Germany
MUFFLON : German Turkish
m
muflon, argall
MUFTI : German Turkish
m müftü
MUHEN : German Turkish
(Rind) bögürmek
MUHME : German Turkish
va. l. yasli kadm akraba (teyze, yenge v.s.)
(ältere Nachbarin) yasli komsu kadin
MULATTE : German Turkish
m;
in/beyazia zenciden dogan meiez; F: Habe§ Mulde/l. (Backtrog) hamur teknesi
(e-s Töpfers) camur- luk
geol. inec, senklinal, tekne
geogr. cukurluk; Es gießt wie mit
n. Bardaktan bosamracasma yagmur yaglyor
MULEY : German Turkish
m (marokkanischer Herrscher) molla, mülay
MULL : German Turkish
m med. muslin, tülbent
bausch m med. fitil, tampon
binde / med. gaz bezi
MULMIG : German Turkish
l. (moderig) cürük, sasi
(zerbröckelnd) dagilan, ufalanan
(Lage) nazik, tehlikeli; Die Sache ist ^. ts cürük,
MULTILATERAL : German Turkish
multilateral; cok tarafli
MULTIMILLIONÄR : German Turkish
m mültimilyoner
MULTIPLIKAND : German Turkish
m math. carpilan, mazrup
katlon /carpma, zarp; durch ^ carpma ameliyesiyle
kator m math. car-pan, madrup, madrubunfih Qzieren cärpmak, zarp etm.; zwei mit acht — ikiyi sekize vurmak 2ziert (mit) carpi, zarp
MULTUM NON MULTA : German Turkish
Az olsun öz olsuni
MULUS : German Turkish
m l. zo. katir
hum. henüz üniversiteye yazilmami§ lise mezunu
MUMIE : German Turkish
mumya (a.fig.); zur ^erstarren put kesilmek
ifikation / mumifikasyon 2ifizieren ölüyü mumya haline getirmek; tahnit etm., mumyalastirmak
MUMM : German Turkish
m F cesaret, yüreklilik; V: büzük, menekse; keinen ^ rechten ~ in den Knochen haben F bir türlü cüret etme- " mek; yüreksiz olm
MUMMELN : German Turkish
anlasilamayacak surette konusmak; gevelemek, homurdanmak; •sieh in et. ^ sicak ve yumusak esvaplara bürünmek
MUMMENSCHANZ : German Turkish
m (im Karneval) maskaralar alayi
MUMPITZ : German Turkish
m entipüften sözler; sacma
MUMPS : German Turkish
m med. kabakulak (hastaligi); (volkstüml.): yazma
MUND : German Turkish
m l. an. ağız
menfez, delik, agiz; den ^ nicht aufmachen ses etmemek; den ~ halten agzini tutmak; susmak; reinen ^ halten sir saklamak; ~ und Nase aufsperren (vor Verwunderung) gözlerini dort acmak; bakakalmak; j-m den
^ stopfen b-nin agzını tikamak; susturmak; Ich lasse mir von niemand den ^ verbieten. Ben kimsenin boyundurugu (od. haltasi) altina girmem. Man kann ja den Leuten nicht den ~ verbieten. Alemin agzi torba degil ki büzesin. sich den ~ verbrennen fig. agzi yanmak; düsüncesiz konusmakla k-ne zarar etm., gaf yapmak; den ~ voll nehmen ßg. büyük (söz) söylemek; j-m den ^ wässerig machen b-nin ağzını sulandirmak; e-n trockenen ~ bekommen agzi çiriş canagina dönmek; den ~ auf dem rechten Fleck haben l. (redefertig sein) agzi celikli olm.
(schlagfertig sein) hazircevap olm.; Er ist nicht auf den ^ gefallen.ßg. çenesi kuvvetli. hazircevaptir. j-m das Wort aus dem
e nehmen sözü agzindan kapmak; Sie nehmen mir das Wort aus dem ~. §imdi ben de onu söyleyecektim. (wie) aus e-m ^ bir agizdan; in aller
e sein dillerde dolasmak; dillere destan olm.; warten daß e-m die gebratenen Tauben in den ^fliegen armut piş agzima düş demek; et. stets im
e führen bsi dilinden düsürmemek; et. in den ~ nehmen fig. bsin lafini etm. Das Wasser läuft e-m im ~ zusammen. Agzi sulanıyor. j-m das Wort im
e umdrehen b-nin söyledigini kästen fenaya cekmek; J-m nach dem
e reden b-nin türküsünü cağirmak; b-ne yaltaklanmak; j-m gehörig über den ^ fahren ağzının payini vermek; von ~ zu ^ (z.B. heimlich weitersagen) kulaktan kulaga; von ^ zu ~ gehen dilden dile dolasmak; sich et. vom ~ absparen bogazdan artirmak; zum ^führen (Glas, Becher usw.) agzina götürmek; dikmek; viele Münder zu stopfen haben F cok can (od. boğaz) beslemek
MUNDART : German Turkish
diyalek(-t), lehce, sive, a^iz
en.kunde;
en.tor-schung / diyalektoloji
MUNDEN : German Turkish
: Es mundet mir. Yeme^i cok begeniyorum. noch nachträglich ^ tadi damaginda kalmak
MUNDFAUL : German Turkish
agzmi acmaga üsenen; diline kira isteyen ^fäule / med. stomatit, aft; karhall agiz iltihabi
gerecht dise dokunur; j-m et. ^ machen fig. b-ne bsi bebend irmek 9geruch m (schlechter) agiz kokusu 9harmonika / a§iz armonikasi 2höhle / an. agiz boslugu
MUNDPFLEGE : German Turkish
agiz hifzissihhasi
raub m yiyecek hirsizhgi
schenk m saki
sperre / med. cene kilitlenmesi
stück n l. (an M.i.) agizhk, bek, gaga; (an der türk. Oboe) sipsi, cukcuk
(e-r Zigarette) zivana, uc Qtot: ~ machen l. pol. siddet ve zor kullanarak susmaga mecbur etm.
b-nin agzini tikamak; dilini baglamak
tuch n pecete, peskir Mündung / l. allg. agiz, mahrec
(Fluß2) nehir mansabi
s.Teuer n mil. agiz alevi
MUNDVOLL : German Turkish
m agiz dolusu
Vorrat m azik, kumanya, nevale
wasser n gargara icin iläc
werk n cerbeze, hazircevap-lik; ein gutes (od. gut geschmiertes) ^ haben F agzi celikli olm.; cenesi kuvvetli olm.; Sie hat ein böses ^. Yilan gibi sokar. ein schreckliches ^ haben bir ayak üstünde bin bir sözün beiini bükmek; dili pabuQ kadar olm
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani