Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
REIFEN : German Turkish

m l. cember. halka
(StirnQ) tac. diyadem
(Arm9) bilezik
(Hals2) gerdanlik
(Fuß2) halhal
(Ring) yüzük
(Rad2) tekeriek cemberi; lastik tekeriek
(weiter) kasnak; ^ spielen (od. schlagen) Ksp. cember cevirmek
panne /;
schaden m lastik anzasi (od. patla-masi)
Wechsel m tekeriek lastigi degistirme

REIFEPRÜTUNG : German Turkish

devlet lise imtihani; olgunluk imtihani; bakalorya
zeugnis n olgunluk diplomasi

REIFLICH : German Turkish

^ überlegen düsünüp tasmmak; ölcüp bicmek; ^ überlegt tartili

REIFROCK : German Turkish

m bist. krinolin, panye
ung / spez. bioL, med. olgunlasma, matürasyon

REIGEN : German Turkish

m halka oyunu

REIHE : German Turkish

l, sira, dizi, saf, kol
a.math. a) silsile(-i alelvilä), seri, dizi b) (Aufeinanderfolge) teakup, tevali
(Anzahl) adet, sayi
(Menge) sürü, alay, kafile, bircok
(Spalte) kolon, sütun
(Zeile) satir
(Laufet, Stürmer) Fb. hat; Ich bin an der ^. Sira benim (od. bende). Nöbet bende. warten, bis man an die ~ kommt nöbetini bekle-mek; Wir sind noch nicht an der ~. Bize daha sira gel-medi. aus der ^ tanzen F l. siraya katilmamak. sirayi bozmak
fig. pej. digerlerinden baska suretle davran-mak; in zwei
n (Spalier) iki geceli; in Reih und Glied saf saf; siravari, F: siravärdi; in Reih und Glied antreten siralanmak, tabur olm.; alay kurmak; kosun ba^lamak; saf tutmak; der ^ nach sira ile; sirasiyle, nöbetle(-se); der ^ nach vorgehen sira takip etm

REIHEN : German Turkish

l. siralamak; siraya koymak
(Perlen usw.) diz-mek; diziye gecirmek
(heften; Näherei) teyellemek, catmak, oyulgalamak, ilintilemek 9fabrikation / seri halinde imaiät 2folge / teselsül; sira ile gelme; siralama; in alphabetischer ^ alfabe sirasiyle; e-e ^ (nicht) einhalten sira takip etm. (bzw. sirayi bozmak) 9häuser pl. sira evier; blök insaat 9schaltung / el. seri halinde baglanma
weise l. sira sira; seri halinde
fig. külliyetli miktarda

REIHER : German Turkish

m zo. balikcil
busch m (Aigrettc) sorgu^
ente / zo, sazilk balikcil örde^i
feder / balikcil tüyü
schnahel m bot. turnagagasi, dönbaba; saat otu; leylek burnu; erodyum

REIHNAHT : German Turkish

teyel, oyulga 9um münavebe ile; ^ gehen elden ele dolasmak

REIM : German Turkish

m kafiye, rim, uyak; Darauf kann ich mir keinen ^ machen, fig. Bu isin hikmetini anlayamam. 2en kafiyele-mek, takfiye etm.; kafiye düsürmek; uyaklamak; sich ^ l. (auf) bsle kanyeli olm.
fig. birbirine uymak; birbi-riyle imtizac etm. 21os kafiyesiz
prosa////. seci
Schmied m pej. kafiyeci, mütesair; sair taslagi (od. bozuntusu); saircik

REIN : German Turkish

l. halis, saf, salt, an, sirf, katisiksiz; pej. buz gibt
(sauber) temiz, pak
(klar) berrak, duru, seffaf, say-dam, parlak
(Gewinn) safi. net
mus. falsosuz, tarn
(untadelig) saffetli; elmas gibi; ismetli
(Adv.) (gänzlich) büsbütün. tamamiyle, katiyen; tarn manasiyle; Die Luft ist ^. l. Hava temizdir.
ßg. Korkulacak bir sey yoktur.
en Tisch machen (mit et.) halletmek, bertaraf etm. ortadan kaldirmak; ~ zufällig tesadüf eseri olarak;
en Mund halten ßg. a§zini siki tutmak; ^ wissenschaftliche Ziele sirf ilm? gayeler;
es Vergnügen cöpsüz üzüm; aus
em Zucker hergestellt halis sekerden mamul;
er Alkohol saf ispirto; alkol absolü;
es Türkisch öztürkce; Vorkämpfer m für
es Türkisch öztürkceci; Streben n nach
em Türkisch öztürkcecilik;/-m –en Wein einschenken ßg. b-ne hakikati bütün ciplakhglyle anlatmak; die
e Wahrheit mahzi hakikat; et. ins
e bringen halletmek; yoluna koymak; nicht ins
e kommen l. (mit j-m) biriyle alip verememek; biriyle anlasamamak
(mit et.) a) bsi anlayamamak b) bsi basaramamak; im
en sein l. (mit j-m) biriyle anlasmi§ olm.
(mit et.) bsin pürüzlerini kaldirmis olm.; bir meseleyi halletmi? olm.
(mit sich selbst) bsi müdrik olm.; ne yapaca^mi kesin olarak bil-mek; ms
e schreiben temize (od. beyaza) cekmek; tebyiz etm.; von
stem Wasser ßg. halis muhlis; özbeöz; su katil-mamis: katiksiz

REINBLÜTIG : German Turkish

s. reinrassig

REINECLAUDE : German Turkish

bot. Frenk (od. aynibakar) erigi

REINEKE FUCHS : German Turkish

n.pr. Alman masallannda tilkinin adi

REINEMACHEFRAU : German Turkish

ortalik hizmetcisi °n ortahgi temizlemek

REINEWEG : German Turkish

F l. tamamen, büsbütün
(geradezu) ädeta; hemen hemen; ^ verrückt werden aklini sasirmak

REINFALL : German Turkish

m F l. aldanma, yanilma
(Enttäuschung) hayal kinkh^i; naho§ bir sürpriz

REINGEWICHT : German Turkish

n safi (od. darasiz) siklet
gewinn m safi kär

REINIGUNG : German Turkish

l. vgl. reinigen.
(rituelle) (necasetten) taha-ret; gusül aptesi; namaz aptesi
(chemische) tephirhane
(monatliche) aybasi, ädet; in die ^ geben lekeciye ver-mek
s.dienst m (städtischer) temizleme isleri
s.mittel n l. ehem. deterjan
(Abführmittel) müshil, pürgatif, laksatif

REINKARNATION : German Turkish

hulul

REINKULTUR : German Turkish

ir bakterinin münferiden cog;altilmasi; in ~ ßg. özbeöz; halis muhlis; Was du da gemacht hast, nennt man Idiotie in ^. F Bu yaptigin ise enayili^in daniskasi derler

REINLICH : German Turkish

temiz pak •rassig haliskan, safkan, halisüddem, eins, sütbesüt; nicht — kink 2schrift / tebyiz, beyaz; temiz kopya; temize cekilmi§ yazi
seiden halis ipek
waschen: sich ~ ßg. k-ni temize cikarmak

REIS : German Turkish

(I) n l. filiz, sürgün; ince dal; fiskiir
(PfropfQ) asi kalemi(II) prinç, pilav

REISE : German Turkish

l. seyahat, yoiculuk, sefer
(Rund2) tur, devir, kruvaziyer
hum. uzun yol; Gute

REISENDE : German Turkish

mlf l. yolcu, seyyah, turist
(Geschäfts2) seyyar ajan