Multilingual Turkish Dictionary Turkish To English

GÖRÜŞMEK ÜZERE : Turkish English

interj. au revoir, let's meet again

GÖRÜŞMEK ÜZERE. : Turkish English

See you soon

GÖRÜŞMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of görüþmek) drop, seclude oneself

GÖRÜŞMEYE DEVAM ETMEK : Turkish English

v. keep track of

GÖRÜŞMEYİ YAPAN KİMSE : Turkish English

n. interviewer

GÖRÜŞTÜRMEK : Turkish English

v. put smb. into touch with

GÖRÜŞTÜRMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of görüþtürmek) seclude

GÖRÜŞÜ ENGELLEYEN ŞEY : Turkish English

n. blinder

GÖRÜŞÜ OLMAYAN : Turkish English

adj. undiscriminating

GÖRÜŞÜLEBİLİR : Turkish English

adj. negotiable

GÖRÜŞÜLECEK KONULAR : Turkish English

n. agenda

GÖRÜŞÜLMEMİŞ : Turkish English

adj. undiscussed

GÖRÜŞÜN YAYILMASINI SAĞLAYAN ARAÇ : Turkish English

n. sounding board

GÖRÜŞÜNDE OLMAK : Turkish English

v. be of opinion that

GÖRÜŞÜNÜ AÇIKLAMAK : Turkish English

v. air one's views

GÖRÜŞÜNÜ BİLDİRMEK : Turkish English

v. observe

GÖRÜŞÜNÜ ENGELLEMEK : Turkish English

v. shut in, shut out

GÖRÜŞÜRÜZ : Turkish English

interj. ta ta

GÖSTEREN : Turkish English

adj. indicative

GÖSTEREN KİMSE : Turkish English

n. demonstrator

GÖSTERGE : Turkish English

n. indicator, index, sign, cursor, pointer

GÖSTERGE PANELİ : Turkish English

n. dashboard

GÖSTERGEBİLİMSEL : Turkish English

adj. semiotic, pertaining to semeiotics, pertaining to the study of signs and symbols (also semeiotic)

GÖSTERGESİ OLMAK : Turkish English

v. argue

GÖSTERGEÇ : Turkish English

n. indicator