Multilingual Turkish Dictionary Turkish To English

SUYUNU BOŞALTMAK (KAYIK) : Turkish English

v. bail, bale, bale out water, drain out

SUYUNU SIKMAK (ÇAMAŞIR) : Turkish English

v. wring out

SUYUNU ÇEKMEK : Turkish English

v. drain, drain away

SUYUNU ÇIKARMA : Turkish English

n. dehydration

SUYUNU ÇIKARMAK : Turkish English

v. cream, ream, ream out, squeeze

SUYILANI TAKIMYILDIZI : Turkish English

n. Hydra

n. fault, offence [Brit.], offense, guilt, crime, sin, wrong, blame, caper, criminality, culpability, delict, delinquency, error, felony, irregularity, Job, misdeed, misdemeanor, misdemeanour [Brit.], rap, transgression

SUÇ ANINDA BAŞKA YERDE OLDUĞU İDDİASI : Turkish English

n. alibi

SUÇ ANINDA BAŞKA YERDE OLDUĞUNU KANITLAMAK : Turkish English

v. establish one's alibi

SUÇ İŞLEME : Turkish English

n. commitment, committal

SUÇ İŞLEMEK : Turkish English

v. commit an offense, commit, fall from grace, offend, sin, trespass

SUÇ İŞLEMESİNE NEDEN OLMAK : Turkish English

v. criminalize

SUÇ MAHALLİNDEN BAŞKA YERDE : Turkish English

n. alibi

SUÇ OLUŞTURAN : Turkish English

adj. criminal

SUÇ ORTAKLARINI ELE VEREN : Turkish English

n. squealer

SUÇ ORTAKLIĞI : Turkish English

n. complicity, abetment, connivance

SUÇ ORTAKLIĞI EDEN : Turkish English

adj. accessory

SUÇ ORTAKLIĞI YAPMAK : Turkish English

v. abet, aid and abet

SUÇ ORTAĞI : Turkish English

n. accomplice, confederate, abettor, accessary, accessory, accessory before the fact, bottle holder, joint offender, stiff

SUÇ ORTAĞI GİBİ GÖSTERME : Turkish English

n. look of complicity

SUÇ ORTAĞI OLAN : Turkish English

adj. accessary

SUÇ ORTAĞI OLMAK : Turkish English

v. connive

SUÇ TESPİTİ İÇİN KALIP ALMA : Turkish English

n. moulage

SUÇ YÜKLEMEK : Turkish English

v. inculpate

Turkish To English