Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ALABORA OLMAK : Turkish Turkish

işler altüst olmak

ALABROS : Turkish Turkish

fırça gibi dik kesilmiş erkek saçı

ALACA : Turkish Turkish

irkaç rengin karışımından oluşan renk

ALACA : Turkish Turkish

ıki ya da daha çok renkli

ALACA : Turkish Turkish

irkaç renkli iplikten yapılmış dokuma

ALACABALIKÇIL : Turkish Turkish

alıkçılgiller familyasından, uzunluğu 50 santimetre, külrengi, akla kara karışık, sazlıklarda yaşayan bir kuş türü (ardeola ralloides)

ALACAK : Turkish Turkish

ir hesap gereğince daha alınmamış olan para mal ya da başka şey, birinin birine borcu, "borç" karşıtı, °matlup. bütün alacaklarımı topladım

ALACAK : Turkish Turkish

para verilerek alınacak şey

ALACAK VERECEK : Turkish Turkish

karşılıklı borçlanma, ödeme ilişkisi

ALACAKARANLIK : Turkish Turkish

güneş doğmadan önce ya da battıktan hemen sonraki yarı aydınlık

ALACAKI OLMAK : Turkish Turkish

irinden alınacak parası olmak

ALACAKI OLMAK : Turkish Turkish

vakit darlığından, bir öneriyi kibarca geri çevirmek

ALACAKI OLSUN! : Turkish Turkish

"günün birinde ondan öcümü alırım" anlamında göz korkutma sözü

ALACAKINA ŞAHİN VERECEĞİNE KARGA ( YA DA KUZGUN) : Turkish Turkish

alırken kolaylık gösteren, verirken de güçlük çıkaran kimse

ALACAKLI : Turkish Turkish

irinden alacağı olan, "borçlu" karşıtı

ALACAKLI : Turkish Turkish

kendisine borçlu olunan

ALACAKLI ÇIKMAK : Turkish Turkish

alacağı vereceğinden çok olmak

ALACAKLI OLMAK : Turkish Turkish

irinden alacağı bir şey bulunmak

ALACALAMAK : Turkish Turkish

enk renk, benek benek boyamak

ALACALANMAK : Turkish Turkish

alaca bir duruma gelmek

ALACALANMAK : Turkish Turkish

eriyen karlar arasından yer yer toprak görünmek

ALACALANMAK : Turkish Turkish

herhangi bir heyecan dolayısıyla benzi kızarıp bozarmak, renkten renge girmek

ALACALI : Turkish Turkish

alaca, °rengârenk

ALACALI BULACALI : Turkish Turkish

çok karışık ve çiğ renkli, alaca bulaca

ALACALIK : Turkish Turkish

alaca olma durumu