Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
LÄHMUNG : German Turkish

l, aksatma, kötürümlestirme
(Zustand) kötürümlük, tutukluk.
(Schlaganfall) felç, damia, inme, nüzul
(spez. Herz~) şok
med. a) (vollständige) paralizi b) (unvollständige) parezi; felci mevzil c) (einseitige) hemipieji; yarimca d) (beiderseitige) parapieji; felci tarn

LÄMMCHEN : German Turkish

n kuzucuk

LÄMMERGEIER : German Turkish

m
sakalli akbaba; kuzukapan; kuzu kusu (od. akbabasi); ötlegi
Wölkchen pl. sacakbulut, sirrus; kedikuyrugu bulutu

LÄNDEREIEN : German Turkish

pl. büyük ernläk ve arazi
spiel n (Sport) mil-letlerarasi mac

LÄNDLER : German Turkish

m tiroliyen valsi

LÄNDLICH : German Turkish

tasrali, kasabali, köylü

LÄNGE : German Turkish

l. uzunluk, boy
geogr.astr. tul derecesi; boyiam
(Größe) uzun boyiuluk
(Dauer) süre, müddet
(in der Metrik) uzun hece; auf die ~ uzun müddet sürerse; in die ^ ziehen uzatmak; sich in die — ziehen uzamak; sich immer weiter in die ^ ziehen sürdükce sürmek; der ^ nach uzunlamasina, boyca; boydan boya: der ganzen ^ nach (od.) °lang F boyiu boyuna

LÄNGEN : German Turkish

uzatmak, tatvil etm., meddetmek, imale etm. 2eln-heit/uzunluk birimi 2grad m tul derecesi; boyiam ^k^e^s m meridyen dairesi; nisfinnehar dairesi 2maß n uzunluk ölcüsü

LÄNGLICH : German Turkish

oyu eninden fazia; uzunca; mustatil
rund söbe, beyzt. oval

LÄNGS : German Turkish

uzunlugunca; ^ der Küste sahil boyunca (od. imti-dadinca) Qachse/tuläm mihver; uzunluk ekseni

LÄNGSSCHNITT : German Turkish

m uzunluk kesimi; uzunlu^una kesit; tulänt makta Qselts naut. bordasm(d)a; ~ liegen aborda olm.; ^ anlegen aborda etm., rampa etm

LÄNGST : German Turkish

coktandir; coktan beri; ~ vergessene Dinge wieder ausgraben eski defterleri kanstirmak (od. yoklamak)
ens cok cok; en cok; olsa olsa; en gec

LÄNGUNG : German Turkish

phon. tatvil, uzati
S.Zeichen n uzatma isareti

LÄPPCHEN : German Turkish

n l. bez parcasi; pacavra
an. (Lobulus) lopcuk, fuseys
(Ohr2) kulak memesi

LÄPPERN : German Turkish

sich ^ damlaya damlaya göl olm. ^schulden pl. (,ingene borclan

LÄPPISCH : German Turkish

l. (albern) ahmak, budala, civik, sulu, gülünc
(abgeschmackt) tatsiz tuzsuz; zevksiz, bös, sacma
(kindisch) cocukca
(verzogen) nazh ahsmis; cok gevsek

LÄRCHE : German Turkish

f bot. karacam (od. meiez) agaci; katran agaci (od. cami); Venedik terementi agaci
n.schwamm m bot. cam (od. agac) mantan; katranköpügü

LÄRM : German Turkish

m gürültü, patirdi, samata, dagdaga, yaygara, vel-vele, hayhuy, klyamet, cig^lti, curcuna; ~ machen gürültü (velvele, patirdi) cikarmak; ^ schlagen alarm isareti vermek; imdat cagirmak;/!^. hadise cikarmak; Viel ^ um nichts, kuru gürültü; Degirmenin sesini isitiyoruz, ununu gördügümüz yok. Spr. Qen gürültü koparmak (etm., yapmak), samata etm.; curcunaya kalkmak; patirdamak; yaygarayi basmak; bangir bangir ba§ir-mak; (fröhlich) horata etm. Qend gürültülü, gürültücü, samatali, patirdili;
es Durcheinander anababula; kadm-lar hamami (gibi)-macher m l. s. Qend.
(bei Beschneidung) curcunabaz

LÄRVCHEN : German Turkish

n: ein hübsches ^ güzeice fakat cansiz bir yüz (veya genc kiz)

LÄSSIG : German Turkish

l. (faul) tembel, gevsek, uyusuk
(sorglos) kayitsiz, kaygisiz
(unbekümmert) dervis ruhlu; heyecansiz; sag« solu olmayan; läubali
(nachlässig) ihmalkär, atll, savsak, sünepe, pasakli
lieh:
e Sünde ihmali affoluna-bilir (od. müsamaha edilebilir) bir günah

LÄSTERER : German Turkish

m l. müfteri; agzi kara; glybetci
(Gott^) Allaha tan eden; käfir

LÄSTERLICH : German Turkish

l. küfürbaz, müfteri
Allaha tan eden; ^ fluchend a§zi bozuk ^maul n F dedikoducu, küfürbaz; on parmaginda on kara; agzi pis; dili uzun; lakirdi ebesi; acuze; ein ^, wie es im Buche steht dili ekmekci küregi kadar uzun; Halt dein ^1 Mübarek agzmi tut l
n (über) l. (durchhecheln) b-ni cekistirmek; dedikodu yapmak
(anschwärzen) b-ni karalamak, kötülemek
(verleumden) b-ne iftira etm.; (tr.) (Heiliges) mukaddesata küfretmek; sövüp saymak, tan etm. °zunge / s. °.maul. Hol der Teufel diese ^"l Dilini esekansi soksuni

LÄSTIG : German Turkish

cansikici, müzi9, üzücü, eziyetli; camsakizi (od. tutkai) gibi sivisik, muacciz, sirnasik; tedirgin edici; usan-dinci; ahtapot gibi; yapiskan, sulu, tebelles, musallat; sinameki gibi; et. als ^ empfinden yüksünmek, istiskal etm.; j-m ^ fallen b-nin basina bitmek; b-ni bezdir-mek;
^ sein gölgeetm.; bas yarmak; burnuna girmek; Du wirst ja ^! Artik siktm ama!

LÄTARE : German Turkish

el. Paskalyadan evvel ücüncü pazar günü

LÄUFER : German Turkish

m l. kosucu
mit. kosar emir neferi; yaya haberci
(Tisch2) ensiz masa örtüsü
(Teppich) merdiven hahsi
Scha. fil
Fb. muavin, hat
(e-r Turbine) techn. rotor dönec
naut. veta; palanga trentisi