Germany
OCKER : German Turkish
m toprak boya; asiboyasi °gelb topraksansi
ODALISKE : German Turkish
odalik, cariye; sarayii hamm
ODE : German Turkish
fir.od.kaside öde l. tenha, issiz, häli
(unbebaut) islenmemis, metruk
(langweilig) cansikici; ^ Gegend tenha bir yer; Allahl cok insdni az bir yer; in ein yok; fare düsse basi yanlir;
r Schwätzer sözü bol; tavuk ayagi yemis; V: kuru kaval;
werden issizlasmak Q f tenhalik, issizlik, bosluk
ODER : German Turkish
yahut, ya, veya, yoksa; Fahren Sie heute weg ^ erst morgen? Bugün mü yoksa yann mi gidiyorsunuz?
ODERMENNIG : German Turkish
m bot. kizilyaprak, yerbarsagi; cyer (kasik. koyun) otu; kuzu pitragi
ODONTOLOGIE : German Turkish
med. odontoloji
ODYSSEE : German Turkish
l. lit. Odise
Olisin maceralan
eus n. pr. Ülis
OFEN : German Turkish
m l. (Zimmer2) soba
(BackQ) firm
(BrennQ) ocak; den ^ anstecken sobayi yakmak; den ^ aufstellen sobayi kurmak; Damit lockt man keinen Hund hinterm ^ hervor, fig. Bu, kimseyi ilgilendirmez.
bank / soba yamndaki peyke
blech n soba tablasi
heizung / soba ile isitma; mit ^ sobali
hocker m F külkedisi
klappe / soba anahtan; ocak sürgüsü
loch n finn agzi
röhr n soba borusu
schirm m soba paravam
setzer m sobaci
tür / soba kapagi
OFFEN : German Turkish
l. acik
(öffentlich) alent
(Stelle) bös, münhal, a(,ik
(aufrichtig) samimt, candan; icten (gelme); acik-sözlü
(leer) bös, yazisiz, doldurulmamis
(noch ungeklärt) halledilmemi§
(unverhüllt) örtüsüz, ciplak, gizlenmemis;
e Verwahrung (Bank) serbest tevdiat;
es Meer dis deniz; alarga, engin; es Gelände acik arazi;
er Vokal (im Türk. a, e, o, ö) geni§ sesli; ^ heraus: ganz ~ aciktan aciga; ganz ^ reden dekolte konusmak (F); Warum sprichst du nicht
^? Agzmda torba dikili degil ya! Er ist ein
er Kopf. 0, uyanik fikirli. ^ liegenlassen mcydanda (od. acikta) birakmak; die Haare ^" hängen lassen sacini salmak (od. sarkitmak); ^ gestanden acikca konusmak läzim gelirse; dogrusu; sözüm yabana; halb — yan acik; auf
er Straße sokak ortasinda; zur
en Stadt erklären acik sehir ilan etm
OFFENBAR : German Turkish
acik, vazih, bariz, zähir, besbelli (Adv. a.) görü-nüste, galiba; Ich muß mich ~ geirrt haben. Ben yaml-misim zähir.
en l. ifsa, izhar etm., acikca göstermek; ortaya koymak; meydana vurmak
(Gott e-m Propheten) vahyetmek; j-m sein Herz ^ b-ne acilmak; sich ^ l. meydana cikmak, zuhur etm.
k-ni göstermek Qungf (göttliche) vahyi ilähl °ungs.eid m yeminli mal beyam 2ungs.schrift /: die vier
en rel. dort kitap; Besitzer der
en rel. ehlikitap
OFFENBLEIBEN : German Turkish
l. (Geschäft) acik bulundurulmak
(Problem) halledilmemis olm., muallakta olm.
halten l. (Geschäft) acik bulundurmak
(seine Hand) bahsis beklemek
(die Augen) gözünü dort acmak °heit f aciklik, samimiyet, hulus
herzig yüregi acik; samimi; hulusu kalp sahihi; riyasiz 2herzigkeit / acik yürek (od. sözlülük)
OFFENKUNDIG : German Turkish
l. acik, aleni, belli, ayan, asikär, bediht
(bekannt) maruf, tanmmis; herkesce bilinen; ~ werden l. l. aciklanmak, tecelli etm.; patlak vermek; aciga cik-mak
(Fehler) sintmak; b-nin keli görünmek; ~ werden lassen aciklamak, isaa etm
OFFENLASSEN : German Turkish
l. acik (od. bös) birakmak
(Frage) kati bir cevap vermemek
legen (Geheimnis) aciklamak, ifsa etm., ortaya dökmek, aciga vurmak
sichtlich zähir, asikär, besbelli; her ihtimale göre
OFFENSIV : German Turkish
taarruzt, tecavüzi; Fb. sarjh °e / taarruz; zur ^ übergehen; die ~ ergreifen taarruza gecmek
OFFENSTEHEN : German Turkish
acik bulunmak
OFFERIEREN : German Turkish
sunmak; arz (takdim, teklif, ikram) etm.;7ur. a icap etm. 9te/arz, teklif. takdim; jur. a. icap
OFFIZIANT : German Turkish
m hademe Seil resmi; (Adv.) resmen;
en Charakter annehmen resmilesmek
OFFIZIER : German Turkish
m l. mil. subny, zabit; (regulär ausgebildeter) mektepli
Scha. alet;
korps n subayiar heyeti
s.an-wärter m subay namzedi
s.bursche m subay hizmet eri
s.kasino n orduevi
s.kost / subay taymati
S.Stellvertreter m yarsubay; zabit vekili
OFFIZIN : German Turkish
l. (e-r Apotheke) eczane laboratuvan
(Druckerei) matbaa, basimevi °al; Seil pharm. kodckse kayde-dilen
OFFIZIÖS : German Turkish
yanresmi, nimresm?
OFFSETDRUCK : German Turkish
m typ. ofset baskisi
OFT : German Turkish
cogu zaman; sik sik; cok defa; ekseriya, cokluk, co-gun(-ca); W ie ~ maßt du gehen, um die Sachen al!z fortzubringen? Bu esyayi kac nöbette götürebilirsin? Wie ^ habe ich dir gesagt...Sana kac kere söyledim
OFTMALS : German Turkish
müteaddit defalar; kerratia
OGER : German Turkish
m (in franz. Märchen) gulyabani
OGIVAL : German Turkish
arch. ojiv tarzmda; ojival
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani