Germany
ROKOKO : German Turkish
n rokoko
möbel pl. rokoko mobilya
ROLLADEN : German Turkish
m l. istor
(für Geschäfte) kepenk
ROLLBAHN : German Turkish
l. (bei Rennruderbooten) glisiyer
(Kraftwagenstraße) sose
(Kleinbahn) dekovil
(für Flugzeuge) plankote, pist
dach n acilip kapanan otomobil
tavani
ROLLE : German Turkish
l. makara, turno
(Spule) bobin
(Leder2, Papier) tomar
(Walze) silindir, merdane, yuvgu, üstü-vane, log, ruio
(Draht2, Kabel2 usw.) kangal
(Riemenscheibe) kasnak
(Liste) liste, cetvel, kutük
fig. rol
(Mangel) ütü cenderesi; mengene 10, (fester Sahne) bürüm, lüle
(zur Abdichtung von Fensterritzen) bum-bar
(Hartgeld) fisek
(Turnen) takla, yuvarlanma; keine ^ spielen fig. bir rol oynamamak; ehemmiyetsiz öl m
ROLLEN : German Turkish
(intr.) l. yuvarlanmak, tekerlenmek
(sich drehen) dönmek, cevrilmek
(Blut) ceveiän etm.. dolasmak
(Tränen) akmak
(Schiff) yalpa vurmak
(dröhnen güm(b)ürdemek, gürlemek; (tr.) \\. yuvarlamak, tekerlemek
(die Augen) firildak gibi cevirmek
(Wäsche) ütülemek; camasin merdaneden gecirmek
(drehen) kivirmak, sarmak; Der Donner rollt. Gök gürlüyor. sich ^ yuvarlanmak. kivrilmak; ins ° kommen fig. harekete baslamak
d:
es Material (Eisenbahn) tekerlekli (od. müteharrik) malzeme (fr. mevaddi müteharrike);
er Angriff mil. mütevali dalgalanma halinde taarruz
ROLLENBESETZUNG : German Turkish
Th. rollerin tevzii
lager n techn. silin-dirli yatak
Verteilung / s.
besetzung
ROLLER : German Turkish
m l. Kspz. trotinet, patinet
(Motor2) skuter
(Kanarienvogel) Cermen kanaryasi
(Löscher) silindirli tampon
naut. büyük catlayan dalga
ROLLFELD : German Turkish
n (für Flugzeuge) plankote, pist; ucus pisti
film m makarali filim; bobinli pelikül
fuhr.unternehmen n nakliyecilik
geld n l. nakliye parasi
ütüleme parasi
kommando n (mil., Polizei) tasfiye komando birli^i
Jalousie / istor; musamba perde
kragen m halka yaka
kutscher m yük arabacisi
mops m ringa baligi sala-murasi
p n s. Rouleau,
schräge / techn. Arap bocisi
schrank m istorlu dosya dolabi
schuh m tekerlekli paten; ^ laufen patina] yapmak
schuhbahn / asfalt patinuvar; beton sketing ring
schuh.laufen n patinaj, sketing
schuh.läufer(in /) m patenci, patinajci
sitz m (im Rennboot) oynar oturak; kizakh kürekci oturagi; kizak
stuhl m tekerlekli koltuk
treppe / asansör (od. makineli (od. yürüyen) merdiven
Vorhang m musamba perde; istor
ROM : German Turkish
n. pr. Roma; ~ ist nicht an einem Tag erbaut worden. Spr. Bir vurmakla agac devrilmez. Spr
ROMADOUR : German Turkish
m bir nevi yumusak peynir
ROMAN : German Turkish
m l. ///. roman
fig. maval; uydurma hikäye; yalan; zu e-m ^ verarbeiten romanlastirmak
cier;
dichter m romanci
e m Latin milletlerinden olan Qhaft romanesk, romammsi
held m roman kahramam
ik / arch. Roman sanati ^^sch l. Latin milletlerine (bzw. dil-lerine) müteallik
arch. Roman 9isieren Latinlestirmek
ist(in/) m Latin dilleri ve edebiyatlan uzmani; roma-nist
istik / Latin dilleri ve edebiyatlan (ilmi)
kunst / romancilik
Schriftsteller m roman yazan; romanci
ROMANTIK : German Turkish
omantizm, romantiklik
tiker(in f) m roman-tik 9tisch l. romanesk, romanimsi, romantik
(malerisch) pitoresk, resimsi °tisieren romantize etm
ROMANZE : German Turkish
, mus. romans
ROMME : German Turkish
n bir iskambil oyunu
RONDE : German Turkish
z. va. mil. devriye; die ^ gehen kol gezmek
RONDO : German Turkish
n mus. rondo
ROQUEFORT : German Turkish
m (franz. Käse) rokfor
ROSA : German Turkish
(-farben;
farbig;
rot) pcmbe, tavsan agzi, gülrenk
^rot n pembelik; gül pembesi
ROSE : German Turkish
l. bot. gül
med. yilancik, humre
(Fenster) arch. rozas
(Brillant) roza
(Wind2) rüzgär gülü
(Rosette) rozet; wilde ^ bot. yaban gülü; nesrin; Keine ^ ohne Dornen. Spr. Dikensiz gül olmaz. Spr. Oülü seven dikenine katlanir. Spr. Zeit bringt
n. Spr. Sabnn sonu selämettir. Spr. Sabreden dervis muradma ermis. Spr.; nicht auf
n gebettet sein fig. hayati güc olm.; (hayati gülzar de^il, surezar olm.)
ROSENBEET : German Turkish
n güllük
blätter pl. (getrocknete) gülkurusu
blattwespe / zo. gül yaprakansi
busch m gül fidani (od. a^aci)
duft m gül kokusu; Dagegen ist das der reinste ^! iron. Boka nispetle tezek amber(-i sara gibi) dir. 2farben; 9farbig s. rosa.
garten m güllük, gülistanlik; gül bahcesi
gewächse pl.bot. gülgillcr
holz n gülagaci
käfer m zo. altmböcek; gülböcegi
kohl m bot. Brüksel lahanasi; kücük lahana
kränz m l. gül girlandi
re/. tespih; den ~ beten tespih cekerek dua etm.
lorbeer m bot. zakkum (od. a§i) agaci
öl n gülyagi "rot s. rosa. alles durch e-e
e Brille (od. in
m Licht) sehen ortali^i tozpembe (od. gül gülistan) görmek
star m zo. pembe sigircik; su sigircigi
stein m (Diamant) Felemenk tasi
stock m;
strauch m gül agaci 9wangig gül yanakli
Züchter m gül yetistiren; gül bahcivam
ROSETTE : German Turkish
l. (arch. od. Abzeichen) rozet, gülbezek
(Verzierung) semse
(Diamant) roza
ROSIG : German Turkish
l. s. roso.
fig. memnuniyet verici; hos, ferahlandi-nci;
er Laune sein pek neseli (od. keyifli) olm.; die Welt in den
sten Farben sehen dünyayi güllük gülistanlik görmek; mit
em Gesicht gül cehreli
ROSINE : German Turkish
l. kuruüzüm
(große) cekirdekli kuruüzüm
(Sultanine) cekirdeksiz kuruüzüm
(Korinthen) kusü-zümü; große
n im Kopf haben fig. büyük hayaller pesinde kosmak; yüksekten kopmak; gözü büyükte olm.; pek ileride gezmek; tspanyada satolar kurmak
n.brötchen n üzümlü cörek
ROSMARIN : German Turkish
m bot. biberiye
ROST : German Turkish
m l. pas,küf, oksit, humuz
(Pflanzen^) nebat pasi; kinacik, sanlik
(FeuerQ, Braten2 usw.) izgara
braten m külbasti, rozbif ^braun angudi; pas renginde
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani