Germany
ORDEN : German Turkish
m l. (Ehrenzeichen) nisan, madalya
(Mönchs0) tarikat; e-n
~ tragen nisan takmak; e-n ~ verleihen nisan vermek; Du verdienst e-n ~/ Basma celenk taka-nml
s.band n l. madalya seridi (od. kordelasi)
tanin-mis bir kelebe^in ismi
s.bruder m tarikat kardesi; tari-katci
s.geistliche m bir tarikata mensup olan rahip
s.gründer m pir
s.schwester / bir tarikata mensup olan rahibe
S.Verleihung / nisan tevcihi
ORDENTLICH : German Turkish
l. muntazam. tertipli; derli toplu
(richtig, sorgfältig) dogru dürüst; itinali, düzenir, özenli
(regelrecht) usul ve nizamina uygun; kivrak, düzgün
(achtbar) hürmete läyik
(beachtlich) hatin sayilir; külliyetli, büyük
(brav) akilli uslu
(anständig)ayıpsiz; adam gibi
(Mädchen) oturur kaikar (Adv.) \\. (wirklich) cidden, hakikaten
(geradezu) ädeta
(gehörig) adamakilli. enikonu; bir temiz; iyiden iyiye; ya^iyle baliyle; yoliyle yordamiyle; domuzuna; F: iyicene;
er Professor ordinaryüs (pro-fesör);
es lieben temiz hayat:
e Generalversammlung adi umum? heyet; et. ^ machen bse benzetmek; ~ gekleidet kllUl. muntazam. tertipli; derli toplu
(richtig, sorgfältig) dogru dürüst; itinali, düzenir, özenli
(regelrecht) usul ve nizamina uygun; kivrak, düzgün
(achtbar) hürmete läyik
(beachtlich) hatin sayilir; külli-yetli, büyük
(brav) akilli uslu; hali tavn yerinde
(anständig) sütü temiz; aylpsiz; adam gibi
(Mädchen) oturur kaikar (Adv.) \\. (wirklich) cidden, hakikaten
(geradezu) ädeta
(gehörig) adamakilli. enikonu; bir temiz; iyiden iyiye; ya^iyle baliyle; yoliyle yordamiyle; domuzuna; F: iyicene;
er Professor ordinaryüs (pro-fesör);
es lieben temiz hayat:
e Generalversammlung adi umum? heyet; et. ^ machen bse benzetmek; ~ gekleidet kılıklı klyafetli; düzgün klyafetli; ~ dasitzen doğru oturmak; sich ^ benehmen uslu durmak; nicht ^ gemacht kirık dökük; derme catma; Ich hatte ihn für e-n
en Menschen gehalten. Ben onu insan zannetmistim
ORDER : German Turkish
l. emir, kumanda
H siparis (mektubu)
Scheck ni emre muharrer cek
ORDINALZAHLEN : German Turkish
pl. gr. sira sayilan (od. sifatlan); adadi rüt-biye
ORDINARIUS : German Turkish
m l. (Universität) ordinaryüs profesör
(Gymnasium) simf hocasi
ORDINATE : German Turkish
math. ordinat; tertip (hatti)
en.achse/ordinat ekseni; tertip mihveri
Ion / med. l. doktor recetesi
muayene saatleri
muayene odasi; muayenehane
ORDINÄR : German Turkish
aya^i, kaba, alcak, amiyane
ORDNEN : German Turkish
l. siralamak, tertip, tanzim etm., nizamlastirmak, düzenlemek, dizmek, yasamak
(aufräumen) yerli yerine koymak; düzeltmek
(entwirren) cözüp ayirmak; yoluna koymak
(organisieren) organize etm.; in geordneten Verhältnissen leben muntazam sartlar altmda yasamak ^r m \\. tertipci, organizatör
(Schüler) simf eavusu
(Briefordner) klasör, dosya, musannif, siralac ^ung/l. nizam, duzen, intiza^m
(An0) tertip. tanzim
(Reihenfolge) sira, dizi, teselsül
(Vorschrift) talimatname, yöneltmelik, nizamname, tüzük
(Zustand) hal, vaziyet, durum
(Klasse. Stand) zümre, sinif
(Grad) basamak. mertebe
(Disziplin) disiplin; siki duzen; inzibat, zapt-urapt
pol.a. rejim; ^ und Sauberkeit cekidüzen; sich der — fügen mum olm.; ~ schaffen asayisi. (nizam ve inti-zami) temin etm.; kalabali^i kaldirmak; Es muß alles seine (bestimmte) — haben. Her seyin yolu yordami var. aus der ~ kommen intizamini kaybetmek; aus seiner gewohnten — kommen (Säugling) sirasini kaybetmek; In ~/ Pekil Pekäläl Amenna! Oke(-y)l in ~ kommen intizam bulmak; düzelmek; in ^ bringen l. (aufräumen) derle-mek toplamak; cekidüzen vermek; toparlamak, düzen-lemek
(regeln) hale yola koymak; saglamlastirmak; nizama getinnek; regüle etm.; (bsin pürüzünü) düzelt-mek; in — halten intizamini bozmamak; in — gehen isi is olm.; Dos ist ganz in (der) ~. Anasinin ak sütü gibi heläl (olsun)t Es ist nicht in der ^, daß
..... yakisik almaz
ORDNUNGSGEMÄß : German Turkish
(Adj.) nizamt; (Adv.) usulü dairesinde; usulen;
er Verlauf nizama seyir 21iebe/intizamperverlik
mäßig muntazam, münasip; usulüne uygun olarak °ruf m pari. bse riayet icin ihtar 9strafe / disiplin cezasi
widrig nizama mugayir
ORDONNANZ : German Turkish
mil. emirber; emir (öd, hizmet) eri; planton
Offizier m emir subayi
OREADE : German Turkish
myth. oreat
ORESTES : German Turkish
n.pr. Orest
ORGAN : German Turkish
n l. an. uzuv, üye, örgen, organ
(Stimme) ses
(Verständnis) anlayis
(Zeitung) gazete. organ
ORGANDY : German Turkish
m (leichtes Gewebe) organdi
ORGANISATION : German Turkish
teskilät, organizasyon; mangelnde ^ tes-kilätsizhk
ions.talent n l. teskilät kabiliyeti
(P.) cok iyi bir teskilätci
or m teskilätci, organizatör 2orisch:
e Begabung (eskilätcilik
ORGANISCH : German Turkish
uzvi, müteazzi, organik, örgensel, örgün;
e Erziehung örgün egitim; müteazzi terbi^e;
e Gestalt annehmen örgenlesmek, taazzi etm., organlasmak;
e Chemie organik kimya
ORGANISIEREN : German Turkish
l. teskilätla(ndir)mak, organize etm.
F tedarik etm.; sich — teskilätlanmak, organize olm.
t l. teskilätli
(Sport) federe;
er Arbeiter sendikaci, ün-yonist
ORGANISMUS : German Turkish
m l. uzviyet, organizm(-a), örgenlik
med. sistem, manzume
ORGANIST : German Turkish
(in /) m Organist, orgcu
ORGANZA : German Turkish
m (Seidengewebe) organza
ORGASMUS : German Turkish
m eins! muamelede sehvetin evcibaläsi; orgazm; bosalma
ORGEL : German Turkish
org, erganun
bauer m org yapicisi; organiye ^n l. seit. org calmak
latarna calmak
(Hirsch) kösnüyerek bagirmak
(Wind) uguldamak
(Geschütze) gümbürde-mek
konzert n l. org konseri
(Solovortrag) org resitali
(Komposition) org koncertosu
pfeife / org borusu; tüyo
punkt m mus. org noktasi; tac
register n mus. rejistr
ORGIE : German Turkish
l. cümbüs taskinliklan; isünus
(Ausschweifung) sefahat, fisküfücur
ORHON-INSCHRIFTEN : German Turkish
pl. Orhun yazitlan
ORIENT : German Turkish
m dogu. sark
ale m;
alin / dogulu, sarkli 2alisch l. sarkhiara imhsus; oryantal
(^ anmutend) maslahh;
e Frage f hi>t. §ark Meselesi;
e Sitten und Gebräuche sarklilik;
e Musik sark müzi^i
alist(in/) m müstesrik; sarkiyat mütehassisi; oryantalist
alistik / §arkiyat, istisrak, müstesriklik Orient-Expreß m Orient Ekspres; Oryan ekspresi Sieren l. cihet tayin etm.; yolu göster-mek
(informieren) malumat vermek; sich ^ l. yönel-tim yapmak; yönünü tayin etm.
(sich informieren) malumat istihsal etm.; bilgi edSnmek Qiert: ~ sein bilgisi olm.
ierung / l. mahal (od. cihet) tayini; yöneltim
psych. yönelim, oryantasyon, itticah; die ^ verlieren tersi dönmek; ziir ~ malumat kabilinden
ierungs.punkt m naut. kerteriz noktasi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani