Germany
MERIDIAN : German Turkish
m meridyen, öglen, nisfinnehar
ebene / meridyen (od. öglen) düzlemi; nisfinnehar müstevisi
MERIDIONAL : German Turkish
meridyen, nisfinnehart
MERINGE : German Turkish
calkalanan yumurta aki ile sekerden yapilmis bir nevi kurabiye; mereng
MERINO : German Turkish
(-schaf n) m merinos (koyunu); Zucht von
schüfen merinosculuk; mit
schafen kreuzen merinoslastirmak
MERISTEM : German Turkish
n bot. sürgendoku; ensicei müsekkile; meristem
MERK : German Turkish
m bot. su kerevizi
MERKANTIL : German Turkish
ticart 2ismus m merkantilizm
MERKBAR : German Turkish
l. duyulabilir, hissolunabilecek
(erheblich) büyük, ciddi, mühim
MERKBLATT : German Turkish
n pusula; not kägidi
MERKBUCH : German Turkish
n not defteri; muhtira, ajanda
MERKEN : German Turkish
l. bsin farkma varmak; bsi anlamak, duymak, sez(inle)mek; kokusunu almak
(auf et.) bse dikkat etm.; sich et. ~ l. (im Kopf behalten) bsi zihninde tutmak; bse balmumu yapistirmak
(als späteren Anhaltspunkt) nisan koymak; nisanlamak; Das werde ich mir ~f l. (Drohung) Ben onu mimleyecegim!
(als Lehre) Kulagima küpe olsun! ~ lassen }. sezdirmek, hissettirmek
(kundtun) anlatmak. belli etm., izhar etm.; sich nichts ~ lassen bilmiyormus gibt hareket etm.; niemand etwas ~ lassen icine kämm akit-mak; Ich merkte, daß mit ihm nicht zu reden war. Baktim ki laf anlamıyor. Das Huhn hat sich seinen Stall gemerkt. Tavuk, kümesini ögrendi. Merkt euch, was ich sage! (seil. Ihr werdet sehen, daß ich recht habe.) Duvara yaziyorum. Ich merkte gar nicht, wie spät es schon war. Saat i unuttum. Saatin kac olduğunun farkina bile varmadim. Als er merkte, daß die Sache schief ausgehen werde
.. işin fena bir sonuca (od. fenaya) varacagini görünce
. Merkst du fetzt, was du angerichtet hast! Gördün mü yaptigin marifeti?
MERKENSWERT : German Turkish
kayda deger
MERKLICH : German Turkish
s. merkbar. kaum
er Unterschied bicak sirti kadar fark; Ich fand. daß es dem Patienten heute ~ besser geht. Hastayi bugün farkli buldum
MERKMAL : German Turkish
n l. nisan, alämet, belirti, marka
(Eigentümliclıkeit) vasfi mümeyyiz; karakteristik
(Eigenschaft) nitelik, keyfiyet, vasif
(Anzeichen) emare; besondere
e hususiyetler
MERKUR : German Turkish
l. myth. Merkur
astr. m Merkur, Arzitiiek, Utarit
MERKWÜRDIG : German Turkish
l. seit. (merkenswert) kayda deger
(auffallend) göze carpan; sayani dikkat
(seltsam) garip, tuhaf. acayip
(sehenswert) enteresan
er.weise isin garibi sudur ki 2keit / l. fevkalädelik
tuhaflik
(Monstrum) ucube; hilkat garibesi
MERKZEICHEN : German Turkish
n nisane, im, belirti, alämet; isaret noktasi; ein ^ anbringen nisan koymak; nisanlamak
MERLAN : German Turkish
m zo. bakalaryo, mezit. merlanos; tavukbaligi
MERLIN : German Turkish
(-falke) m zo. bozdogan. cakirdogan
MEROWINGER : German Turkish
pl. bist. Merovenjyenler ^isch Merovenj
MERZERISIEREN : German Turkish
kasarlamak. merserize etm
MESALLIANCE : German Turkish
l. yakisik almayan bir izdivac
fig. uygun olmayan bir birlesme
MESCHUGGE : German Turkish
F kacik, zirzop; aklinda zoru olan; V* zirtapoz; Er ist wohl ein bißchen ^. Akli zivanasindan cikmi§ görünüyor
MESENCHYM : German Turkish
n biol. mezansim
MESMERISMUS : German Turkish
m manyatizma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani