik; sich e-n — zuziehen b-nin kasigi catlamak
LEISTUNG : German Turkish
l. elde edilen netice; yapilan is; ameliyat, eser, icraat
(Erfolg) basan, muvaffaklyet
(Arbeits9) verim, randiman
jur. eda bzw. bore
(Sport) performans
techn. efekt, debi
(Zahlung) tediyat
phys. kuvvet, güc; Soll das auch e-e ^ sein? iron. Bu da is mi sanki? Bu da bir sey mi? — an Erfüllungs Statt jur. ifa yerini tutan eda; Beide Mannschaften zeigten schöne
en. Fb. Taraflar bize güzel hareketler gösterdiler. 9s.fähtg l. (P.) muktedir, kudretli, kuvvetli, kabiliyetli, yaratici, klymetli
(S.) verimli, randimanli; nicht mehr ^ kötürüm;
s.fähigkeit / l. iktidar, kudret, kuvvet, kabili-yet, takat, güc, ehliyet
(Sport) kondisyon fizik
(e-r Fabrik usw.) verimlilik, kapasite, potansiyel, randiman
(Tüchtigkeit) yüz akh§i; cap, klas; i§ görme kabiliyeti; seine ^ verlieren kötürümlesmek; fehlende ^ kötürüm-iük
s.prüfung / randiman tecrübesi; fest
s.verstärker m (Radio) takat amplifikatörü
S.Verzeichnis n H kesifname
s.zeugnis n bonservis
LEITACHSE : German Turkish
techn. kilavuz dingil
LEITARTIKEL : German Turkish
m basmakale, basyazi
LEITBLOCK : German Turkish
m naut. bastika; ayak tornosu
LEITBÜNDEL : German Turkish
pl. bot. iletken damarlar; eviyei näkile
LEITE : German Turkish
m Letonyali
LEITEN : German Turkish
l. sevk ve idare etm.; gütmek, rehberlik etm.
(beaufsichtigen, verwalten) idare (nezaret, müdürlük) etm.; bakmak
(Sitzung) baskanlik etm.
phys. nakletmek, iletmek
(Spiel. Vergnügen) bas cekmek
(Orchester) yürütmek
(in die Wege) bir isin yolunu yapmak; sich ^ lassen (von e-m Gedanken) bir fikir esas olarak almak
LEITEND : German Turkish
:
er Beamter basmemur;
e Stellung basmevki; müdür mevkii
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani