Multilingual Turkish Dictionary

Turkish To English

Turkish To English
SÜREGELEN : Turkish English Hukuk

outgoing

SÜREKLİ : Turkish English Hukuk

durable

SÜREKLİ BİR DENETİMİN SAĞLANMASI : Turkish English Hukuk

to carry out continuous monitoring

SÜREKLİ DİPLOMASİ TEMSİLCİLERİ : Turkish English Hukuk

permanent diplomatic agents

SÜREKLİ GÖZLEMCİ : Turkish English Hukuk

permanent observer

SÜREKLİ GÖZLEMCİ TEMSİLCİLİĞİ : Turkish English Hukuk

permanent mission of observation

SÜREKLİ OLARAK : Turkish English Hukuk

permanently

SÜREKLİ OTURMA YERİ : Turkish English Hukuk

habitual residence

SÜREKLİ TARAFSIZ DEVLET : Turkish English Hukuk

permanently neutral state

SÜREKLİ TARAFSIZLAŞTIRILMIŞ DEVLET : Turkish English Hukuk

permanently neutralized state

SÜREKLİ TEMSİLCİ : Turkish English Hukuk

permanent representative

SÜREKLİ TEMSİLCİLİK : Turkish English Hukuk

permanent mission

SÜREKLİ ÜYELER : Turkish English Hukuk

permanent members

SÜRESİ DOLMAK : Turkish English Hukuk

to expire

SÜREÇ : Turkish English Hukuk

procedure, process

SÜRGÜN : Turkish English Hukuk

exile

SÜRGÜNDE HÜKÜMET : Turkish English Hukuk

government in exile

SÜRGÜNE GÖNDERMEK : Turkish English Hukuk

exile

SÜRMEK : Turkish English Hukuk

to dispose

SÜRÜCÜLERİN ARABA KULLANMASI VE DİNLENME ZAMANLARI HAKKINDA MEVZUAT : Turkish English Hukuk

legislation on driving and rest time

SÜRÜM GÜVENLİĞİ : Turkish English Hukuk

security of supply

SÜRÜM KOŞULLARI : Turkish English Hukuk

conditions under which goods are marketed

SÜT ÜRÜNLERİ : Turkish English Hukuk

dairy products

SÜT ÜRÜNLERİ İŞLEME TESİSLERİ : Turkish English Hukuk

dairy processing plants ÞÞÞÞ

SICAK PARA : Turkish English Hukuk

hot money