Germany
MÄNADE : German Turkish
akant
MÄNNCHEN : German Turkish
n l. cüce (od. bücür) adam; adamcagiz
zo. erkek; ^ machen l. (Hund, seit. a. Katze) salta durmak; sustaya kalkmak
ßg. yaltaklanmak, tabasbus etm.; ^ bauen Sa. pat cakmak; ^ malen sekiller cizmek
MÄNNLICH : German Turkish
l. gr. müzekker, eril
ßg. erkekce, mertce;
e Kleidung erkek elbisesi 9keit / erkeklik, mertlik
MÄNTELCHEN : German Turkish
n kücük (veya yipranmis) örtü; e-r schlechten Sache ein ^ umhängen fena bsi örtme^e calismak; fenayi iyi göstermek niyetinde(fikrinde,sevdasmda)olm
MÄR : German Turkish
l. haber
(Gerücht) rivayet, söylenti, sayia
(erfundene Geschichte) uydurma hikäyc
MÄRCHEN : German Turkish
n l. peri masali; efsane
pej. maval; uydurma hikäye; Erzähl doch keine ^! Maval okuma! Atma Recep (o. m. der Forts, din kardesiyiz)!
buch n masal kitabi
drama n ///. pericelik
erzähler m (öffentlicher) meddah °haft l. efsanevt; masal kabilinden
(wunderbar) inanilmaz, harikuläde
land n periler diyan
stück n Th. perili oyun
MÄRTYRER : German Turkish
(in /) m din (iman; siyasi itikat) ugrunda ölen; sehit
tod m schadet
turn n sehitlik
MÄRZ : German Turkish
m märt (ayi)
becher m bot. kar cice^i
MÄRZVEILCHEN : German Turkish
n bot. kokulu menckse
MÄSTEN : German Turkish
semiitmek; besiye cekmek; sich ^ßg. calakasik ye-mek; gemästet: besili, tavil, scmiz, semirtilmis; so wohlgenährt, daß ihn ein
es Kalb beneiden könnte tavil danayi imrendirecek kadar besili
MÄTRESSE : German Turkish
metres; V: mantonita, kapatma, oynas, combik, gaco, aftos; Sie soll seine ^ gewesen sein. 0, kadmi kullan-mis diyorlar. (F)
MÄTZCHEN : German Turkish
n mst.pl. l. (leeres Getue) caka, fiyaka, gösteris; ululuk satma
(Ausflüchte) kacamakli söz; taallül, bahane; ag:iz yapma; Mit solchen ^ darf man mir nicht kommen. Bana da mi lololo?
MÄUSCHEN : German Turkish
n kücük fare; (mein) /•^7 Cicim! Kuzuml §e-kerim! Da möchte ich einmal ~ sein. F Bunu gizlice din-lemek isterim. °sttil: ^ sein tinmamak (F); Es ist ^. (yit (od. tis) yok
MÄUSEBUSSARD : German Turkish
m zo. sahin
dorn m bot. yaban mersini; ölmez diken; cobanpüskülü
fängerin / (Katze) avci kedi
MÄUSEGERSTE : German Turkish
bot. duvar arpasi; catik otu; pisipisiotu
gift n sicanotu, zirmk, arsenik
MÄZEN : German Turkish
l. n.pr. Mesen
m ilim ve sanat erbabmin hamisi
MÄßIG : German Turkish
l. mutedil, itidalli, ölcülü, modere
(im Genuß) kanaatkär, bogazsiz
(mittel-) orta, vasat;
e Preise ehven (od. mutedil) fiyatlar
en l. (herabmindern) azalt-mak, indirmek, kismak, yavaslatmak
(mildern) teskin etm., yatistirmak; sich ~ l. hafif lemek, yavaslamak, azalmak
* yatismak; sükünet bulmak
(nach anfänglichem Schimpfen) agzim degistirmek; gemäßigt mutedil, ölcülü, ilimli;
e Kreise mutediller;
e Sprachreinigung mutedil pürizm;
e Zone (geogr.) orta kusak; mutedil mintika; e-n
en Ton anschlagen hafiften almak ^keit/ l. itidal, ilim, ölcülülük
kanaatkarhk
orta (veya fena, adi) kalite °ung/ itidal; ^ an den Tag legen itidal göstermek
MÖBEL : German Turkish
n l. (mst.pl. ^) mobilya, möble, mefrusat, döseme (od. ev) esyasi
(unhandlicher großer Gegenstand) F hum. havafeli esya
geschäft n mobilya ma^azasi
händler m mobilyaci
polltur /mobilya ciläsi
schreiner m (mobilya yapan) marangoz
Spediteur m esya nakliyecisi
Speicher m esya amban
stoff m dösemelik kumas
tischler m s.
schreiner.
transport m esya nakliyati
wagen m esya nakil arabasi
MÖBLIEREN : German Turkish
döseyip dayamak; tefris etm.
t dösemeli, es-yali, möble(-li), mefrus; vollständig ~ döseli dayali
MÖGEN : German Turkish
l. (wollen) istemek
(gernhaben) sevmek, be§en-mek; bsden hoslanmak
(wünschen) arzu etm.
(können) (ola-, yapa- v.s.) bilmek; j-n nicht recht ~ b-ni gözü tutmamak; ich möchte wissen bilmek ister(d)im; Ich mag nicht, tstemem. Hoslanmam. Oüs mag (schon) sein. Bu, öyle olabilir. Er mag nicht nach Hause gehen. Eve gitmek istemiyor. Eve gitmegi düsünmüyor. lieber ^ tercih etm.; was ich auch immer tun mag her ne yapsam; wie dem auch (immer) sein mag ne de olsa; naslisa; Mag (da) kommen, was will! Her ne olursa olsuni Für dieses Mal mag es hingehen! Bu defalik ses cikarmayalim dal Ich möchte rasend werden, (yildiracagim geliyor. Ich möchte, daß er käme. Keske geleydi! Dos möchte ich doch einmal sehen, l. Hele bunu bir gözden gecireyimi
Yap da göreyimi Mag er sagen, was er will! Varsm ne isterse söy-lesin! Er möchte gerne bleiben. Kalmak arzusundadir
MÖGLICH : German Turkish
l. mümkün, kabil, yapilabilir, olabilen, olabilir, olanakli, olumsal, muhtemel
(potentiell) kämin, meknl, gizil, potansiyel
(virtuell) bilkuvve, gizil, tasarli; Nicht ^"l Etme camm l Bu, olur i§ mi ? Natürlich ist das ^! Olur mu olur! soweit es ^ ist elden geldigi kadar; Kommen Sie morgen? Schon ^1 Yann gelecek misiniz? Kismeti es ^ machen caresini bulmak; alles
e tun olur olmaz §eyler yapmak; Ich habe alles
e versucht. Olabilen her careye ba§ vurdum. alles
e vorschützen olmadik bahane-ler ileri sürmek; alle
en Käfer börtü böcek; wenn sich alle
en Leute hineinmischen su bu kansirsa; an allen
en Orten sagda solda; sich an alle
en Leute wenden kirk kapinin ipini cekmek; nach allen
en Orten suraya buraya; von allem
en plaudern sundan bundan (od. öteden beri-den) konusmak; zu allen
en und unmöglichen Zeiten sıralı sırasız; s.a. möglichst,
enfalls;
erweise Adv. beiki; ihtimal ki; olabilir; Allah bilir ~keit / l. imkän, olanak, olabiliriik
(Entwicklungs-) ihtimal
(Eventualität) şık, seçenek; ist es die ^ ? F Ne diyorsun! die ~ benehmen bse meydan vermemek; e-e ^ suchen meydan aramak; nach ^ imkän dairesinde
st: ~ bald mümkün oldugu kadar cabuk; ^ rasch mümkün süratle; bir an evvel; sein
es tun elinden geleni yapmak
MÖNCH : German Turkish
m l. (Einsiedler) kesis, münzevi
(Klosterbruder) rahip, papaz, dervis ^^sch münzevi gibi
s.geier m zo. rahip (od. esmer) akbaba
s.grasmücke / zo. karabasli ötle^en
s.kloster n kesishane, manastir
s.kutte / papaz libasi
s.leben n ruhbaniyet
s.orden m tarikat
s.rhabar-ber m bot. uckur, kecikula§i
s.zelle / hücre
MÖNDCHEN : German Turkish
n (am Fingernagel) hilai
MÖRDER : German Turkish
m (kanli) katil; öldürücü; Ich werde noch zum ^ werden! Elimden bir kaza cikacak!
grübe/: aus seinem Herzen keine ^" machen hakikati söylemek
in / katil kadin; katile ^isch l. öldürücü; kinp gcciren
(furchtbar) korkunc, dehsetli Slich l. adamakilli, iyice; fena halde
(schreien) ciyak ciyak bagirmak
(fluchen) küfürler yagdirmak
MÖRSER : German Turkish
m havan (a.mil.); fr. cakaloz
keule / havan eli; fokmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani